MERHABALAR,
Uzun bir aradan sonra merhabalar,
Up uzun romanların arasında öyküler okumak iyi geliyor bana. Kitap taa 2004'den öğrenciyken almıştım. Arada bir çıkarıp okuyorum tekrardan. Kitap 21 farklı yazarın 21 öyküsünden oluşmakta. Elbette öyküler edebiyat dünyasının en tanınan yazarlarının. Özellikle Amontillado Fıçısı; Edgar Allan Poe'nun en kült öykülerinden. İngilizce hazırlık okuduğum yıllarda İngiliz Edebiyatına dair ilk okuduğum öykülerden -Mutlu Prens (Oscar Wilde) ile birikte- olması nedeniyle ayrıca ayrı bir yere sahip. Kitaptaki bir kaç öyküyü paylaşmak istiyorum sizlerle...
Amontillado Fıçısı – Edgar Allan Poe
“Fortunato binlerce kez beni inciten davranışlarda bulundu, ben de
dayanabildiğim kadar katlandım bunlara, ama işi hakarete vardırdığında öç
almaya yemin ettim.” (S.13)
Öykü birinci tekil ağızdan anlatılmaktadır.
Fortunato’nun incitici tavırlarına sürekli katlanan Montresor ondan intikam
almaya karar verir. Ancak aldığı intikam karşısında cezalandırılmamalıdır. Keza
cezalandırılırsa Fortunato yaptıklarının bedelini ödemiş sayılmayacaktır. Montresor
intikam için bir karnaval gününü ve Fortunato’nun alkollü olduğu anı belirler.
Görsel Netten Alıntıdır....
Montresor şaraptan iyi anladığı konusunda
kendiyle övünen Fortunato’yu gördüğünde ona bir fıçı Amontillado aldığını, ancak gerçek olup
olmadığından emin olmadığını söyler. Birlikte Montresor malikânesinin mahzenine
inerler. İntikamcı her şeyi düşünmüş karnaval için evde çalışanların da görevli
oldukları halde sıvışacaklarını hesap etmiştir.
Mahzenin derinliklerine inerler. Mahzenin
derinliklerinde şarap fıçılarıyla birlikte Montresor ailesinin mezarları
vardır. Montresor, sarhoşluğundan faydalanıp Fortunato’yu granite mıhlar.
Ardından sersemleyen Fortunato’yu duvara zincirle bağlar. Çok geçmeden daha önce
hazırladığı malzemeler ile Fortunato’yu iki duvar arasında bırakacak şekilde
duvar örer. Bu sırada Fortunato başına gelenleri hala bir şaka sanmaktadır. 11.
Sırayı ördüğünde tek bir taş kalmıştır. Montresor meşale ile içeri bakıp son
taşı kapatır. Ortalığı toplar. Mahzen eski haline gelmiştir artık.
“Bana hakarette bulunan cezasız kalmaz.” (S.13)
“Bir yanlışı düzeltene bunun bedeli ödetildiğinde o yanlış
düzeltilmiş sayılmaz.” (S.13)
ÖYKÜ İLE İLGİLİ NOT: İsimsiz bir İtalyan kentinde bir karnaval zamanı geçen öykü boyunca intikam alma duygusu öne çıkarken Öyküdeki gizem unsuru,
Montresor'un bu suçu neden işlediği bir türlü ortaya çıkmayan bir gizem olarak kalır.
Angie – Philip Margolin
“İş şansa kaldığında insanın sağ kalıp kalmayacağına Tanrı karar verirdi. Larry’nin davasında ise Tanrı, mahkemenin tayin listesinden avukat seçimini yapan memurdu.” (S. 24)
Larry Hoffman, hapishanedeki görüşme odasında
avukatı ile görüşecektir. Yeni mezun bir acemi mi yoksa davadan onu kolaylıkla
kurtaracak bir kurt mu olacaktır avukatı. Çok geçmeden metalik bir kilit
sesinden sonra avukat Noah Levine, isimli gelerek kendini tanıtır. Cinayet ile
suçlanan, idamla yargılanacak olan Larry’nin, tek kurtuluşu cinayet saatinde
başka bir yerde olduğunu kesinlikle kanıtlamaktır.
Her ne kadar ölen kişiyle aralarında bir husumet
olsa da cinayeti Larry işlememiştir. Bunun tek kanıtı da cinayet saatinde
çektiği özel videokasetidir. Larry cinayetin işlendiği saatte özel bir
müşterinin isteği üzerine kızıl saçlı bir kadına iki kişinin döverek, tecavüz
etiği bir fanteziyi çekmiştir. Çekim sırasında arkada açık olan televizyondaki
programın saati Larry’yi kurtaracaktır.
Avukat Larry’yi kurtaracağını söyleyerek
Larry’nin evine kaseti almaya gider. Aynı gün öğleden sonra Larry’nin bir
misafiri vardır. Davasına bakacak olan avukat: Marty Long.
Larry bunları yaşarken Levine, bir tartışma
sonrası evden kaçan, dövülerek tecavüz edilen kızı Angie’yi hastaneden çıkarmaktadır.
Oradan Nebraska’daki evlerine gidecekler ve yeni bir hayata başlayacaklardır.
Tom kızını hava alanına götürürken minik bir toprak tepeciğine bakar. Oraya
sahte avukat kimliğini, ve video kasetini gömmüştür.
Bir Afrika Öyküsü – Roald Dahl
İngiltere için savaş başladığında yıl 1939’dur.
Doğu Afrika’daki İngiliz Sömürgesi Kenya’da yaşayan genç ve beyaz avcı Kraliyet
Hava yollarına pilot olmak için başvurur. Başvurusu kabul görür. Eğitimden
sonra ordu için uçmaya başlar. Genç pilot Nairobi’den havalanıp, Elderot’a uçarken
uçağı arızalandığında uçağı kazasız indirmeyi başarır. Uçağın indiği ıssızlık
içinde tek bir kulübe vardır. Genç pilot burada yaşayan yaşlı adamla iki gün
geçirir. Yaşlı adam ona garip bir hikâye anlatır. Çok geçmeden genç pilot
bulunur. Birliğine döner. İki hafta sonraki eğitim uçuşunda öldüğünde
eşyalarının arasından bir öykü çıkar. Yazar öyküyü değiştirerek yayımlar:
Yaşlı adam kulübesinden çıktığında köpeğinin tiz
ve kesik kesik inlemelerini duyar. Yerde yatan köpeğini görür. Judson, ağzından
çıkan sesten hoşlanmadığı köpeği döverek köpeğin belini kırmıştır. Yaşlı adam
acı çeken köpeğinin başına vurarak onu acıdan kurtarır.
Yaşlı adam her ne kadar sinirlense de Judson’a
bir şey yapmaz. Onu her gün gözlemler. İlerleyen günlerde sabah ineği sağmak
istediğinde Judson ineğin memesinin boş olduğunu görür. Yaşlı adamı suçlar.
Ancak sütü yaşlı adam çalmamıştır. Günler geçtikçe akşamüstü süt tutan ineğin
memesinde sabah süt olmaz. Yaşlı adam sütü kimin çaldığını görmek için gece nöbet
tutar. Sabaha karşı ineğin memesindeki sütü bir kara Mamba’nın emdiğini görür.
Tam yılanı öldürecekken vazgeçer. İlerleyen günlerde nöbet tutan yaşlı adam
yılanın her gece geldiğini görür. Judson’a ise sütü Kikuyu’lardan bir çocuğun
çaldığını ama çocuk ineğin arkasından kaçtığı için ineği vurmamak için ateş
edemediğini söyler.
Yaşlı adam Judson’a bir plan teklif eder. İneği
akasya ağacına bağlayacaklar ve ineğin yanına kazılan çukura Judson
saklanacaktır. Çocuk sütü çalmaya geldiğinde Judson onu yakalayacaktır.
Planı uygulayacakları gece gecenin geç
saatlerine kadar yaşlı adamın kulübesinde çay içerler. Yaşlı adam Judson’a
kendi köpeği gibi kaç köpeği daha öldürdüğünü sorar. Judson çıkardığı sesten
hoşlanmadığı pek çok köpeği benzer yöntemlerle öldürdüğünü anlatır.
Sabaha karşı Judson hazırlanan çukura yerleşir.
Mamba’dan habersiz, hırsız çocuğu beklemeye koyulur. Yaşlı adamın çocuğun
geldiğini söylemesi üzerine çukurdan çıkan Judson, yılanla karşılaşır. Mamba
işini kolayca halleder. Ve yine her gece yaptığı gibi sütü emmeye koyulur.
Yaşlı adamın yılanın sütü içmesine hiç itirazı yoktur.
Paolo Saverini’nin dul karısı ve oğlu Antoine ve
köpeği Semillante ile birlikte Bonifacio kabasının surları civarında kötü bir
evde oturmaktadırlar. Bir akşam ağız dalaşı sırasında Antoine Nikolas Ravolati
tarafından bıçaklanarak öldürülür. Katil aynı gece Sardunya adasına kaçar.
Yaşlı kadın oğlunun cenazesi üzerine intikam
alacağına dair yemin eder. ancak yaşlı hali ile bunu nasıl yapacaktır. Aklına
bir fikir gelir. Aç bıraktığı köpeği yaptığı korkuluğun boynuna yerleştirdiği
salam ile eğitir. Çok geçmeden köpek salam olmasa bile kadının tek hareketi ile
korkuluğun boynuna atılmayı öğrenir.
Yaşlı kadın; erkek ve dilenci kılığında Sardunya
Adası’na geçer. Ravolati’yi bulur. Köpek kadının tek hareketiyle atılır adamın
üzerine atılır ve intikam alınır.
Bir Korku Meselesi – Bryan Lewis
Binbaşı Denny emekli bir askerdir. Hayatta övündüğü
en önemli şey cesaretidir. Altmışlı yaşlardadır. Kulüpte içki içerken Vincent
Smith adlı yabancıyla yaptığı sohbet esnasında iddiaya girerler. Bin sterlinlik
bir bahistir bu. Bahis konusu yabancının kırsal alandaki evinde ertesi gün
öğleden sonra dörde kadar kalmaktır. Her ikisi de bahis gereği çekleri kulübün
kasasına teslim ederler. Ve sözü geçen eve doğru yola çıkarlar.
Yabancı ile birlikte bahçe içinde yüksek duvarlı
bir eve gelirler. Yabancı bahçe ve ev kapısı için birer anahtar ve bir tabanca
verir Denny’ye. Yabancının ayrılmasından sonra önce bahçe kapısını açar Denny.
Çok geçmeden üç tane köpek üzerine doğru gelirler. Kapıyı açıp içeri girmeye vakti
olmadığından iki köpeği vurur. Üçüncü köpek de kaçar. Ölen köpeklere baktığında
köpeklerin hiç dişleri olmadığını fark eder. Aç olan köpekler isteseler de ona
zarar verecek durumda değildirler.
Eve girdiğinde kendisi için hazırlanan sofrayı
görür. Ancak etrafı araştırmaya karar verir. Alt kata indiğinde bu defa uysal
bir köpekle karşılaşır. Köpeğin yanına gitmesiyle içinde bulunduğu odanın
kapısının sürgüsünün kapanması bir olur. İçeride bir de goril vardır ve
Denny’ye doğru gelmektedir. Denny önce kilide sonra da gorile ateş eder. Çok
geçmeden goril arasında bir cam olduğunu, camdan seken kurşunun da köpeği
öldürdüğünü fark eder. Aynı anda kapı da açılır.
Denny yukarıya çıktığında piyano sesi karşılar
onu. Piyanoyu iskeletten bir piyanist çalmaktadır. Piyanistin ellerine bağlı
telleri kopararak sesten de kurtulur. Uyumaya karar veren Denny ikinci kattaki
en iyi döşenmiş odayı seçer. Yatağa uzandığı anda el ve ayakları kelepçe ile
bağlanır ve başının üzerinde bir giyotin sallanmaya başlar. Denny bu manzaraya
karşın uyur. Uyandığında çözüldüğünü ve yataktan kolayca kalktığını görür.
Aşağı indiğinde kahvaltı hazırdır. Masada cesaretini kutlayan bir ses kaydı
vardır. Ses kaydının devamını kahvaltıdan sonra dinleyecektir.
Kahvaltıdan sonra ses kaydını dinler. Vincent
Smith’in babası bir piyanisttir. Savaş sırasında küçük rütbeli bir subay olarak
görev alır. karşı tarafta olan Denny, onu esir aldığında bilgi almak için
işkence eder, ardından onun istediği bilgilere sahip olmayan piyanistin
ellerini yakar. Oğlu Vincent; babası
ölmeden önce babasının öcünü alacağına yemin etmiştir.
Elektronikten son derece
iyi anlayan Vincent’in asıl uzmanlık alanı biyokimyadır. Son bulduğu formül de
organlara zarar vermeden kemik ve kas dokusunu tamamen eriterek canlıyı
solucanın yapısına büründüren bir enzimdir. Denny kolunda Vincent’in bahsettiği
yerde iğne izini görür. Vincent’in bahsini ettiği dönüşüm altı ayda
gerçekleşecektir. İlk denek bodrum katta gorilin yanındadır. Şimdi Denny’nin
iki seçeneği vardır: birincisi ya silahtaki son kurşunla kendini öldürecek, ya
da dönüşüm olana kadar altı ay boyunca kazandığı paranın keyfini çıkaracaktır.
Bodruma inmeye cesaret edemeyen Denny ilk seçeneği yapar.
ARKA KAPAK
Merhamet, utanma gibi birçok duygumuz doğal değil, kültürel kökenlidir. Peki ya
öç alma hırsı? Hobbes'un Leviathan'ı: yani modern devlet şiddet uygulama
yetkisini tekeline alalı beri, insanoğlu kendisine yapılan haksızlığın hesabını
sormaktan vaz mı geçti? Bu derleme gerçeklikte ve fantezilerimizde öç alma
konusunda ne kadar "yaratıcı" varlıklar olduğumuzun bir belgesi gibi...
Ama öç bir bahane sanki: her bir öykü o bahaneyi kullanıp, insan ruhunun
hastalıklı, karanlık dehlizlerine iniyor. Öç Öyküleri, soluksuz okunan bir
edebiyat başyapıtı..."
Öç
Öyküleri: Bastırılmış öfkenin fantezilerimizde ve gerçeklikte patlak
verişinin bir belgesi gibi…
Kitapta paylaştıklarım dışındaki öyküler....
Bayan Anstey'in Korkuluğu
Bekçinin Öyküsü
Beş Portakal Çekirdeği
Boş Gezen
Büyü
Cinayet
El
Esrarengiz Köşk
Küller Küllere
Laura
Leopar Adamın Öyküsü
Öç
Parmak
William İle Mary
Yalancı Güneşe Yolculuk
Yarın...Ve Yarın
Bu öyküler içerisinde beni en çok Esrarengiz Köşk ile Küller Küllere etkiledi. onları da paylaşmayayım artık. oldukça spolier içeren yazıdan sonra merak edenler kitabı alıp okusun derim.
YENİ KİTAPLARLA GÖRÜŞMEK ÜZERE...
SEVGİLER...
Sanırım bu Bordo-Siyah Yayınları artık yok. Çok çok eski bir tarihte bu kitabı okuduğumu hatırlıyorum. büyük ihtimalle kitaplığımdadır. Seçme öyküler her zaman kaliteli kitaplardır.
YanıtlaSilben de pek çok kitabı var yayınevinin. galiba artık yayın yapmıyorlar. ben de uzun zamandır rastlamıyorum. ben de antolojileri sevenlerdenim. belki kitabını almayacağım ya da adına rastlamayacağım yazarlarla tanışmak için büyük fırsat tanıyorlar.
SilTema oldukca ilginçmiş. hikaye okumayı severim antoloji olunca da ayrı bir seviyor insan. Bir kitap içinde bir den çok yazar. Tadından yenmez :) sahaflara bakmak lazım.
YanıtlaSilher bir öykü bambaşka bir dünya gibi. antoloji olmasaydı, bir çok yazarı hiç okumayacaktım. benim için de şans oldu doğrusu.
Silçok severim böyle toplama öykü kitaplarınııı. bu kitaplar da ucuz de mi bu yayınevi :)
YanıtlaSilbu yayınevi hala devam ediyor mu basıma bilmiyorum. ama alışveriş yaptığım dönemlerde fiyatları uygundu.
SilHala Poe okumamış olmamın derin hüznü, keyifli okumalar :D
YanıtlaSilbir kaç öyküsünü daha okudum Poe'nin. farklı bir tarzı var. kara edebiyat severlere tavsiye edilir.
SilOkumadım desem :) Sanırım Sahafların dışında zor bulunuyor ??? Öylemi Emine hanım ??
YanıtlaSilben taa üniversite yıllarında almıştım. şimdilerde basımı var mı bilmiyorum. bir kaç sitede "tükendi" yazıyor. sahaflarda bulursanız tavsiye ederim şiddetle.. :)
SilÖyküleri çok severim. Öykü yazarlarından ise en başta Borges sonra da Poe'yu. Paylaşımınız için teşekkürler.
YanıtlaSilKitabın kısaltılmış yeni basımı Kasım 2019'da 'Öç Öyküleri' adıyla yapıldı. Yayınevi: A7 Kitap.
YanıtlaSilH.Erdemol