Merhabalar Kitaplarım Olmadan Asla Blogu Değerli Takipçileri…
“Yerine
göre, kader dediğimiz şey, dar bir yerde sürekli yönünü değiştirerek dönüp
duran bir kum fırtınasına benzer. Sen de, ondan kurtulmak için ayağını bastığın
yeri değiştirirsin. Bunun üzerine fırtına da sana ayak uydurmak için yönünü
değiştirir. Bir kez daha bastığın yeri değiştirirsin. Tekrar tekrar, sanki
şafaktan hemen önce ölüm tanrısıyla yapılan uğursuz bir dans gibi, aynı şey
tekrarlanıp gider. Neden dersen, o fırtına uzaklardan çıkıp gelmiş herhangi bir
şeyden farklıdır da ondan.
O
fırtına aslında sensindir. O yüzden yapabileceğin tek şey, teslim olup ayağını
dosdoğru fırtınanın içine daldırarak, gözlerini kum girmeyecek şekilde sımsıkı
kapatıp adım adım fırtınanın içinden geçmektir.
Orada,
muhtemelen ne güneş ne de ay, hatta ne yön ne de zaman vardır. Orada, kemikleri
bile parçalayacak kadar keskin beyaz kum tanecikleri gökyüzünde dans eder. İşte
öyle bir kum fırtınası canlandır gözünde.”(Sayfa
11-12)
ARKA
KAPAK
Kafka Tamura on beş
yaşına girdiği gün evden kaçar. Uzun zamandır planladığı bu kaçışın nedeni
babasının yıllar önce dile getirdiği uğursuz kehanettir. Ama babasının bir
“düzenek” gibi içine yerleştirdiği kehanet gölge gibipeşindedir… Kafka ilk kez
aşkı ve tutkuyu yaşarken gizemli bir cinayetle kehanetin ve kaderinin düğümleri
çözülmeye başlar.
Sahilde Kafka, XXI. yüzyıl edebiyatına damgasını vuran, kitapları bağımlılık
yaratan kült yazar Haruki Murakami’den, hayatın yavan gerçekliğine karşı büyülü
bir dünyanın kapılarını açan bir roman.
ÖZET
“Sahilde Kafka” pek çok kahramanın
ancak ana iki kahramanın öyküsünü paralel anlatmakta ve bu karakterlerin
yollarını dolaylı da olsa kesiştirmektedir. Romanda tek sayılı bölümlerde
anlatılan birinci öykü, Kafka Tamura’nın on beşinci yaş gününde evden
kaçmasıyla başlar.
“İki
insanın kol ağzı sürtmüşse bir nedeni vardır.” (Sayfa
47)
Kafka Tamura onbeş yaşına geldiğinde
babasının onun zihnine işlediği lanetten uzaklaşmak için evden kaçar. Ancak
lanet tarafından adeta bir mıknatıs gibi çekilir. Dünyaca ünlü bir heykeltıraş
olan babasının kehanetine göre, büyüdüğünde hem babasını öldürecek,annesi ve
ablasıyla çiftleşecektir. Annesi üvey
ablasını da alarak henüz Kafka Tamura dört yaşındayken evi terk etmiştir. Kafka
ikisini de hatırlamaz. Elinde sadece ablasının bir fotoğrafı vardır. Annesinin
adını bile bilmez.
Çift sayılı bölümlerde ise,
altmışlık Nakata’nın çocukluktan itibaren yaşam öyküsü anlatılır: İkinci Dünya
Savaşı sırasında,Nakata bir çok çocuk gibi korunması amacı ile bir köye
yerleştirilir. Henüz dokuz yaşındayken, Nakata ve sınıfındaki diğer öğrenciler,
mantar toplamaya gittikleri tepede ne olduğu bilinmez bir saldırı sonucunda
bayılırlar. Bu ne olduğu bir türlü anlaşılmayan, askeri kayıtlarda saklanan
saldırı garip bir uykuya sebep olur.
Öğretmenlerini ve değer yetişkinlere zarar
vermeyen saldırı on altı çocuğun birkaç saat boyunca bilinçlerini yitirmelerine
neden olur. Ancak diğerlerinin aksine Nakata, uyanamaz. Birkaç hafta süren
garip bir koma halinde kalır. Askeri hastanede uyandığında, ne ailesini
hatırlar ne de okuma yazmayı, oysa bu tuhaf olaydan önce sınıfın en akıllı
öğrencisidir.
Nakata’nın zihnindeki her şey silinmiştir. Okumayı bile unutmuştur. Ancak
nasıl olduysa, kedilerle konuşabilme yeteneği geliştirmiştir. Genç Kafka ile
yaşlı Nakata’nın önceleri bağlantısız görünen ama sarmal ilerleyen hikâyeleri
ortak bir buluşma noktasına doğru ilerler.
İki kahraman Japonya’nın Şikoku adasında Takamatsu’ya mıknatıs tarafından
çekilen toplu iğne gibi, yol alırlar. Neden buraya geldiklerinin mantıklı bir
açıklaması yok gibidir.
Yolculuklarında karşılarına yardımsever insanlar çıkar. Kafka önceleri
otelde kalır. Bu sırada kütüphaneye gidip gelirken Oşima ile tanışır. Babasının
öldürülmesi ve polisin kayıp Kafka’yı araması üzerine otelden ayrılır. Kalacak
yeri yoktur. Önce Şikoku’ya yolculuk sırasında tanıştığı Sakura’nın evinde kalır.
Ardından Oşima sayesinde hem kütüphanede işe girer hem de kütüphanenin misafir
odasında kalır.
“Artık
özgür olduğumu düşünüyordum. Gözlerimi kapatıp yalnızca ne kadar özgür olduğumu
düşündüm. Oysa özgür olmanın ne anlam ifade ettiğini, henüz tam olarak
anlayabilmiş değildim. Anlayabildiğim tek şey, artık yalnız olduğumdu. Yalnız
ve bilmediğim bir yerde. Pusulasını ve haritasını kaybetmiş bir gezgin gibi.
Özgür olmanın anlamı bu muydu acaba? Bunu bile tam olarak anlayabilmiş değilim.
Bu düşünceleri kafamdan atmaya karar verdim.” (Sayfa
64)
Nakata’nın yol göstericisi ve yol arkadaşı ise yoksul çevrede büyümüş bir
kamyon şoförüdür. Çok sevdiği dedesine benzettiği Nakata’ya yardım etmek,
onunla yolculuğa çıkmak hayatının geldiği noktasında önem kazanır.
Nakata ve Kafka’nın yolu kütüphanenin yöneticisi ve aynı zamanda Kafka’nın
annesi ile nasıl kesişecektir…
DEVAMI
KİTABIMIZDA…
KİTAPTAN
NOTLAR
Kumandanı Öldürmek, benim okuduğum ilk Haruki Murakami
kitabı oldu. Yazarın kitaplarını sondan başlayarak okumaya başlamış oldum.
Sahilde Kafka İle Kumandanı Öldürmek’i kıyaslayacak olursak, kitaplar arasında
metaforik anlamda pek çok benzerliğin olduğunu söyleyebiliriz. Kumandanı
Öldürmek’te kitaba adını veren bir tablo varken, Sahilde Kafka’da kitaba adını
veren bir plak ve ona konu olan bir tablo bulunmaktadır.
“Goethe’nin
dediği gibi, dünyadaki her şey metaforlardan ibarettir.” (Sayfa 150)
Her iki kitapta da anne- baba kısacası ebeveyn- çocuk
ilişkileri mesafeli hatta özellikle baba figürü, soğuk, sevgiden uzak hatta
tehditkârdır. Sahilde Kafka’da Oedipus’a yapılan gönderme baba- oğul
ilişkisinin boyutunu gözler önüne sermektedir.
Kumandanı Öldürmek bana Strauss’un Güllü Şövalye’sini kazandırmıştı.
Bu kitap boyunca da Beethoven’in Arşidük Üçlüsü’nü dinledim. Yazarın rafine
müzik zevkine de hayran kaldım doğrusu. Kitabı okuyacak olan kitap dostlarına
müzikler de tavsiye edilir.
“Sorumluluk
rüyalarda başlar !!!” (Sayfa 187)
Kitap boyunca pek çok karakteri sevsem de;
Karga’nın yeri ayrı oldu benim için. Kafka Tamura’ya yol gösteren, onu uyaran
Karga herkese lazım bir içses bence. Bu arada Franz Kafka sever bir okur
olarak, Kafka’nın “karga” çekçe Karga anlamına geldiğini okumuştum yazara dair
yazılarda. Kitapta da aynı ayrıntının geçmesi hoş bir tesadüf oldu. Ayrıca
yazarın 2006 Sahilde Kafka ile Franz Kafka Ödülü’nü ve World Fantasy Ödülünü
aldığını da söylemeden geçemeyeceğim. Bir de Franz Kafka’nın babası ile
ilişkisinin, romandaki Kafka’nın babası ile benzerliğinden yola çıkacak olursak
yazarın on beş yaşındaki delikanlı ile Franz Kafka arasında bağ mı kurduğunu
merak etmekteyim.
Kumandanı Öldürmek’de baş karakter Ressam ile, karısı Yuzu ikisinin
ortak gördüğü ima edilen rüyada birlikte oluyorlar. Sahilde Kafka’da ise; Kafka
Tamura lanette olduğu gibi, ablası Sakura ve annesi Saeki ile yine rüyasında
birlikte olur. Annesi ile gerçekten de birlikte olur sonraları. Bu iki sahne de
yazar kendini tekrarlamış gibi geldi bana. Bunun dışında başka benzerlik ve
tekrarlar da var elbette.
“İnsan
kendisinin eksik bir parçasını bulmak umuduyla aşık olur. O yüzden de, aşık
olduğu insanı düşünürken, kişisine göre değişmekle birlikte az ya da çok
hüzünlenir.” (Sayfa 415)
Kitapta yukarıdaki yorumumdan da anlaşılacağı üzere pek çok
cinsel içerikli sahne mevcut. Bu sahneler Kumandanı Öldürmek’te de bolca
bulunmaktaydı. Bu tarz sahneler kurguya hizmet ettiği süreçte kullanılabilir
ancak Albay Sanders’in işlevleri işler hale getirmek için
Hoşino’ya verdiği bir tür rüşvet olan escort kız ile Hoşino’nun sahneleri
gereksiz geldi. Bana zaten Hoşino o rüşvet olmasa da Nakata’ya yardım edecekti.
“Mutluluğun
tek bir türü vardır, ama mutsuzluk bin bir şekilde ve büyüklükte gelebilir.
Tolstoy'un dediği gibi: 'Mutluluk masal, mutsuzluk ise öyküdür.”(Sayfa
225)
Romanın ilerleyen bölümlerinde Tamura’nın kaldığı dağ kulübesini çevreleyen
ormanda karşılaştığı ve ona yol gösteren II.Dünya Savaşı ölmeye ya da öldürmeye
katlanamadıkları için zamanın dışına çıkan iki imparatorluk askeri ile
karşılaşır. Bu askerler ormanda kayboldukları yaşta ve görünümdedir. Paralel
evrenin kapısında beklerler. Ancak Tamura bu askerlerle karşılaşacağını bilir
gibidir. Ve bu olaya hiç şaşırmaz. Sanırım Büyülü Gerçekliğin en güzel tarafı
bu. Olağanüstü olayları olağan anlatma becerisi. Bu ksım da kitapta sevdiğim
kısımlardan oldu. Ayrıca bu kısımda ormanda işaretler bırakan Tamura bana
Hansel ve Gratel masalını hatırlattı.
“Yanlışı
kendiliğinden kabul edebilme cesaretin varsa, geri dönebilirsin.” (Sayfa
258)
Kafka dışında Tolstoy, Charles Dickens, Çehov, Shakespeare da kitapta satır aralarında
yerlerini alan yazarlar.
Ancak kitabın kahraman kadrosu içinde gereksiz olduğunu
düşündüklerim de oldu. Kütüphaneye gelen feministler, Nakata’yı taşıyan farklı
kişiler, bazı kediler… Acaba bu karakterlerden bu denli bahsedildikten sonra
bir yere bağlanacak mı derken; yok olup gittiler. Oşima’nın cinsel tercihini
öğrenmemiz için Feminist kadınlara ihtiyaç yoktu.
Önceki kitapta ücretli poşet gözüme çarpmıştı.
Burada da köprü olayı ilgimi çekti ve bizdeki duruma benzettim. Alıtılyı
paylaşmadan edemeyeceğim.
“O köprünün yapımı için çok fazla zaman ve çok
para harcandı. Gazetelere bakılırsa, köprü ve otobanı işleten konsorsiyum,
yılda 100 milyar yen zarar ediyormuş. Bunun büyük bir kısmı bizim ödediğimiz
vergilerden karşılanıyor.” (Sayfa 523)
Nakata çocuk olduğu ve II. Dünya Savaşı esnasında geçen olay. Kitabın ilginç
ayrıntılarından. Bu olay sezdirilse de tam açıklığa kavuşmuş değil. Ben kitabın
sonunda Nakata’nın gölgesine ve unutmuş olduklarına kavuşmasını beklerken;
ölümüyle hayal kırıklığına uğradım.
Kitap
ile ilgili değinmek istediğim diğer bir nokta da; tamamlanmamışlık duygusu
oldu. Bu durumu daha önce Komutanı Öldürmek’te de yaşamıştım. Nakata
neden akılsızlaşmıştır?Neden gölgesi yok oldu ve geri gelmedi?Neden Kafka
Tamura’nın babası böylesine bir kehanette bulunuyor?Saeki Hanım Kafka Tamura’yı
bırakıp, üvey kızı ile gitmiştir?
Neden gökyüzünden istavrit, sardalye ve sülük yağar?
Kafka Tamura’nın önüne neden bir tane de kötü biri
çıkmaz?
Albay Sanders, Johnny Walker tam olarak neyi
simgelemektedir?
Nakata neden Sahilde Kafka resminin içindedir?....
Sanıyorum yazarın tarzı okuyucuyu soru işaretleri ile
bırakmak. Bir de kitabı olduğu gibi kabullenip okumak, olağanüstülükleri okumak
keyifli. Ancak metaforlar acaba ne anlama geliyor diye düşünerek okumak yorucu
bir hal alabilir. Ama İhsan Oktay Anar’dan alışık olduğum bu tarzı sevdiğimden benim için keyifli oldu
diyebilirim.
“İnsan
kaderini değil kader insanı seçer.” (Sayfa 281)
Aslında kitabın adı ve Kafka'nın Çekçe "Karga" olmasının yanında kitapta fazlaca yer almıyor. Ancak yine de kitap ile Kafka'yı görsel olarak bir araya getirmeyi uygun buldum. Fotoğraflar okuyucularımı yanlış yönlendirsin istemiyorum.
YENİ KİTAPLARLA GÖRÜŞMEK ÜZERE…
Not: Etiketli görseller dışındaki görseller ALINTIDIR.
Kahramanın babasını öldürmesi, ablasıyla çiftleşmesi ve evden kaçması belki de yazarın kendi yaşamından kesitler barındırıyor olabilir, bahsettiğim şeyleri pek beğenmedim ama bunun dışında özetiniz de çok güzel tespitler var. Bu yönüyle okumayı fazlasıyla hak etmektedir. Çok teşekkürler Emine Hanım yeni çok güzel bir tanıtım hazırlamışsınız.
YanıtlaSilKitap içerisinde bahsi geçen ensest unsurlar okurken beni de çok rahatsız etti elbette. Ancak yazarın kullandığı dil, kurgusu pek çok ögenin önüne geçmiş.
SilTeknik açılardan çok güzel bir eser olabilir ancak beni sadece kitabın teknik yönü ilgilendirmez. Ben kitapları okurken paradigmalarıma uyumlu olmalarını ve benim manevi dünyamı incitmemesini de beklerim. Aslında ben okuduğum kitabın kahramanı olurum ve kahraman ne yaparsa ben de onu yaparım. Belki de bu durum bana özgü olabilir. Bundan dolayı kitabın muhteviyatı benim için çok önemlidir Emine Hanım. Çok teşekkür ederim.
SilAncak burada lanet ve onun gerçekleşmesi, kaderin gerçekleşmesinden kaçılamayacağına bir vurguydu bence. Karakter babasından çok uzakta olmasına rağmen babası öldüğünde üstü başı kan oldu...
SilEvet ''kaderden kaçılmaz'' bakış açısı çok önemli. Çok teşekkürler.
SilBu yazarın kitaplarını keyifle okuyorum ama sonrasında hiçbir şey bırakmıyor bende. Metafor anlamakta çok kötüyüm zaten :)
YanıtlaSilBen yeni yeni okuyorum yazarı... yaptığınız tanımlama çok güzel keyifle ve hızla okunuyor, etkileyiciliği fazla ma kalıcılığı az gibi. 1Q84'ü çok merak ediyorum. onu da okuma istiyorum.
SilMurakami okumaya başlamam lazım ve herkes başlayacaksan Sahilde kafka ile başla diyor bakalım
YanıtlaSilŞimdiden iyi okumalar... sevgiler..
SilKitap analizlerinizin devamını dilerim.
YanıtlaSilçok teşekkürler... sevgiler..:)
SilMurakami ile geçen yıl tanıştım sevgili kozmokitap sayesinde ve çok sevdim. Sahilde Kafka da en beğendiğim kitaplarindandi. Daha bir iki kitabi var kütüphaneden alacağım 😊
YanıtlaSilBen de İmkansızın Şarkısı ve 1Q84'ü merak ediyorum. Listemde var.
SilMurakami'den ilk olarak 1Q84 ü okudum. Çok uzundu ama yine de keyif almıştım okurken. Sonra bir ya da iki kitabını daha okudum ve Murakami'nin tarzının bana göre olmadığını anladım. Ben kitap bitince eeee ne oldu şimdi demeyi sevmiyorum, beni muallakta bıraksın istemiyorum :) O yüzden Murakami ile yolları ayırdık.
YanıtlaSilBu arada şu köprü olayı beni şaşırttı, ben de sadece bizim ülkemizde oluyor sanıyordum böyle şeyler...
Benim de listemde okunacak Murakami kitaplar var... KUmandanı Öldürmek'te de ücretli poşet uygulaması ile ilgili bir şey vardı satır aralarında. sadece bizde olmuyormuş bu tarz olaylar..
Silİlgi çekici bir kitap, bu kitabı mutlaka listeme dahil edeceğim. Fırsat bulursam da kendimce analizini yapacağım. Paylaşım için teşekkürler ediyorum.
YanıtlaSilOkumanızı tavsiye ederim... sevgiler..
SilMurakami kitapları okumadım hiç. Bu paylaşımdan sonra okumam gerekiyor sanırım. Paylaşım için teşekkürler.
YanıtlaSilUmarım okuyunca benim kadar beğenirsiniz yazarın tarzını...
Silbikaç tane okudum murakami. bunu okumadım ama önemliymiş bak. yeni kitabı çıktı. doğum günü kızı :)
YanıtlaSilBenim de listemde alınacak Murakami kitapları var... umarım en kısa sürede edinirim. :)
SilImkansizin Şarkısı'ni tavsiye ederim..
YanıtlaSilÇok teşekkürler tavsiyeye...:)
SilHaruki Murakami yi çok sevdiğim bir idol önermişti. Sırf o önerdi diye alıp 2 kitabını okumuş ve pek bana hitap eden bir yazar olmadığını görmüştüm. 1 yıllık ara koymuştum tekrar okumak için tekrar okuma kararı alacağım zaman da alacağım kitabı bu olsun o halde😊
YanıtlaSilBazen ben de kitap önerirken bu handikabı yaşıyorum. tarzını, kalemini beğendiğim bir yazar önerdiğim kişilerce; beğeni görmeyebiliyor. tarzı akbul görmeyebiliyor. umarım beğenirsiniz..
Sil