ARKA KAPAK
Aniden kaybolan genç bir kız: Mine... Âşık olduğu kızı arayan bir MÎT görevlisi: Sedat. Yasak bir aşk. İstihbarat örgütünün içindeki entrikalar. Askerlerle, sivillerin çatışması... Günümüz İstanbul'undan renkli insan portreleri. Karanlık sokaklarda soluk soluğa bir koşuşturma. Örgüt evlerine düzenlenen baskınlar, yargısız infazlar, kayıtlara geçmemiş ölümler. Kayıtlara geçmemiş ölümlerin parçaladığı yaşamlar... Türkiye'nin yakın geçmişine insani bir bakış...
“Bakışlarımı konağa çeviriyorum. Görenlerde korku ve ürperti uyandıracak bu bina bana hüzün veriyor. Onu daha önce hiç görmemiş olmama karşın aramızda çözümleyemediğim bir bağın varlığını hissediyorum. Bahçedeki çürümüş yapraklara basarak binanın kapısına doğru yürüyorum. Kanatlı demir kapının üstünde, yer yer çatlamış mermer alındaki kabartma dikkatimi çekiyor. Kabartmada ilk seçtiğim bir yıldız oluyor. Yıldızın hemen altında, namluya benzer bir başka şekil var, bunun bir tabanca olduğunu anlamakta gecikmiyorum. Tabanca kabzasının altına bir de yarımay oyulmuş. En yukarıda yıldız, altında bir tabanca ve kabzasının hemen ucunda bir yarımay. Bu amblemi bir yerlerden hatırlıyorum ama çıkaramıyorum.”
“Ama sınavda başarısız olmak yerine, yanılmış olmayı tercih ederim.” (Sayfa 20)
“Yaşam ağlamaya değmeyecek kadar saçmadır...” diyordu. 'Haklısın,' diyerek boynuna sarılıp ağlamaya devam ettim…”(Sayfa 84)
“Ama aşkta eşitlik olmaz ki zaten. Bazen kefelerden biri bazen de öbürü ağır basar. Aslına bakarsanız genellikle hep aynı kefe ağır basar ya.” (Sayfa 189)
Ahmet Ümit’in ilk polisiye romanı Sis
ve Gece’nin başkahramanı Sedat isimli bir Mit görevlisidir. Sedat evlidir ve
iki kız çocuğu babasıdır. Rutinleşen evliliğinin yanında Mine isimli bir genç
bir kız ile ilişkisi vardır.
Mine ile Sedat’ın ilişkisi Mine’nin
Sedat’a ilgisinin azalmasıyla ayrılığa doğru gitmektedir. Aynı zamanda Mine’nin
hayatına da başka birisi girmiştir; Eski bir yasa dışı örgüt üyesi olan Fahri.
Olaylar, Sedat’ın sevgilisi Mine'in
ortadan kaybolmasıyla başlar. Kaybolma olayı ile ilgili Sedat Fahri’den Fahri
de Sedat’tan şüphelenmektedir. Fahri’ye göre polis olduğunu bildiği Sedat,
ayrılmak isteyen Mine’yi kaçırmış ve hatta ona zarar vermiştir.
“Nakış nakış öfkeyle dokulu:
hırçın ama kırık dökük
bakmayın ana avrat küfrettiğine
Sedat’a göre de Fahri ve üyesi olduğu
örgüt, Mine’ye zarar vermiştir. Sıranın kendisine gelmesinden korkan Fahri bir
pusu kurarak Sedat’ı öldürmeye çalışır. Hapishaneden izinli Cuma ile planlarını
gerçekleştirirken, Sedat Fahri’yi vurup öldürürken, Sedat da Cuma tarafından
vurulur. Hastane odasında bile Mine’yi düşünen Sedat, henüz iyileşmeden Mine’nin
peşine düşer.
DEVAMI KİTABIMIZDA…
KİTAPTAN
NOTLAR
Ahmet Ümit’in pek çok kitabını okudum. Akışlı
kalemini de severim. Bu kitabını da markette görünce almıştım aldığım diğer cep
boy Ahmet Ümit kitapları gibi. Sis ve Gece Yunancaya çevrilmesi bakımından, yabancı dile çevrilen ilk Türk polisiye gerilim kitabı özelliğini taşımakta. Yıllar
evvel filmini de izlemiştim. Kitabı okuyunca pek çok sahneyi de bu şekilde
hatırlamış oldum.
Ahmet Ümit’in İstanbul Hatırası, Patasana, Kavim,
Kukla gibi kitaplarını daha çok beğenen bir okur olarak; Sis ve Gece’nin
ritmini biraz düşük buldum doğrusu. Kitapta aksiyon dozu biraz düşük gibiydi.
Sedat’ın vurulma sahnesi daha canlı aktarılabilirdi. Mesela yine Mine’nin
vurulduğu sahne yine geçiştirilmiş gibi geldi bana. Kitapta daha can alıcı
olabilecek sahneler biraz sönük kalmış.
Kitap akıcı ve kolay okunan bir kitap olmuş
ayrıca. Olayların birinci tekil kişi Sedat’ın ağzından anlatılması da Sedat’ın
yaşamış olduğu Mine - Melike ikilemi anlatması bakımından da güzel olmuş.
Sonuç olarak polisiye olaylar yerine daha çok
yasak aşkı merkeze alan bir roman olduğundan; okunabilir ancak ritmi düşük bir
Ahmet Ümit polisiyesi olmuş.
“Yağmurdan iki damla kulaklarında küpe
saçlarında sarhoş ikindi esintileri
aysız gecelerin dantelleriyle örülü kirpikler
dudaklarında pembe kanatlı bir kelebek
tenin sabah güneşinde buğday rengi
gözlerinde kıvranan derin siyahi istek...
Biraz eğ başını, hafifçe gülümse, oldu
Işık uygun, harika bir fotoğraf olacak bu
birde fonda şu cüzzamlı yeryüzü olmasa!
Ah, kurumuş deniz toprağındaki gümrah baca!
Ah, aç yolcuları taşıyan ekmekten tekne
yine de seviyorum seni sakın kıpırdama!”(Sayfa 198)
YENİ KİTAPLARLA GÖRÜŞMEK ÜZERE….
SEVGİLER…
NOT: AYNI İSİM İLE ÇEKİLEN FİLM GÖRSELLERİ ALINTIDIR.
Selam.
YanıtlaSilÇok severim Ahmet Ümit. Favori kitabım Bab-ı Esrar'dır. Bir ara çok okudum üst üste o yüzden ara verdim. Bir de sanki hep aynı yazıyor gibime geliyor .
İyi geceler. 🍀
Üst üste aynı yazarı okuyunca sanki yazar kendini tekrarlıyor gibi geliyor. bazı kitaplarını da sırf satın aldığım için okumuşluğum da var. Benim favorilerim "Kukla" ve "İstanbul Hatırası" ...
SilAhmet Ümit, çok duyduğum ancak bir türlü okuma imkanı bulamadığım bir yazardır. Tanıtım çok faydalı oldu. Çok teşekkürler Emine Hanım. Sizin tanıtımları okuyunca kitabı okumuş gibi oluyorum.
YanıtlaSilAhmet Ümit tavsiye edebileceğim yazarlardandır. okumaya başlamak için İstanbul Hatırası, Patasana, Kukla'yı tavsiye edebilirim...
SilEn sevdiğim yazarlardan :) Asla sıkılmam okumaktan. Kırlangıç Çığlığı'nı okumuştum en son :))
YanıtlaSilKırlangıç ÇIğlığı'nın konusunu okumuştum. kitabı merak da ediyorum ama bir türlü sıra gelmedi okumaya...tavsiyeye teşekkürler... sevgiler. :)
Silçok eskiden okumuştum, en sevdiğim kitabı Patasana'dır:D
YanıtlaSilPatasana benim de sevdiğim kitaplarındandır... sevgiler...
Silokuduum hatta en sevdiğim ahmet ümit romanısıı :)
YanıtlaSilEn sevdiğim olmasa da beğendiğim AHmet Ümit kitaplarından oldu.
Sil