MERHABALAR,
Blog Dostlarım;
Büyülü Gerçekliğin Büyük Ustası GABRİEL GARCİA MARQUEZ'i kaybettiğimiz bugün kitabını paylaşmamak olmazdı.
Geçtiğimiz aylarda yaptığım kitap alışverişimde yazarın Kolera Günlerinde Aşk, Benim Hüzünlü Orospularım adlı
kitaplarıyla birlikte elbette Yüzyıllık Yalnızlık’ı da istemiştim.
Tabi ki okumaya yazarın en dikkat çekici ve Nobel ödülü kazanmasına vesile olan
romanıyla başladım. İlk başlarda okumaktan ve romanın aynı adı taşıyan kahramanlarının
hayatlarını takip etmekten son derece sıkıldım doğrusu. Ardından 200. sayfalarda
kitabı baştan ve not tutarak okuyunca romandaki olaylar ve kişiler de hem
romanda hem de zihnimde yerlerine oturdular. Ve kitap bana doyumsuz bir okuma
keyfi yaşattı.
ARKA KAPAK
"Yüzyıllık Yalnızlık'ı yazmaya başladığımda, çocukluğumda beni etkilemiş olan her şeyi edebiyat aracılığıyla aktarabileceğim bir yol bulmak istiyordum. Çok kasvetli kocaman bir evde, toprak yiyen bir kız kardeş, geleceği sezen bir büyükanne ve mutlulukla çılgınlık arasında ayrım gözetmeyen, adları birörnek bir yığın hısım akraba arasında geçen çocukluk günlerimi sanatsal bir dille ardımda bırakmaktı amacım.
Yüzyıllık Yalnızlık'ı iki yıldan daha kısa bir sürede yazdım; ama yazı makinemin başına oturmadan önce bu kitap hakkında düşünmek on beş, on altı yılımı aldı. Büyükannem, en acımasız şeyleri, kılını bile kıpırdatmadan, sanki yalnızca gördüğü şeylermiş gibi anlatırdı bana. Anlattığı öyküleri bu kadar değerli kılan şeyin, onun duygusuz tavrı ve imgelerindeki zenginlik olduğunu kavradım.
Yüzyıllık Yalnızlık'ı büyükannemin işte bu yöntemini kullanarak yazdım. Bu romanı büyük bir dikkat ve keyifle okuyan, hiç şaşırmayan sıradan insanlar tanıdım. Şaşırmadılar, çünkü ben onlara hayatlarında yeni olan bir şey anlatmamıştım. Kitaplarımda gerçekliğe dayanmayan tek cümle bulamazsınız."
ÖZET
Korsan Sir Francis Drake’in,
16.yy.’da Riohacha’ya saldırmasının ardından Ursula’nın ninesinin ninesinin
ninesi ve tüccar kocası denizden uzak dağ eteklerinde Kızılderililerin yaşadığı
bir köye yerleşirler. Orada Jose Arcadio’nun dedesinin dedesinin dedesi Don
Jose Arcadio Buendia ile ortak tütün ekerler. Bu ortaklık sonraları evlilik
bağlarıyla da perçinlenir. İki aile arasında sıkça evlilikler yapılır. Ursula
ile Jose Arcadio’nun evleneceği de daha dünyaya geldikleri anda bellidir. Ancak
yine de aileleri evlenmelerine karşı çıkar. Çünkü amca çocukları olan Ursula ve
Jose Arcadio’nun sakat ya da domuz kuyruklu çocukları olmasından korkulmaktadır.
“….Ursula
kocasının çılgınca fikirlerinden tepesi attıkça üçyüzyıllık alınyazısını bir
çırpıda aşar, Korsan Sir Francis Drake’in Riohacha’ya saldırdığı güne lanet
okurdu.
Evlenirler evlenmesine ama Ursula kocasını kendisine yaklaştırmaz. Çiftin evliliklerinin üzerinden zaman geçmesine rağmen çocukları olmaması köydekilerin dikkatini çeker. Bir horoz dövüşü sonrasında Prudencia Agiular’ın bunu kalabalıkta Jose Arcadio’nun yüzüne haykırması bardağı taşırır. Jose Arcadio adamı öldürür. Ancak ölen adamın hayaleti yeni evlilere rahat vermez. Jose Arcadio kendisi gibi gözüpek 21 aile ile birlikte denize yakın bir bölgeye yerleşmek üzere yola çıkarlar.
Ancak iki yıl boyunca yol alıp, denize ulaşmadan konakladıkları bir bölgede köylerini kurarlar. Köyün adı Jose Arcadio’nun rüyasında gördüğü gibi Maconda olacaktır. Bu esnada Ursula ve Jose Arcadio’nun büyük oğulları doğmuştur. Korktukları gibi domuz kuyruklu olmayan bebeğe Jose Arcadio adını verirler.
Kasaba 300 kişiye ulaştığında kimsenin 30’unu geçmediği ve kimsenin ölmediği gerçekten mutu bir köydür. Köyün dünya ile bağlantısı her mart ayında köye gelen Çingenelerdir. Melquiades ise sonraları aile ile birlikte yaşamaya başlayan gezgin çingenedir. Ailenin tarihini yazacak, Nostradamus’un kehanetlerinde ailenin sonunu çözecek kadar da bilgedir.
Ardından Aureliano ve Amaranta doğar. Babasına benzeyen Jose Arcadio ne kadar ataksa, Aureliano da bir o kadar içekapanıktır.
Aynı dönemlerde artık genç bir delikanlı olmuş Jose Arcadio köyde pek çok insanla düşüp kalkan Pilar Ternera’yı hamile bırakır. Jose Arcadio bu durumu öğrenince her mart ayında olduğu gibi köye uğrayan Çingene grubuyla birlikte Maconda’yı terk eder. Ursula oğlunu aramak için yollara düşse de oğlunu bulamaz bunun yanında Jose Aecadio’nun bulamadığı deniz yolunu bulur. Köye dönüşünde beraberinde Kızılderilileri getirir.
Jose Arcado’nun Arcadio ismini verdikleri bir oğlu olur. Çocuğun bakımını Ursula üstlenir.
Aileye uzak diyarlardan gelip katılan Rebeca ile birlikte ailenin bir çocuğu daha olur. Rebeca aileye katıldığında 11 yaşındadır. Toprak yemesi, parmağını emmesi en önemli özelliğidir.
Çok geçmeden Rebeca’nın taşıdığı ve Ursula’nın horoz şekerleri ile kasabalıya ulaştırdığı uykusuzluk hastalığı kasabaya hâkim olur. Hastalığa yakalananlar zamanla hafızalarını da yitirmeye başladıkları esnada öldüğü sanılan Çingene Melquades kasabaya gelir ve yanında getirdiği ilaçla herkesin hafızasını yeniden kazanmasını sağlar. O günden itibaren Çingene Melquades de Buendia’lar ile yaşamaya başlar ve Notradamus’un kehanetlerini çözmeye çalışır. Bu kehanetlerde Maconda ve Buendialar ile ilgili kehanetler de vardır. Kehanete göre Buendiaların soyu yok olacaktır.
Aynı dönemlerde köye bir Sulh Yargıcı Don Apolinar Moscote atanır. Her ne kadar köylü kendi içinde sulh içinde yaşayıp, köyü yazılı olmayan kanunlarla yönetiyorsa da yargıcın köye yerleşmesine engel olamazlar. Yargıcın birbirinden güzel yedi kızı vardır. Bu kızların en küçüğü olan Remedios’a Ursula’nın küçük oğlu Aureliano aşık olur. Aynı dönemlerde Aureliana da Pilar Ternera’dan Aureliano Jose adlı bir erkek çocuk sahibi olur. Çocuk da aileyle birlikte yaşamaya başlar. Çok geçmeden Remedios ve Aureliano evlenirler.
Ursula işlerini büyütmüştür. Evin büyüyen nüfusuna uygun olarak evi büyütmeye karar verir. Evin bitimini kutlamak için yapılan parti için eve bir laterna alınır. Laternayı kurmak için eve gelen Pietro Crespi evin genç kızları için cazibe merkezidir. Ancak o Rebeca ile nişanlanır. Bu durumu kabullenemeyen Amaranta onların evlenmelerini engelleyeceğine yemin eder.
Rebeca ve Pietro’nun evlenmelerine kısa bir süre kala Remedios karnındaki ikiz bebekleri ile birlikte ölür. Bu ölümden Amaranta kendini sorumlu tutarak Aureliano Jose’nin bakımını üstlenir. Aureliano gümüş işliğine kapanarak inzivaya çekilir. Ara ara kayınpederini ziyaret etmektedir. Bu esnada ülkede Muhafazakârlar ile Liberaller arasında uzunca bir zaman sürecek bir savaş başlar. Aureliano da silahlanarak savaşa katılır. Bu esnada Jose Arcadio uzaklardan dönmüştür. Rebeca aralarında bir ilişki başlar. Aile bu evliliği kabul etmez ve bir daha Rebeca ve Jose Arcadio ile görüşmezler.
Arcadio büyümüş öğretmen olmuştur. Albay Aureliano Buendia uzaklardayken köyün askeri ve sivil yönetimini ele geçirir. Pilar Ternera aracılığı ile Santa Sofia de la Piedad ile birlikte olmaya başlamış, kadından bir kızı olmuştur. Kadın yeniden hamiledir. Köyü ele geçiren Muhafazakârların aceleyle kurduğu mahkemede idama mahkum edilir ve çok geçmeden infaz edilir. Ursula onun kızını Remedios adıyla doğan ikiz bebeklerini ise Aureliano Segundo ve Jose Arcadio Segundo adıyla vaftiz ettirir.
20 yıl süren savaş boyunca Albay Aureliano Buendia 32 silahlı ayaklanmanın hepsinde yenilip, 14 suikast ve 73 pusudan sağ çıkarak bir efsane haline gelir. Muhafazakârlar yönetimi ele geçirdiklerinde idama mahkûm olur.
Pietro Crespi ise Amaranta’ya yaptığı evlenme teklifinin reddinden sonra intihar eder. Ömrü boyunca yas tutan Amaranta bir daha evlenmez…
Bu kadar olay olmuş geçmiştir. Ancak okuyucu henüz kitabın neredeyse başındadır…
DAHASI KİTABIMIZDA..
NOT:
Kitap ile ilgili görüşlerimi daha sonraki yazımda paylaşmak istiyorum. Alıntılar ve görüşlerim bir hayli uzun.
KİTABIN DEVAMINDA GÖRÜŞMEK DİLEĞİYLE.
Tam zamanında ve nefis ayrıntılarla dolu bir paylaşım olmuş. Hem teşekkür hem de kutluyorum sizi.
YanıtlaSilaslında uzun zamandır hazır olan bir yazıydı. kısmet bu zamanaymış..ziyaretiniz için teşekkürler..
SilAa sona kadar geldim düşüncelerinizi yazmamışsınız :)
YanıtlaSilalıntılar ve değerlendirmem biraz uzun sürdü. malum kitap oldukça kalabalık. 2. bir yazı yazayım istedim. yakında yayında olacak.. sevgiler..
SilMerhaba,
YanıtlaSilBlogunuzu çok beğendim ve sizi takibe aldım.
Bende bloguma beklerim.
Sevgiler,
http://hayatimakyajla.blogspot.com.tr/
babaannesi ve gerçekleri yazmasıyla ilgili ne güzel anlatmış değil mi. :)
YanıtlaSilgerçekten kıymetli bir yazar, okunmaya değer kitaplar...
YanıtlaSilBen de paylaşmıştım ışık içinde yatsın. Ne kadar güzel ve detaylı anlatmışsınız.
YanıtlaSil