MERHABALAR,
Adını ilk defa duyduğum bir yazarın ADAM BLAKE'in Can yayınlarından çıkan kitabını paylaşmak istiyorum sizlerle.. Yazar hakkında pek bir bilgiye ulaşamadım. Sanıyorum kitabın içeriğinin bazı kesimleri rahatsız etmesinden çekinmiş ve takma isim ile yazmış kitabı. Gelelim kitabımıza...
ARKA KAPAK
Arizona çöllerinde, nedeni hiçbir
şekilde anlaşılamayan korkunç bir uçak kazası.
Londra'da, arka arkaya kazaya kurban giden bir grup tarihçi.
On üç yıl önce, üç çocuğuyla birlikte sırra kadem basan bir kadın...
İncillerden biri olduğu varsayılan bir elyazması, tarihöncesinden bir kavime
ait bir hançer ve olay yerinde görülseler de, kimlikleri, nereden geldikleri
bir türlü tespit edilemeyen insanlar...
Onlar... ayak izlerini kumla örtüyor.
Ve sadece gerektiği zaman saklandıkları yerden çıkıyorlar.
Sırrı öğrenenleri öldürmek için...
Sır, yalnızca onlara verildi,
Âdemoğlu asla bilmeyecek.
Zamanı gelinceye dek...
X-men ve Fantastic Four gibi kült çizgi romanların başyazarı, bu kez Adam Blake
takma adıyla okurların karşısına çıkıyor.
İsa'nın ölümüyle ilgili bildiğiniz her şey...
bir yalan!
ÖZET:
Romanımız Arizona çöllerinde bir uçağın düşmesi ile
başlıyor. Uçağın tüm yolcuları ölmüştür, uçağın kesin düşüş sebebi için uçağın
karakutusu güvenlik güçlerince aranmaktadır. (Ama hiç bulunmayacaktır)
Diğer tarafta Londra’da Dedektif Heather Kennedy; bir
cinayet soruşturması yürütmektedir. Soruşturma merdivenlerden düşerek ölen bir
tarihçi ile ilgilidir. Soruşturma ölen tarihçi Stuart Barlow’un kız kardeşinin
ısrarı üzerine yeniden açılmıştır. Kennedy yeni ortağı Chris Harper ile
birlikte araştırmalarına devam ederken; tarihçinin ölümünün bir kaza olmadığı
sonucuna varır. Olaya kaza süsü verilmiştir.
Araştırmalar devam ettikçe Kennedy birbirleriyle bağlı 2
cinayete daha rastlar. Bu cinayetlerin ortak noktası; öldürülen üç kişinin
“birleştiriciler” isimli bir site üzerinden tanışarak; “UCUZİÇKİ KODEKSİ”
üzerinde çalışmalarıdır. Ucuziçki Kodeksi 1947 – 1956 yılları arasında
Filistin’in güneyindeki Lut Gölü’nin kuzeybatı kıyılarındaki mağaralarda
bulunan ilk dönem Hristiyanlığı için önemli bir belgelerdir.
Kodeks üzerinde çalışan dördüncü kişi olan Dr. Opie; Kennedy
tarafından koruma amaçlı gözaltına alınırken kelkalit adlı bir uyuşturucu alan,
solgun tenli, gözlerinden kanlı gözyaşları gelen garip suikastçiler tarafından,
yine çok garip bıçaklarla (Sica) öldürülünce Kennedy’nin artık olayın bir
cinayetler zinciri olduğundan şüphesi kalmaz. Saldırı esnasında Kennedy’nin
ortağı Harper de öldürülmüştür.
Kennedy olay üzerinde Harper’dan sonra Combes ile çalışırken yolları Tillman ile kesişir. Tillman 3 çocuğu ve karısı Rebecca, ortadan iz bırakmadan kaybolmuş, eski bir askerdir. Tillman’ın bildiği tek şey karısının evden ayrılmadan önce Michael Brand ile buluştuğudur. Tillman Brand’ın izini sürerken soluk tenli suikastçiler tarafından saldırıya uğramıştır. Kennedy Tillman’la bilgi alışverişi yapmak üzere anlaşırlar.
Kennedy, Dr. Opie ölürken ağzından çıkan anlamsız sözcükleri Barlow’un kız kardeşine sorduğunda; Güvercin Yuvası’nın ailesine ait bir kır evi olduğunu öğrenir. Yeni ortağı ile bu bilgiyi paylaşır. Yolda benzin istasyonunda durdukları esnada Combes Kennedy’yi atlatır.
Kennedy, Tillman’ı çağırır. Birlikte Güvercin Yuvası’na giderler. Burada istiflenmiş belgeler vardır. Çok geçmeden Combes’in cesedi ile karşılaşırlar. Bu şoku atlatmadan biri kadın 3 suikastçinin saldırısına uğrarlar. Yanan evden zor da olsa kurtulurlar. Bu esnada iki erkek suikastçiyi de öldürürler. Suikastçiler Solomon Kuutma’dan emir almaktadırlar.
İkinci ortağını da kaybetmesinin ardından açığa alınana Kennedy Tillman’ın çocukları ve karısının kaybolmasından sorumlu tuttuğu Michael Brand’ın 124 sayılı uçak kazasında ölmesini öğrendikten sonra onun izini sürmek üzere Arizona’ya gider. Burada Şerif Webster Gayle ile delilleri araştırırlarken yine saldırıya uğrarlar. Gayle ağır yaralanır. Kennedy kendisine daha önce de saldıran kadın suikastçiyi yaralı olmasına rağmen öldürmeyi başarır. Kadın son nefesinde bir itirafta bulunur.
Ardından Tillman da Arizona’ya gelir ve hastanede yatan Kennedy’yi hastaneden kaçırır. Tillman ve Kennedy uzunca bir yolculuktan sonra 124 sayılı uçakta ölen ve çöldeki bir bölgedeki fazla elektrik kullanımı ile ilgili rapor hazırlayan Stuart Barlow’un bürosunun bulunduğu binayı bulurlar.
DAHASI KİTABIMIZDA...
KİTAPTAN NOTLAR
Onlar; Dan Brown’ın Da Vinci Şifresi adlı kitabının ardından
piyasada esen polisiye- gerilim-tarih üçgenini içeren romanlardan biri. Romanda
Hıristiyanlığa ait ilk dönem gizli belgeleri, bu sırrı gizlemeye yeminli, bu
sırrı korumak için ölmekten ve öldürmekten korkmayan bir tarikata yer vermekte.
Saklanan sır göz önünde bulundurulduğunda kitabın konusu son derece ilginç.
Yine romanla ilgili güzel bir taraf da roman kapağında Can
Yayınlarının mevcut klasik kapağından kurtulması ve gerilime, roman uygun bir kapağı
tasarlamış olmaları. Kitabın büyük olan ebatları ve yazı tipi boyutu da bence romana şıklık katan
unsurlardan…
Kitapta yer verilen ilginç bölümlerden biri de tarikat
üyelerinin aldıkları “kelkalit” isimli uyuşturucu ve onun etkileri. Ama
araştırmalarında Kennedy’nin bu uyuşturucuya rastlamaması ilginç olmuş yine.
Bir de roman boyunca birkaç yerde konu ile ilgili uzman
roman karakterlerinin uzun uzun konuşmaları var. Bu konuşmalar son derece uzun
ve sıkıcı. Bir de Hıristiyanlıkla ilgili bilgilerim sınırlı olunca bu kısımlar
daha da sıkıcı geldi bana. O bölümleri bir süre sonra atlayarak okudum
maalesef.
Okuyarak atladım derken değinmeden geçemeyeceğim. Elimde en
uzun süre kalan polisiye- gerilim roman oldu. Bazı bölümler gerçekten ağır
gitti. Maalesef romandaki aralara bolca yerleştirilen aksiyon sahneleri de
akışı hızlandıramadı.
Yazarın Lut Gölü yazmalarından yola çıkarak kurguladığı konu
bence son derece ilginç, ancak yazar bu ilginç konuyu, derinleştirmeyi
başaramayarak ziyan etmiş.
Yazar aynı zamanda karakterlerini de derinleştirmeyi
başaramamış. Karısı ve çocuklarını 13 yıl gibi uzun bir süredir arayan
Tillman’ın ve çocukluk travmaları da olan Kennedy’nin ruh hali tam olarak bana
geçmedi doğrusu.
Roman 520 sayfa boyunca lezbiyen bir dedektif, çocukları ve
karısını 13 yıl boyunca arayan eski bir askerin aksiyonu bol romanından öteye
geçemiyor maalesef.
YENİ PAYLAŞIMLARLA GÖRÜŞMEK DİLEĞİYLE…
SEVGİLER…
Sevdiğim bir tür değil ama o kadar güzel anlatmışsın ki almaya karar verdim kitabı. Paylaşım için teşekkürler.
YanıtlaSilayrıntıları tam hatırlamasam da beğendiğimi hatırlıyorum bu kitabı:) konusu hoşuma gitmişti..
YanıtlaSilOkumak istediğim bir kitap.Tanıtım için teşekkürler..
YanıtlaSilHristiyanlık tarihine ilişkin kitaplar eğer yazarın kalitesi var ise çok kaliteli romanlar çıkarıyor. Aksi halde özellikle batıda çoksatan dışında fazla özelliği olmuyor. Birinci türe örnek Umberto Eco ikinci türe örnek Dan Brown kitaplarıdır. Hele Hristiyanlık tarihini yeterince bilmeyince dediğiniz gibi kitap sıkıcılaşabiliyor.
YanıtlaSilBlogunuzu yeni keşfettim tam benlik teşekkürler emekleriniz için .
YanıtlaSil