28 Mayıs 2020 Perşembe

HARUKİ MURAKAMİ – 1Q84

MERHABALAR, 
KİTAPLARIM OLMADAN ASLA BLOGU DEĞERLİ TAKİPÇİLERİ...

Kalemiyle yakın debilecek zamanda tanıştığım ve çok da sevdiğim Japon edebiyatının popüler ismi Haruki Murakami'nin en bilinen kitaplarından birini paylaşmak üzere karşınızdayım...

“1Q84... Bu yeni dünyaya bu adı vereyim. Aomame kararını vermişti. Q, question mark’ın Q’su idi. Dünyanın soru işaretleriyle dolu olduğu anlamındaydı.” ( Sayfa 153)

1Q84 benim Kumandanı Öldürmek ve Sahilde Kafka’dan sonra okuduğum 3. Murakami kitabı. Murakami ile tanışınca, hangi kitabını okumalıyım sorusuna yanıt olarak sıkça karşıma 1Q84  çıktı.


ARKA KAPAK

“Yürekten sevdiğin bir insan varsa, bir kişi olsun yeter, hayatın kurtulmuş demektir”
Sarsıcı bir yolculuğa hazır mısınız?
Öyleyse kemerlerinizi bağlayın. Erkekleri, titizlikle geliştirdiği bir yöntemle öteki dünyaya gönderen genç bir kadınla tanışacaksınız. Ve amansız bir takiple onun peşine düşen fanatik bir cemaatin müritleriyle…
Romantik misiniz?
Evet, bu kitapta aşk da var… İki dünya bir araya gelmeden mümkün olmayan bir aşk.
Yaşadığınız dünya gerçek mi, hiç düşündünüz mü?
Düşündüyseniz, paralel bir evrene geçmek sizi heyecanlandıracaktır o zaman.
Hayatı algılayışınızı değiştirecek bir kitabın kapağını açmak üzeresiniz şu an.
Yaşayan en büyük yazarlardan biri olarak kabul edilen Haruki Murakami başyapıtı, tüm dünyada milyonlarca satan kitabı 1Q84'le bir imkânsızı başarıyor.
Nefesinizi kesecek bir macera romanını, gerçek nedir, insan neye inanmalı, aşk dünyayı kurtarabilir mi soruları ekseninde bir yürek atlasına dönüştürüyor.


ÖZET

“Aile içinde karılarına ya da çocuklarına şiddet uygulananlar, hep zayıf karakterli adamlardır .” (Sayfa 294)

Kitabın ana hikâyesi en önemli karakter olan kadınlara şiddet uygulayan erkekleri öldüren seri katil Aomame etrafında dönmektedir.  Aomame, dini bir cemaate üye ailesi ile büyürken, ailesi ile olan bağlarını koparmış,  çocuk yurdunda büyümüş genç bir kadındır. Bir tür masaj uzmanıdır Aomame. Kendi geliştirdiği özel bir teknikle insanların ağrılarını dindirir, bedenlerini yumuşatır. Aynı zamanda bir suikastçidir. Kendine özgü bir stille erkekleri öldürmektedir.

“Gerçek daima soğuk ve ebediyen yalnız başınadır.” (Sayfa 18)

Aomame bu işi bağlı bulunduğu bir Madamdan aldığı emirler doğrultusunda yapmakta, yüklüce miktarda da para kazanmaktadır. Madam ile yollarının kesişmesinin sebebi, Aomame’nin en yakın arkadaşının ve Madam’ın kızının eşlerinin uyguladığı fiziksel ya da duygusal şiddet nedeniyle ölmeleridir. Madam şiddet gören kadınları kurduğu vakıf kanalı ile korumakta, şiddete sebep olanları ise; kendince cezalandırmaktadır. Aomame’nin uyguladığı yöntem fark edilmemekte ve doğal ölüm gibi görünmektedir.


Bunun yanında Aomame; en son gördüğü zamandan bu yana uzunca vakit geçmesine rağmen hala çocukluk aşkı Tengo’yu yüreğinde taşımakta, uzun süreli ilişkiler yerine günlük ilişkiler yaşamaktadır.

“Şiddet her zaman gözle görülecek şekilde ortaya çıkmadığı gibi, her yara da kanamaz.” (Sayfa 325)

Tengo, bir kursta matematik öğretmenidir. Aynı zamanda bir yazar olm çabsındadır. Tengo ise kablolu TV aboneliği satmayı hayatının başarısı sayan bir baba tarafından büyütülmüş bir adamdır. Annesi ile ilgili bilinenler Tengo’nun hafızasındaki birkaç “an”dan ibarettir…

Bakım evinde kalan ve pek konuşkan olmayan babası ile de paylaşımları son derece sınırlıdır… Tengo, dahilik seviyesinde başarılıyken okulda matematik öğretmeni olmayı seçen, hayatının aşkı Aomame’yi bekleyen bir adamdır. Editör arkadaşı Komatsu sayesinde öğretmenlik yanında ufak tefek editörlük işleri de yapmaktadır. 

“Yapanlar bir mantık uydurarak, yaptıklarını meşru göstererek unutabilir. Görmek istemedikleri şeylerden bakışlarını kaçırabilir. Fakat mağdur taraf unutamaz. Bakışlarını da kaçıramaz. Anılar anne babadan çocuğa aktarılır. Dünya dediğin şey Aoname, birbirleriyle çelişen anıların sonu gelmez savaşıdır” (Sayfa 396)


Yıl 1984. Aomame Madamdan aldığı direktif ile hedefine doğru yol alırken Janacek’in Sinfonietta’sı çalan bir takside sıkışık trafikte mahsur kalır. Ancak taksi içinde beklemek yerine, otobanda taksiden iner ve farklı bir çıkış kapısından çıkmak isterken tırmandığı merdivenler ile birlikte zaman kırılır ve iki Ayın olduğu  paralel bir evrene; 1Q84’e geçer.

“İnsanın kendi hayatına son vermesi o kadar kolay değildir. Filmlerdeki gibi olmaz. Filmlerde herkes kolayca intihar eder. Hiç acı çekmeden devrilip ölürler, fakat gerçekte öyle değildir.” (Sayfa 468)

Tengo ise bu süreçte öğretmenlik yanında; Komatsu’nun planı ile  kurgusu beğenilen ancak düzenlenmeye ihtiyaç duyan bir eseri düzenlemeyi kabul eder. İşte burada Tengo ile kitabın yazarı disleksi olan Fuka-Eri’nin hayatı kesişir.

Fuka-Eri bir aslında cemaat liderinin kızıdır. Adı geçen cemaat kendi kabuğu içinde kendi bölgesinde yaşarken, genç kız henüz küçük bir kız iken cemaatten kaçıp, babasının en yakın arkadaşına sığınır. Hamisi olan öğretmen Fuka-Eri ve kızını birlikte büyütür. Kızın babası ve annesine ne olduğunu araştırıp, ulaşmaya çalışsa da başarılı olamaz...

DEVAMI KİTABIMIZDA…


KİTAPTAN NOTLAR

Öncelikle kitabımızın fiziksel yapısından bahsedelim. Kitabın Türkiye’de iki basım şekli var üç ayrı cildin ayrı ayrı basımı ve üç cildin tek bir kapak altında toplandığı basım. Ben tercihimi ikinciden yana kullandım. 1256 sayfalık bir tuğla demek herhalde abartı sayılmaz. Bu haliyle, çantada taşıma problemi olmasından dolayı evde okumak zorunda kaldım kitabımı… Kitabı almak ve okumak isteyen Murakami okuyucuları bu ayrıntıyı göz önünde bulundurmalılar bence. Tabi çantada iyi bir savunma silahı olacağını da söylemeden geçmeyelim. Kitabı okurken metaforik  anlatımı ile beyni,  fiziksel yapısı ile de kol kaslarını zorluyor.


Kitap kendi içinde üç cilde ayrılıyor. 417 sayfalık 1. Cilt Nisan – Haziran, 2. Cilt, 421- 790 sayfalar Temmuz-Eylül,  3. Cilt, 794-1256 sayfalar Ekim-Aralık  olarak alt başlıklandırılmış.

1. Ciltte  yazarın Amoame’ye ayırdığı kısımlar tek sayı ve Tengo’ya ayrılmış çift sayılı kısımlar olmak üzere 24 bölüm yer almaktadır.  9.bölüme kadar, Aomame ve Tengo bölümlerini sırayla okurken, biribirinden tamamen bağımsız gibi görünen iki farklı kitap okuyormuş hissine kapıldım. 

“Belli bir yaşı geçince yaşam dediğin, sahip olduğun şeyleri sürekli olarak kaybettiğin bir süreçten öteye geçmez. Yaşamın için önemli olan şeyler, birer birer tarağın dişlerinin kırılıp gitmesi gibi insanın elinden kayıp düşüverir. Bunların yerine eline geçense, değersiz, tuhaf şeyler olur. Vücudun yetenekleri, arzular, hayaller, idealler, kendine güven, anlam, hatta aşık olduğun insanlar, peş peşe önce biri sonra diğeri şeklinde yok olup gider. Vede ederek ayrılanlar, hatta bir gün hiçbir şey söylemeden ortadan yok olanlar olur ve bir kez yitirince bunları bir daha asla tekrar elde edemezsin. Yerine koyacak bir şeyler de bulamazsın. Bu, çok acı veren bir şeydir. Bazen vücudunu lime lime doğranıyormuş gibi hissedersin.” (Sayfa 517)

Aomame'nin gazetede NHK tahsildarı ile ilgili bir haber okumasıyla, (ki bu kişi Tengo’nun babası) karakterler arası kesişim başlıyor. İlk cilt bittiğinde ana karakterler aslında birbirlerinin yakınında olsalar da henüz hiç karşılaşmamış oluyorlar.

2. Ciltte de yazar ilk ciltteki sistemi ile 24 bölüme yer vermiştir. Bu şekliyle her iki ana karakterin birbirinin etrafında dolanan ama ayrı devam eden yaşamlarına eşit biçimde yer vermiştir diyebiliriz.

“Yalnız, insan çocukluğunda içine aşılanan imgelerden asla kurtulamaz.”
“İyi de olsa, kötü de.” dedi Aomame.” (Sayfa 562)

3. Ciltte ise; diğer ciltlerde karşılaştığımız bir karakter olan Uşikava ile başlar kitabımız. Yazar sırasıyla Uşikava, Aomame ve Tengo’ya ayırdığı bölümlerle 31 bölüme yer verir.


Gelelim; kitabımızın içeriğine; Dünya edebiyat modern klasikleri içinde  en önemli distopyalarından biri George Orwell’in “1984” adlı eseridir. Ben de geçtiğimiz yıl okuyup yorumlamıştım kitabı… BURADAN ULAŞABİLİRİSİNİZ… 

Yazar “9” ile “q” değiştirerek daha önceki kitaplarında satır aralarında da yer verdiği George Orwell’e gönderme yapmıştır. Murakami bir distopyadan aldığı ilhamla 1Q84’de geçen bir paralel evreni romanına zaman dilimi olarak seçmiştir. Aomame’nin paralel evrene geçişi ayrıntılı anlatılırken; Tengo’nun geçişi ile ilgili ayrıntı bulunmamakta. Bir de Tengo ve Aomame dışındakiler bu paralel evrenin farkında değil gibiler. Örneğin gökyüzündeki ikinci ayın kimse farkında değil…Yine buradan hareketle; George Orwell’in “Big Brother” kavramına, “Little People’s” ile gönderme mi yapmıştır demeden geçemedim.

“İntikam kadar pahalı, hiç kâr getirmeyen başka bir şey olamaz.” (Sayfa 600)

Yazarın her kitabında yaptığı gibi yine bir klasik müzik eseri kitaba fon müziği olmuş; Janaček’in “Sinfonietta”sı… Dinleme isteyenler Youtube’de bulabilirler… Yazar değer kitaplarında da olduğu gibi, uzunca bir müzik listesi oluşturulmuş desem abartmış olmam sanırım. Michael Jackson’dan ABBA’ya geniş bir yelpaze söz konusu. 

“Yaşamaya devam etmenin anlamı bu. İnsanlara ümit veriliyor, bu ümidi bir yakıt gibi kullanarak kendilerine amaçlar ediniyor, ömürlerini sürdürüyorlar. İnsan, ümit olmadan yaşamını sürdüremez.” (Sayfa 859)

Murakami’nin müzik listesine, diğer kitaplarında da olduğu üzere diğer yazarlardan alıntı ve göndermeler de yerini almış. Marcel Proust’un Kayıp Zamanın İzinde serisi, Tolstoy en çok ilgimi çekenler…


Kitapta Aomame, Tengo ve Fuka-Eri bolca yer alırken yan karakterler de bence çok güzel kurgulanmış. En ilgi çekenleri Tengo’nun babası, Madam ve madam’ın yardımcısı Tamaru, Cemaat Lideri, Öğretmen…

Tengo’nun babasının hali hazırda hastanede yatarken, bedensel olmasa da ruhsal yolculukla sürekli Fuka-Eri ve Aomame’nin kapısını çalması ve onları kablolu tv ücretleri için rahatsız etmesi kitabın ilginç ayrıntılarından.

Kitapta en rahatsız olduğum kısımlar cemaat liderinin trans halinde olduğu süreçte kendinden yaşça küçük kızlarla cinsel birliktelik yaşaması, (geçmişte kendi kızı da dahil) bu konunun bir neredeyse geçiştirilip, bir ayin gibi gösterilmesi beni rahatsız etti doğrusu.

Bir de diğer Murakami kitaplarında da olduğu üzere, cevaplanmmaış sorular mevcut kitabımızda. Fuka-Eri sonunda nereye gitti? Madam’a sığınan küçük kıza ne oldu? Tengo'nun annesinin akıbeti… Murakami okuyacak okur bence cevapsız kalan sorulara da hazır olmalı okumaya başlarken…

“Uzaklara gideceğini söyledin ,,, ne kadar uzaklara peki ?”
“Rakamlarla hesaplanmayacak uzaklıkta bir yere.”
“Bir insanın yüreğini diğer bir insanın yüreğinden ayıran mesafe gibi .” (Sayfa 1202)

Bunun yanında yazarın diğer kitaplarından da aşina oluğumuz pek çok ayrıntı bu kitabında da mevcut. Örneğin Aomame’nin Tengo ile ilişkiye girmeden onun çocuğuna hamile kalması, bir anda görüşmeyi kesen kadın (Tengo'yu ziyaret eden),Tengo’nun baba sorunu...vb yazarın tekrarladığı imgelerden… Keşke Freud yaşayıp kitabı okuyup yorumlasaydı. Murakami kitaplarında mutlaka Oidipal sorunlar mevcut. Bu şekliyle Kafkaesk bir yönü de var bence. Tengo’nun okuduğu Kediler Şehri öyküsü yine kitapta dikkat çekenlerden. Hikaye gerçek mi diye düşünmeden edemedim. 

Kitap sayfa olarak fazla olunca, haliyle yazı da uzun sürmüş oldu.Sabırla okuyan ve yorum yapan tüm takipçilerime çok teşekkürler... 

YENİ KİTAPLARLA GÖRÜŞMEK ÜZERE, SEVGİLER...  


14 yorum:

  1. maşallah valla ne detaylı anlatmışsın. murakami seviyom, iki kitabını okudum şimdilik, okurum daha, bunu da istiyom zaten, çok da kalın ama iyi okumuşsun seen :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kitabın sayfa sayısı insanın gözünü korkutsa da okurken; su gibi akıyor... okumayı düşünüyorsan tavsiye ederim.. Ben "YaBan Koyunun İzinde"yi de okudum. Zemberek Kuşunun Güncesi'ni merak ediyorum...

      Sil
  2. Birinci kitabı bende okumuştum ve çok beğenmiştim. Başarılı bulduğum bir yazar.

    YanıtlaSil
  3. okumaktan keyif aldığım bir yazar, henüz bu kitabı okumadım. Detaylı, çok güzel bir anlatım olmuş, emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  4. çok güzel anlatmışsınız kitabı, elinize sağlık:)

    YanıtlaSil
  5. Yine çok kapsamlı ve güzel, emeğinize sağlık. Blogumda size iki tavsiye var; beklerim.

    YanıtlaSil
  6. Ben okumadım kitabı. Kütüphanede yoktu malesef. Almalı bir ara.

    YanıtlaSil
  7. Murakami okumaya başlamam.lazim eksiklerinden kesinlikle

    YanıtlaSil
  8. Merhabalar,

    Haruki Murakami, çok sevdiğim yazarlardan biridir. Dünyaca ünlü yazarı ‘’Koşmasaydım Yazamazdım’’ kitabıyla tanıdım ilk. Yazmayı çok seven ve geçimini yazarak sürdüren bir yazar olarak bu kitap beni çok etkilemişti. Kitapta şu sözü çok sevmiştim: ‘’Evet, ben elbette büyük bir koşucu değilim. Fakat bu hiç de önemli bir sorun değil. Dünkü kendimi biraz olsun geçebilmek; önemli olan işte bu.’’ Şahane bir kitap, herkese tavsiye ediyorum. İzninizle bu kitaptan en sevdiğim 10 alıntıyı okumanız üzere sizinle paylaşmak isterim: http://www.ebrubektasoglu.com/yazi/haruki-murakami-kosmasaydim-yazamazdim-kitabindan-10-enfes-alinti/

    Güzel okumalar dilerim,
    edebiyatla ve sağlıkla kalın.

    YanıtlaSil
  9. iyi haftasonlarıııı :)

    YanıtlaSil
  10. Haruki Murakamiçok merak ettiğim okumak istediğim bir yazar ama henüz kısmet olmadı.Kalın bir kitapmış ama ilginç bir konusu var okuduğum ve anladığım kadarıyla,şans vermek lazım :)
    Hani sormuşsunya yaşadığımız bu dünya gerçek mi? diye bence değil hepimiz bir matrix in içindeyiz, bir gün uyanacağız...

    YanıtlaSil
  11. Murakami'yi hiç okumadım ve kitaplarına karşı ilgim yoktu ancak yazınızla beraber bu ilgiyi kazandım elinize sağlık :)

    YanıtlaSil
  12. Sahilde Kafka var ama kitap okumak için o kadaar üşeniyorum ki.. :D dersler başladı diye :)

    YanıtlaSil

Yorum yazmak için zaman harcadığınız için Teşekkürler...

Blog sahibi olmayan ziyaretçiler Anonim'i işaretleyip, yorum bırakabilirler.

ARGO İÇEREN YORUMLAR YAYINLANMAZ.

Yorumunuz blog sahibininin onayından sonra görünecektir.