20 Eylül 2015 Pazar

AKİLAH / AZRA KOHEN – Pİ ( π )

MERHABALAR;

Geçtiğimiz haftalarda Azra Kohen'in ve Çİ adlı kitaplarını okumuş ve paylaşmıştım. Şimdi de gelelim üçlemenin son kitabı Pİ'ye. 


ARKA KAPAK
Şimdi itiraf zamanı!
İtiraf ediyorum: Sana tuzaklar kurdum. 
Adlarını Fi ve Çi koydum.
Can Manay'ın Duru'ya duyduğu açlıkla çıkardım seni yola,
Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını Deniz'le anlatmaya çalıştım sana…
Beni takip etmen için yolumuzu onların hikâyeleriyle süsledim.
Anlamları da hemen hemen her satıra gizledim. Çünkü Pi'deydi asıl anlatmak istediklerim.
Çaresizdim. Vazgeçemezdim.
Sana bu manzarayı mutlaka göstermeliydim.
Seninle nihayet burada buluşmak için çok emek verdim.
Şimdi yine gel benimle, birlikte yürümeye devam edelim.
Savaşların savaşılarak kazanılamayacağını, asıl zaferin ancak doğrudan ayrılmayınca kazanıldığını 
Özge anlatsın sana,
Yaptığımız her şeyin evrende dönüp dolaşıp bize nasıl geri geldiğini
Can'dan dinle,
Analiz edebildiğimiz kadar güçlü, sadeliğimiz kadar güzel, gerçekliğimizdeki samimiyet kadar eşsiz olduğumuzu 
Bilge'de gör,
Kendi değerini başkalarının gözünden biçenlerin acısını 
Duru'yla anla,
Ve Deniz'in düşüncelerinde tanış geleceğin insanıyla… Gel benimle. Yolumuz uzun değil, 
Nihayet sana gidiyoruz, bana… BİZ'e.
Sorgulanmamış, analiz edilmemiş bir yaşam hiç yaşanmamıştır. 


 Arka kapaktan sonra pek çoğumuzun matematiksel işlemlerden hiç de yabancı olmadığı Pİ sayısına... Pi, her türlü matematik işleminde büyük önem taşıyan çok ilginç bir sayıdır. Matematiğin birçok hesaplamasında örneğin; daireler, yaylar, pendulumlar gibi… pi sayısına rastlarız. (Vikipedia)


ÖZET
“Karanlıkla savaşmanın tek yolu fark etmektir. Fark edince ışık olursun”

Fİ ile başlayan, Çİ ile devam eden yolculuk Pİ ile sona ermekte. Pi Özge’nin mecliste kanıyla mühürlediği konuşması ile başlamakta. Ardından diğer karakterlere geçilmekte.


Can Manay, Duru’nun bırakıp gitmesinin ardından kendini evine kapatır. Muayenehanedeki ve televizyondaki işine de gidemez.  Asistanı Bilge, Eti’nin yönlendirmeleri ile her gün Can’ın evin gider, ona yiyecek bir şeyler götürür. Başlangıçta silik bir karakter olan Bilge, sonraları Can Manay’ın hayatının mimarı olur neredeyse…

Darbe’nin etkileri piyasada devam etmektedir. Dergiyi ve kendisini korumak için Özge ve Ömer dergiyi yabancı bir sunucu üzerinden yayımlasalar da dergi ilk açılırken adı geçen Dudu Nine ve Rıza Dede (Özge’nin arkadaşı Ayşegül’ün anneannesi ve dedesi) öldürülür. 

Sadık Özge’yi korumak ona yaklaşmak istese de, her girişimi sonuçsuz kalır. Bu esnada Özge, Sadık’ın desteğiyle muhalefet milletvekili, sonraları parti genel başkanı olur. Hükümet yanlısı olduğunu öğrendiği Sadık’tan büsbütün uzaklaşır Özge. Çok geçmeden muhalif söylemleri ile çok dikkat çeken, aykırı bir milletvekili profili çizen Özge’yi koruyan Sadık Murat Kolhan’ın hayatı da tehlikeye girer. Özge’den rahatsız olanlar, arkasında Sadık’ın olduğunu düşündüklerinden;Sadık çareyi yurt dışına kaçmakta bulur. Özge’nin hayatından böylece çıkar. 


Müziğini sömüren Şadiye ve Tugay sayesinde Ada şöhrete kavuşur. Deniz’e olan aşkı her zaman devam etse de Deniz’e ait müziği Şadiye’ye satması ve bu müziğin Deniz’in asla istemediği gibi reklamlarda kullanılması Deniz ile Ada arasındaki bağı tamamen koparır. Uyuşturucuya sığınan, her defasında daha fazlasını isteyen Ada’nın sonunu yine uyuşturucu hazırlar.

Her ne kadar Deniz’in Ada için bir şeyler yapması için uğraşsa da Göksel başarılı olamaz. Ada’nın ölümü üzerine Göksel, Tugay’ı da uyuşturucu ile öldürerek Ada’nın intikamını alır. 


Bilge Can Manay’ın asistanlığını yaparken Can Manay’ın Şoförü Ali ile aralarında önce dostluğa sonra da Ali’nin sevgisine dönüşen bir bağ oluşur. Ali’nin ektiği tarlada çalışan ailenin oğlunun da Otistik olması, Bilge’nin Doğru ile birlikte sıklıkla onları ziyaret etmesi, Ali ile geçirdikleri zaman aralarındaki bağı güçlendirir. Ali Bilge’ye açılacaktır.

Ancak bu sırada Can Manay depresyondan çıkar. Her gün görmesine rağmen dişi olarak görmediği asistanı, zor günlerinde yanında olan genç kız gözünde huzuru temsil eder Can’ın. Ve evlenirler. Can ve Bilge evliliği yolunda gider, ta ki İngiltere’de bir konferansa gittiğinde Can’ın Duru’yu bulmasına kadar. Duru’ya hissettirmeden aylarca izler Can, Duru’yu. Ve onu geri getirebilmek için bir sanat merkezi yaptırmaya karar verir: Avrupa’nın en büyük sanat merkezini. 


Her ne kadar sanat merkezinin kendini getirmek için Can tarafından yapıldığını öğrense de Duru tüm yaşadıklarına rağmen egosuna yenilerek geri döner. Avrupa’nın en büyük sanat merkezi kendisi için yapılacaktır. Can Bilge’den ayrılıp, Duru’nun peşine düşer. Çok geçmeden Can amacına ulaşır ve Duru’yla birlikte olur. Ancak Duru’nun söyledikleri üzerine Bilge’den ayrıldığına pişman olarak, Duru’ya saldırır.

Bilge’ye geri dönen Can; Onun hamile olduğunu öğrenmesiyle adeta yeniden başlar yaşamaya. Ama durum Bilge için Can’ın zannettiği gibi değildir. 


KİTAPTAN NOTLAR

Fi ve Çi’den sonra serinin son kitabı Pi’yi de tamamladım hızla. Kitap bir hayli kalın tam 704 sayfa. Elime aldığımda her ne kadar gözümü korkutsa da okumaya başlamamla akıcı dili sayesinde, dolaylamalardan arınmış anlatımıyla nasıl olduğunu anlamadan sonuna geldim.

Önce Fİ ile ardından Çİ ile çıkılan yolculuk, Pİ’de sonlanmakta ve merak öğeleri birer birer çözülmekte. Her ne kadar birkaç soru işareti kalsa da kafamda taşların birçoğu yerine oturmuş oldu.

Can Manay serinin sonunda aslında hep olması gereken yere Akıl Hastanesine Eti, Bilge ve Özge eliyle gönderilmekte. Serinin başından beri yaptıkları yanına kar kalmamış oldu. Can’a içten içe diş bileyen okuyucunun içi de bir nebze rahatlamış oldu.

Can Manay ile ilgili pek çok kısım açıklığa kavuşurken; Çiçek hala tam anlamıyla aydınlanmamış noktalardan. Çiçek’e saplantılı bir ilgisi olduğu ve Çiçek’i öldürdüğü ortada. Ancak neden öldürdüğü, neden Can Manay olduğu ile ilgili kısımlar soru işareti olarak kaldı okuyucu için. Çiçek ile ilgili kısımlara tamamen açıklık getirebilirdi yazar. 


Bir de Can’ın üç yaşındaki bir anısında annesinin beyaz elbise giymesi ve Can’ın mutlu olduğu ana dönmesi aklıma “acaba Duru’yu ilk gördüğünde üzerindeki beyaz elbiseden olmasından dolayı mı” bu kadar takıntı haline getirdi diye düşünmedim değil. Çünkü Duru’nun ilk dans sahnesi, Can’ın 3 yaşındayken annesi ile yaşadığı deneyime son derece benzemekte. Acaba Can’ın annesi kimdi, Can ile aralarında ne oldu bunlar cevaplanmayan sorular.

Bir de Can Manay Ve Sadık Murat Kolhan arasındaki mesele de geriye kalan soru işaretlerinden. "Sadık'ın karısına ne oldu ?, Can'ın bu konudaki payı neydi ?"merak ettiklerimden. Bir de kitap boyunca bana saçma gelen kısım da şu oldu. Sadık gibi bir medya patronu Can Manay'ın geçmişte akıl hastaneye yatması gibi bir bilgiye bu bilgiye ulaştığında sadece bir asistan olan Bilge'den yardım istemekte. tam tersi olması gerekmez miydi acaba?


Diğer karakterlere gelelim sırayla; Deniz tıpkı konservatuardaki gibi müziğin ve dansın birleştiği, “Sokak” projesiyle hem kendi hem de çevresindeki pek çok gence, en çok da kendine hayat vermekte. Sokak’ta gençlerin gerçekleştirdiği performanslardan birini canlı olarak izlemeyi çok isterdim doğrusu… Deniz deyince Ada’ya gelmemek olmaz.   

Yazarın en acımasız davrandığı karakter bence Ada olmuş. Göksel’in de Deniz’e Ada ile ilgili durumdan bahsetmesinden sonra, Deniz’in onu tutup bulunduğu cehennemden çıkarması için umutlandım kitap boyunca. Ada;  Deniz ile ilgili hayal kırıklığı yarattı bende. Duru’yu bile anlamışken; Ada’yı anlamak istememesi, Göksel’in çağrısına rağmen, kurtarmak istememesi Deniz ile ilgili yargılarımda soru işareti oluşturan kısım oldu.  


Göksel’e gelince; Göksel’in nasıl polis olduğu Göksel ile ilgili soru işaretlerinden oldu benim için. Keşke Ada’yı kurtarabilseydi. Üçlemenin sonunda hala tam olarak çözülemeyen, duyguları tam olarak anlaşılamayan karakter Göksel oldu benim için. Göksel’in geçmişi ve karakteri ile ilgili soru işaretleri kitabın sonunda hala açıklığa kavuşamamış ayrıntılardan.

Özge’nin milletvekilliğinden, parti başkanlığına uzanan mücadelesi haksızlığa açtığı savaş ve mücadelesi takdire şayan. Ancak Özge ve Deniz beraberliği pek de sevmedim doğrusu.
Duru Pİ’de kitabın ortalarına doğru sahneye çıkan karakterlerden oldu. Yazar Duru’yu bence doğru bir kararla geri çekip, sahneyi Bilge’ye teslim etmiş gibi geldi bana. İhtirasa karşı, huzur… 

Yazarın pek çok bölümde verdiği müzik, video önerileri ve benim bazılarını dinlemek için okumaya ara vermem sıklıkla bölünmeme neden oldu. Her hangi bir firma Pİ’de geçen müziklerden bir albüm yaparsa şaşmam doğrusu. Bunun yanında yazarın 2016’da çıkacak kitabından alıntı vermesi bir taraftan ilgi çekerken bir taraftan da doğru bir pazarlama stratejisi olmuş.

Sonuç olarak; okurken keyif aldığım, hızla ilerlediğim kitaplar oldular. 


26 yorum:

  1. kesinlikle harika bir seri ozellikle pi

    YanıtlaSil
  2. Cogu yazdıklarına katılıyorum: Yalnız: Ada karakteri bana çok itici geldi, pek sevemedim ve bu yüzden Deniz i pek yargılamadım. Duru sonunda öldü mü? burasını anlamadım. Can, dedesinin annesine tecavüz sonucu olan bir cocuk. Ve Deniz Özge ikilisini bende pek beğenemedim. Tamam uyum var, düşünceler açısından ama Sadık gitmeseydi keşke :)
    Sonu çok apar topar olmuşdu sanki..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Duru galiba darp edildi sadece. Ölüp ölmediğini ben de anlamadım. Yazarın bir röportajını okudum karakterlerin bir çoğunun gerçek olduğunu söylüyordu. Sadık'ın gerçekte kim olduğunu merak ediyorum doğrusu. Bir de Can'ın ve Eti'nin gittiği şifa merkezi gerçek mi acaba? Bence kitap tüm soruları yanıtlamadan bitmiş.

      Sil
  3. Keyifli okumalar diliyorym. Sevgiler.

    YanıtlaSil
  4. Bu üçlemeyi çok merak ettim açıkcası.Okuyacağım.Paylaşımına sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. iyi okumalar Kitap Cumhuriyetim. Okuyunca yorumlarınızı bekliyorum. :)

      Sil
  5. bu seriyi aldım ama okuyamadım yaa. havasına giremedim galiba :)

    YanıtlaSil
  6. Seriyi gecen yil okumuştum ve itiraf edeyim bakis acima birşeyler katmadi değil bu seri,söylediğiniz gibi bir başucu kitabi değil ama okunmasi gereken bir seri...kitapta birşey bulamayanlari acikcasi pek anlayamıyorum ...cevremde beğenen sayisi çok az çünkü.benim de okurken en zevk aldigim bölümler denizle,sanatla ilgili olan kisimlardi ve en çok ozgeyi sevdim ve ruhumdan parçalar buldum, ozgeyle deniz birlikteliği sizin aksinize beni çok mutlu etti....blogunuzu çok beğendim,keyifli okumalar ve yazmalar

    YanıtlaSil
  7. Özge nin yemini olan sayfayı koyar misin çok aradım fakat bulamadım rica etsem gönderir yada buraya koyarsan çok sevinirim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Maalesef. yardımcı olmayı çok isterdim. Ancak Kitaplar "Kitap Okumak İster misin" kanalı ile bana ulaştı. Okuduktan sonra da geri gönderdim. Elimde olsaydı fotoğraflayıp mail atabilirdim.

      Sil
  8. Kitapta geçen müzik önerilerinin olduğu bir link var mı elinizde o müziklerin hepsini dinlemek isterim

    YanıtlaSil
  9. Pi kitabında denizin BİZ diye anlatmak istedigi ne acaba ?

    YanıtlaSil
  10. Kitabi bir kac gundr alalacele bitirdim ama dusunce cok rahatsiz oldum basta sevdim ama pi bitince sorularda cevallarda yarim kaldi bence 4 cu seriyi yazmali etiyr kendi babasi tecavuz etmismi yoksa can hastasimi anlamsizlasti. Hem akil hastanesinden cikartilmis bir can var ortada sahte kimlikle neden etide hapise girmedi duru haketti yedigi dayagi cunku once simarikligi yuzundrn denizi sonra dans ugruna kacarak geldigi cani terketti ve bilge gelme dedigi halde evliligini bozmaya gekdi hirs icin ve herkesle flort etmis bir insandi istedigi olmayimca saldirmisti cana .can karakterini biraz dibe vurmus ama sonunda hatasini goruyor esiyle iyiken hapse giriyor kiz nerede bilge hasta kocasina neden getirip gostermiyor bebegini bence kitabin en kotu karakteri duruyken arkasindan etiyken neden can en kotuye dondu tabi bu benim fikrim.hersey cok dipte anlatilmis bu arada atacan kimin oglu yoksa oda canin annesindrn oglumu ay cok gerildim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eti babası tarafından uğradığı tecavüz sonucu Can Manay'ı doğuruyor. Geçek Can Manay. Can akıl hastası psikopat olduğu için ondan kurtulmak istiyor. Bu sırada Umur diye bir çocukla tanışıyor akıl hastanesinde ve Umut'u kışkırtıp Can'ı öldürtüyor. Bu arada Atacan ise Eti ve Can Manay'ın (Umut'un) oğlu

      Sil
    2. Çok güzel açıklık getirmişsiniz.

      Sil
  11. Merhaba, 2 gün önce seriyi bitirmiş birisi olarak içimdekileri bir yere dökmem gerekiyordu. Bu sayfayı bulmam iyi oldu. Öncelikle kitabın sonu berbattı. Evet Can Manay her zaman hakettiği yerde artık ama Özge her zaman adalet peşinde koşmasına rağmen Can'a yaptığı adaletsizlikti. Can Manay'ı savunmuyorum ama bana bu adaletsizlik geldi. Herkesten çok Bilge'ye kızdım. Can'ı dinlemedi bile Eti de onun kadar suçlu değil mi? Sonuçta Umut karakteri Can Manay olduysa Eti yaptı. Ama kocasını bir çırpıda silip attı. Evet annelik içgüdüsü kızını korumak istedi ama Can Bilge'yi gerçekten sevmişti ve ona zarar vereceğini düşünmüyorum. Duru başına gelen her şeyi de haketti. Bu kadar kibir bu kadar ego sonunda patlardı. Aslında Duru'nun suçu değl. Önce Deniz sonra tabiki de Can kızı vazgeçilmez yaptılar,şımarttılar,göklere çıkardılar. Duru da haliyle ego dolu bir insan yarattı kendinden. Yazar bazı konuları okuyucuya bırakmış. Mesela Sadık Murat Kolhan ve Can Manay arasındaki neydi. SMK kimi tanıyordu Umut'u mu ? Can'ı mı? Ve Deniz&Özge ikilisini zerre sevmedim, çok alakasız ve sanki kitapta başka karakter kalmadı bu ikisi olsunlar diye. Kitabı ne kadar karakterlerden uzak tutmaya çalışsam da buraya geliyor. Aslında her karakter bir ruh hali ve çevremizdeki insanlar. Kitabı bitirdiğimde üzülmemin sebebi belki de buydu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zaman ayırdığınız için çok teşekkürler... Sevgiler...

      Sil
  12. Tansel ismi iki kere geçiyor ve kim oldgunu anlayamadim ;bilen var mi acaba?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Okuyalı uzun zaman oldu hatırlayamadım ben de... cevap veren olursa yayınlarım seve seve... :)

      Sil
    2. Can ve Bilge nin kızı

      Sil
  13. sonunu hiç beğenmedim tam hayalkırıklığı..her şey havada..can aklı başına gelmişken bu sony haketmedi bence..bomboş bir kitap harcadığım vakte yazık

    YanıtlaSil
  14. sonunu hiç beğenmedim tam hayalkırıklığı..her şey havada..can aklı başına gelmişken bu sony haketmedi bence..bomboş bir kitap harcadığım vakte yazık

    YanıtlaSil
  15. komployu çözen var mı? nasıl oldu da akıl hastanesine girdi can manay?

    YanıtlaSil

Yorum yazmak için zaman harcadığınız için Teşekkürler...

Blog sahibi olmayan ziyaretçiler Anonim'i işaretleyip, yorum bırakabilirler.

ARGO İÇEREN YORUMLAR YAYINLANMAZ.

Yorumunuz blog sahibininin onayından sonra görünecektir.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...