12 Aralık 2016 Pazartesi

ÖÇ ÖYKÜLERİ ANTOLOJİSİ

MERHABALAR,

Uzun bir aradan sonra merhabalar, 

Up uzun romanların arasında öyküler okumak iyi geliyor bana. Kitap taa 2004'den öğrenciyken almıştım. Arada bir çıkarıp okuyorum tekrardan. Kitap 21 farklı yazarın 21 öyküsünden oluşmakta. Elbette öyküler edebiyat dünyasının en tanınan yazarlarının. Özellikle Amontillado Fıçısı; Edgar Allan Poe'nun en kült öykülerinden. İngilizce hazırlık okuduğum yıllarda İngiliz Edebiyatına dair ilk okuduğum öykülerden -Mutlu Prens (Oscar Wilde) ile birikte- olması nedeniyle ayrıca ayrı bir yere sahip. Kitaptaki bir kaç öyküyü paylaşmak istiyorum sizlerle... 

Amontillado Fıçısı – Edgar Allan Poe
“Fortunato binlerce kez beni inciten davranışlarda bulundu, ben de dayanabildiğim kadar katlandım bunlara, ama işi hakarete vardırdığında öç almaya yemin ettim.” (S.13)

Öykü birinci tekil ağızdan anlatılmaktadır. Fortunato’nun incitici tavırlarına sürekli katlanan Montresor ondan intikam almaya karar verir. Ancak aldığı intikam karşısında cezalandırılmamalıdır. Keza cezalandırılırsa Fortunato yaptıklarının bedelini ödemiş sayılmayacaktır. Montresor intikam için bir karnaval gününü ve Fortunato’nun alkollü olduğu anı belirler.
EDGAR ALLAN POE ile ilgili görsel sonucu
Görsel Netten Alıntıdır....

Montresor şaraptan iyi anladığı konusunda kendiyle övünen Fortunato’yu gördüğünde ona bir fıçı  Amontillado aldığını, ancak gerçek olup olmadığından emin olmadığını söyler. Birlikte Montresor malikânesinin mahzenine inerler. İntikamcı her şeyi düşünmüş karnaval için evde çalışanların da görevli oldukları halde sıvışacaklarını hesap etmiştir.

Mahzenin derinliklerine inerler. Mahzenin derinliklerinde şarap fıçılarıyla birlikte Montresor ailesinin mezarları vardır. Montresor, sarhoşluğundan faydalanıp Fortunato’yu granite mıhlar. Ardından sersemleyen Fortunato’yu duvara zincirle bağlar. Çok geçmeden daha önce hazırladığı malzemeler ile Fortunato’yu iki duvar arasında bırakacak şekilde duvar örer. Bu sırada Fortunato başına gelenleri hala bir şaka sanmaktadır. 11. Sırayı ördüğünde tek bir taş kalmıştır. Montresor meşale ile içeri bakıp son taşı kapatır. Ortalığı toplar. Mahzen eski haline gelmiştir artık.
  
“Bana hakarette bulunan cezasız kalmaz.” (S.13)
“Bir yanlışı düzeltene bunun bedeli ödetildiğinde o yanlış düzeltilmiş sayılmaz.” (S.13)

ÖYKÜ İLE İLGİLİ NOT: İsimsiz bir İtalyan kentinde bir karnaval zamanı geçen öykü boyunca intikam alma duygusu öne çıkarken Öyküdeki gizem unsuru, Montresor'un bu suçu neden işlediği bir türlü ortaya çıkmayan bir gizem olarak kalır. 


Angie – Philip Margolin

“İş şansa kaldığında insanın sağ kalıp kalmayacağına Tanrı karar verirdi. Larry’nin davasında ise Tanrı, mahkemenin tayin listesinden avukat seçimini yapan memurdu.” (S. 24)

Larry Hoffman, hapishanedeki görüşme odasında avukatı ile görüşecektir. Yeni mezun bir acemi mi yoksa davadan onu kolaylıkla kurtaracak bir kurt mu olacaktır avukatı. Çok geçmeden metalik bir kilit sesinden sonra avukat Noah Levine, isimli gelerek kendini tanıtır. Cinayet ile suçlanan, idamla yargılanacak olan Larry’nin, tek kurtuluşu cinayet saatinde başka bir yerde olduğunu kesinlikle kanıtlamaktır.

Her ne kadar ölen kişiyle aralarında bir husumet olsa da cinayeti Larry işlememiştir. Bunun tek kanıtı da cinayet saatinde çektiği özel videokasetidir. Larry cinayetin işlendiği saatte özel bir müşterinin isteği üzerine kızıl saçlı bir kadına iki kişinin döverek, tecavüz etiği bir fanteziyi çekmiştir. Çekim sırasında arkada açık olan televizyondaki programın saati Larry’yi kurtaracaktır.

Avukat Larry’yi kurtaracağını söyleyerek Larry’nin evine kaseti almaya gider. Aynı gün öğleden sonra Larry’nin bir misafiri vardır. Davasına bakacak olan avukat: Marty Long.

Larry bunları yaşarken Levine, bir tartışma sonrası evden kaçan, dövülerek tecavüz edilen kızı Angie’yi hastaneden çıkarmaktadır. Oradan Nebraska’daki evlerine gidecekler ve yeni bir hayata başlayacaklardır. Tom kızını hava alanına götürürken minik bir toprak tepeciğine bakar. Oraya sahte avukat kimliğini, ve video kasetini gömmüştür. 

Bir Afrika Öyküsü – Roald Dahl

İngiltere için savaş başladığında yıl 1939’dur. Doğu Afrika’daki İngiliz Sömürgesi Kenya’da yaşayan genç ve beyaz avcı Kraliyet Hava yollarına pilot olmak için başvurur. Başvurusu kabul görür. Eğitimden sonra ordu için uçmaya başlar. Genç pilot Nairobi’den havalanıp, Elderot’a uçarken uçağı arızalandığında uçağı kazasız indirmeyi başarır. Uçağın indiği ıssızlık içinde tek bir kulübe vardır. Genç pilot burada yaşayan yaşlı adamla iki gün geçirir. Yaşlı adam ona garip bir hikâye anlatır. Çok geçmeden genç pilot bulunur. Birliğine döner. İki hafta sonraki eğitim uçuşunda öldüğünde eşyalarının arasından bir öykü çıkar. Yazar öyküyü değiştirerek yayımlar:

Yaşlı adam kulübesinden çıktığında köpeğinin tiz ve kesik kesik inlemelerini duyar. Yerde yatan köpeğini görür. Judson, ağzından çıkan sesten hoşlanmadığı köpeği döverek köpeğin belini kırmıştır. Yaşlı adam acı çeken köpeğinin başına vurarak onu acıdan kurtarır.

Yaşlı adam her ne kadar sinirlense de Judson’a bir şey yapmaz. Onu her gün gözlemler. İlerleyen günlerde sabah ineği sağmak istediğinde Judson ineğin memesinin boş olduğunu görür. Yaşlı adamı suçlar. Ancak sütü yaşlı adam çalmamıştır. Günler geçtikçe akşamüstü süt tutan ineğin memesinde sabah süt olmaz. Yaşlı adam sütü kimin çaldığını görmek için gece nöbet tutar. Sabaha karşı ineğin memesindeki sütü bir kara Mamba’nın emdiğini görür. Tam yılanı öldürecekken vazgeçer. İlerleyen günlerde nöbet tutan yaşlı adam yılanın her gece geldiğini görür. Judson’a ise sütü Kikuyu’lardan bir çocuğun çaldığını ama çocuk ineğin arkasından kaçtığı için ineği vurmamak için ateş edemediğini söyler.

Yaşlı adam Judson’a bir plan teklif eder. İneği akasya ağacına bağlayacaklar ve ineğin yanına kazılan çukura Judson saklanacaktır. Çocuk sütü çalmaya geldiğinde Judson onu yakalayacaktır.

Planı uygulayacakları gece gecenin geç saatlerine kadar yaşlı adamın kulübesinde çay içerler. Yaşlı adam Judson’a kendi köpeği gibi kaç köpeği daha öldürdüğünü sorar. Judson çıkardığı sesten hoşlanmadığı pek çok köpeği benzer yöntemlerle öldürdüğünü anlatır.

Sabaha karşı Judson hazırlanan çukura yerleşir. Mamba’dan habersiz, hırsız çocuğu beklemeye koyulur. Yaşlı adamın çocuğun geldiğini söylemesi üzerine çukurdan çıkan Judson, yılanla karşılaşır. Mamba işini kolayca halleder. Ve yine her gece yaptığı gibi sütü emmeye koyulur. Yaşlı adamın yılanın sütü içmesine hiç itirazı yoktur.  
Nadar tarafından çekilmiş fotoğrafı (1888)


Bir Kan Davası - Guy de Maupassant

Paolo Saverini’nin dul karısı ve oğlu Antoine ve köpeği Semillante ile birlikte Bonifacio kabasının surları civarında kötü bir evde oturmaktadırlar. Bir akşam ağız dalaşı sırasında Antoine Nikolas Ravolati tarafından bıçaklanarak öldürülür. Katil aynı gece Sardunya adasına kaçar.

Yaşlı kadın oğlunun cenazesi üzerine intikam alacağına dair yemin eder. ancak yaşlı hali ile bunu nasıl yapacaktır. Aklına bir fikir gelir. Aç bıraktığı köpeği yaptığı korkuluğun boynuna yerleştirdiği salam ile eğitir. Çok geçmeden köpek salam olmasa bile kadının tek hareketi ile korkuluğun boynuna atılmayı öğrenir.

Yaşlı kadın; erkek ve dilenci kılığında Sardunya Adası’na geçer. Ravolati’yi bulur. Köpek kadının tek hareketiyle atılır adamın üzerine atılır ve intikam alınır.  


Bir Korku Meselesi – Bryan Lewis
Binbaşı Denny emekli bir askerdir. Hayatta övündüğü en önemli şey cesaretidir. Altmışlı yaşlardadır. Kulüpte içki içerken Vincent Smith adlı yabancıyla yaptığı sohbet esnasında iddiaya girerler. Bin sterlinlik bir bahistir bu. Bahis konusu yabancının kırsal alandaki evinde ertesi gün öğleden sonra dörde kadar kalmaktır. Her ikisi de bahis gereği çekleri kulübün kasasına teslim ederler. Ve sözü geçen eve doğru yola çıkarlar.

Yabancı ile birlikte bahçe içinde yüksek duvarlı bir eve gelirler. Yabancı bahçe ve ev kapısı için birer anahtar ve bir tabanca verir Denny’ye. Yabancının ayrılmasından sonra önce bahçe kapısını açar Denny. Çok geçmeden üç tane köpek üzerine doğru gelirler. Kapıyı açıp içeri girmeye vakti olmadığından iki köpeği vurur. Üçüncü köpek de kaçar. Ölen köpeklere baktığında köpeklerin hiç dişleri olmadığını fark eder. Aç olan köpekler isteseler de ona zarar verecek durumda değildirler.

Eve girdiğinde kendisi için hazırlanan sofrayı görür. Ancak etrafı araştırmaya karar verir. Alt kata indiğinde bu defa uysal bir köpekle karşılaşır. Köpeğin yanına gitmesiyle içinde bulunduğu odanın kapısının sürgüsünün kapanması bir olur. İçeride bir de goril vardır ve Denny’ye doğru gelmektedir. Denny önce kilide sonra da gorile ateş eder. Çok geçmeden goril arasında bir cam olduğunu, camdan seken kurşunun da köpeği öldürdüğünü fark eder. Aynı anda kapı da açılır.

Denny yukarıya çıktığında piyano sesi karşılar onu. Piyanoyu iskeletten bir piyanist çalmaktadır. Piyanistin ellerine bağlı telleri kopararak sesten de kurtulur. Uyumaya karar veren Denny ikinci kattaki en iyi döşenmiş odayı seçer. Yatağa uzandığı anda el ve ayakları kelepçe ile bağlanır ve başının üzerinde bir giyotin sallanmaya başlar. Denny bu manzaraya karşın uyur. Uyandığında çözüldüğünü ve yataktan kolayca kalktığını görür. Aşağı indiğinde kahvaltı hazırdır. Masada cesaretini kutlayan bir ses kaydı vardır. Ses kaydının devamını kahvaltıdan sonra dinleyecektir.


Kahvaltıdan sonra ses kaydını dinler. Vincent Smith’in babası bir piyanisttir. Savaş sırasında küçük rütbeli bir subay olarak görev alır. karşı tarafta olan Denny, onu esir aldığında bilgi almak için işkence eder, ardından onun istediği bilgilere sahip olmayan piyanistin ellerini yakar. Oğlu Vincent;  babası ölmeden önce babasının öcünü alacağına yemin etmiştir. 

Elektronikten son derece iyi anlayan Vincent’in asıl uzmanlık alanı biyokimyadır. Son bulduğu formül de organlara zarar vermeden kemik ve kas dokusunu tamamen eriterek canlıyı solucanın yapısına büründüren bir enzimdir. Denny kolunda Vincent’in bahsettiği yerde iğne izini görür. Vincent’in bahsini ettiği dönüşüm altı ayda gerçekleşecektir. İlk denek bodrum katta gorilin yanındadır. Şimdi Denny’nin iki seçeneği vardır: birincisi ya silahtaki son kurşunla kendini öldürecek, ya da dönüşüm olana kadar altı ay boyunca kazandığı paranın keyfini çıkaracaktır. Bodruma inmeye cesaret edemeyen Denny ilk seçeneği yapar. 


ARKA KAPAK

Merhamet, utanma gibi birçok duygumuz doğal değil, kültürel kökenlidir. Peki ya öç alma hırsı? Hobbes'un Leviathan'ı: yani modern devlet şiddet uygulama yetkisini tekeline alalı beri, insanoğlu kendisine yapılan haksızlığın hesabını sormaktan vaz mı geçti? Bu derleme gerçeklikte ve fantezilerimizde öç alma konusunda ne kadar "yaratıcı" varlıklar olduğumuzun bir belgesi gibi... Ama öç bir bahane sanki: her bir öykü o bahaneyi kullanıp, insan ruhunun hastalıklı, karanlık dehlizlerine iniyor. Öç Öyküleri, soluksuz okunan bir edebiyat başyapıtı..."

Öç Öyküleri: Bastırılmış öfkenin fantezilerimizde ve gerçeklikte patlak verişinin bir belgesi gibi…



Kitapta paylaştıklarım dışındaki öyküler....  

Bayan Anstey'in Korkuluğu

Bekçinin Öyküsü
Beş Portakal Çekirdeği
Boş Gezen
Büyü
Cinayet
El
Esrarengiz Köşk
Küller Küllere
Laura
Leopar Adamın Öyküsü
Öç
Parmak
William İle Mary
Yalancı Güneşe Yolculuk
Yarın...Ve Yarın


Bu öyküler içerisinde beni en çok Esrarengiz Köşk ile Küller Küllere etkiledi. onları da paylaşmayayım artık. oldukça spolier içeren yazıdan sonra merak edenler kitabı alıp okusun derim. 

YENİ KİTAPLARLA GÖRÜŞMEK ÜZERE...
SEVGİLER... 
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...