MERHABALAR;
Çok sevdiğim bir yazar ve şairin şiir tadında, masal tadında bir kitabını paylaşmak istiyorum sizlerle...
“Anlatsam
inanmazlar oğul, masal derler; Masala inanmazlar, masalı yalnızca dinlerler,
sanki hakikati bilirmiş gibi,
sanki
hakikatin sırrına ermiş gibi,
masala
inanmayan gerçeğe inanır mı?” (Sayfa 47)
İlk
göreve başladığım yıllarda tüm kitaplarını set olarak aldığım yazarlardan
biridir Murathan Mungan. O dönemde köy köy gezen kitapçılar çok taksitlere
bölerek satarlardı kitapları. Sayelerinde Yaşar Kemal, Sait Faik, Cezmi Ersöz
set halinde arz- ı endam eder kitaplığımda. Kitaplığıma baktığımda fark
ediyorum ki, o dönemlerde okuduğum kitaplarla ilgili -10 yıl öncesinden
bahsediyorum- not almadığım için blogumda pek yer almamaktalar. Ara ara tekrar
okuyup, yer vereceğim blogumda.
Murathan Mungan ile başlamak istiyorum. Lal Masallar
ilk kez Remzi Kitabevi tarafından 1989 yılında yayımlanmış. Benim elimdeki
Metis Yayınevi tarafından 2003 yılında yayımlanmış dokuzuncu basımı. Kitap
kapağı Mustafa Ata tarafından hazırlanmış. Kitaba da çok yakışmış.
Lal
Masallar üç masaldan oluşmakta. Masal dediysem; “büyüklere masallar”. Masalları
“LAL” yapan da lal olan kahramanları.
İlk
Masalımız; Azer İle Yadigar.
“Haklısın o uçurumun sesi kulakla duyulmaz. Yürekle
duyulur. Nasıl ki gözler sade bir kez görür, ondan gayrı hep yürek görürse,
işte o misal sade yürek duyar. Aslında her uçurum konuşur kızım, her uçurum…”(Sayfa
14)
“Her yürek ses veren bir uçurumdur zaten. Belki kendi yüreğine dayanır kulağın. Duyarsan eğer, sahiden duyarsan, bundan sonra daha iyi olursun. Kendi hayatına ermiş olursun. Lakin herkes kendi uçurumunu yüreğinde taşır kızım.” (Sayfa 15)
“Her yürek ses veren bir uçurumdur zaten. Belki kendi yüreğine dayanır kulağın. Duyarsan eğer, sahiden duyarsan, bundan sonra daha iyi olursun. Kendi hayatına ermiş olursun. Lakin herkes kendi uçurumunu yüreğinde taşır kızım.” (Sayfa 15)
Masalımız,
Osmanlı mülkünde, Yörüklerin, Afşarların, Türkmenlerin, cümle konar-göçer
aşiretlerin yaşadığı, diyar diyar gezip dolaştığı devirlerde geçmektedir. Oba
beyinin tek oğlu, saz üstadı Azer’in gurbete çıkmak istemesiyle başlar
hikâyemiz. Gurbette Deli Türkmen’in dili lal, yüzü peçeli güzeller güzeli kızı
Yadigar’ın dilini çözmesi ve peçesini açmasıyla devam eder.
İkinci
masalımız; Muradhan ile Selvihan ya da Bir Billur Köşk Masalı
Sırça
Köşk’ün beyinin güzeller güzeli biricik kızı Selvihan’ın Semah esnasında bir
ovayı lal eden hançer gibi bir delikanlıyı Muradhan’ı görmesiyle başlar her
şey.
“Semah
göç tutmak gibiydi. Bir yurttan sökün etmek gibiydi. Uzun yollar, uzun
diyarlar, ulu sevdalar gibiydi. (Dünya mı gurbetti? ahiret mi?) Hayat gibiydi
semah. Tüm bir hayat. Hiç bitmesin istiyordu Selvihan. Uzasın, uzasın ta ki
kendi de semah dönebilecek ermişliğe
erginliğe erdiğinde ve kendi giysilerinin kıvrımlarında da aynı gümüş
ırmağı yatak değiştirdiğinde… İşte o zaman yıkanmış olacaktı yüreği kendini
tutan kalelerinden, burçlarından, yalçın siperlerinden; Kurtulmuş olacaktı
bukağılarından, zincirlerinden… İşte o zaman” (Sayfa 57)
“Hepsinden de ulu olsa sevdam, Ferhat kadar güçlü
değilim, dağları delemem senin için, gürzüm yumruğumda değil, yüreğimdedir. Ve
de yüreğim kendi dağını delmektedir.”
“Mecnun kadar engin değilim. Çölleri, serapları sığdıramam yüreğimin ıssızına. Diyar diyar dolaşıp seni aramak istemem. Benim gurbetim ve diyarlarım yüreğimdedir.”
“Kerem kadar abdal değilim, seni türkülerde arayıp bulmak istemem. Lal dilimi yetiremem türkülere, benim türkülerim yüreğimde uğuldar.”
“Mecnun kadar engin değilim. Çölleri, serapları sığdıramam yüreğimin ıssızına. Diyar diyar dolaşıp seni aramak istemem. Benim gurbetim ve diyarlarım yüreğimdedir.”
“Kerem kadar abdal değilim, seni türkülerde arayıp bulmak istemem. Lal dilimi yetiremem türkülere, benim türkülerim yüreğimde uğuldar.”
“Ne Ferhat gibi dağı delince kavuşayım isterim,
“Ne Mecnun gibi suretini unutana dek seraplara
sevdalanayım isterim,
“Ne de Kerem gibi diyar diyar dolaşıp türkülerle
yaşlanayım isterim,
“Her üçü de sevdalarını unutana dek sevmişlerdir. Oysa ben unutmak istemem. Seni unutup da serapları, suretleri, türküleri sevmek istemem. Ben seni sevmek isterim. Olduğun gibi seni. Görerek, işiterek, dokunarak, birlikte yaşayarak sevmek isterim.”(Sayfa 69)
Konusu son derece klasik olmakla birlikte yazarın şiirsel anlatımı masalın güzel bir tat bırakmasını sağlamış.
“Her üçü de sevdalarını unutana dek sevmişlerdir. Oysa ben unutmak istemem. Seni unutup da serapları, suretleri, türküleri sevmek istemem. Ben seni sevmek isterim. Olduğun gibi seni. Görerek, işiterek, dokunarak, birlikte yaşayarak sevmek isterim.”(Sayfa 69)
Konusu son derece klasik olmakla birlikte yazarın şiirsel anlatımı masalın güzel bir tat bırakmasını sağlamış.
Son
masalımız ; Ulak ile Sadrazam… Son masal
anlatış biçimi ve konusu bakımından benim en sevdiğim masal olduğu için daha
uzun yer vermek istiyorum.
Osmanlı Sarayı’na konuk oluyoruz bu defa. Fatih Sultan
Mehmet’in son seferine çıkıyoruz. Masal kendi içinde de 3 bölüme ayrılmakta.
Birinci Remil’de sefere çıkan ve seferin yönünü herkesten gizleyen
padişah anlatılmakta.
“Babaların oğullarını boğdurduğu, oğulların babalarını
zehirlediği bir imparatorlukta ölüm, kimin, ne zaman kapısını açacağını
bilmeyen karanlık bir kutuydu.” (Sayfa
76)
“Zehrin iktidarda olduğu bir iktidar haritası vardı
demek tahtların ve toprakların üzerinde.” (Sayfa
78)
İkinci Remil’de Hünkar Çayırı’nda ölen Padişahın ölümünün
yeniçeriden gizlenerek İstanbul’a getirilmesi anlatılmakta. Tabi ki en vurucu
kısımlar Sadrazamın ölümü gizlemek için yaptığı planlar. Ardından tahta çıkacak
olan şehzadenin saraya çağrılması sırasında Sadrazam’ın karar verme çabası. İki
şehzadeye gönderilen iki Ulak. Cem
Sultan’a gönderilen Lal Ulak’ın Sadrazam’a duyduğu derin muhabbet ve sadakat.
Üçüncü Remil’de söz Lal Ulak’a bırakılmakta.
“…imparatorluğun töresi gereği, gizli işlerin ulakları
laldi. Oysa benim ulaklığımda, ihanete giden yolları kapatan şey, dilsizliğim
değil, kalbimdi.” (Sayfa 112)
“Koynumda mektubunuzu taşıyorum. Bana emanet edilmiş bir kalp gibi taşıyorum. Atımın rüzgarında yol alırken konuşuyorum sizinle. Yol arkadaşlığı yapıyorsunuz bana. Hız veriyorsunuz, cesaret veriyorsunuz.” (Sayfa 115)
...
“Doğan, zalimlerin kuşudur. Avcı ve cellat bir kuştur. Mektup taşıyan posta güvercinlerini gökyüzünde avlayıp parçalamak için özel olarak eğitilir. Öteden beri doğan, güvercinleri ve ulakları korkutur.” (Sayfa 116)
KİTAPTAN
NOTLAR;
Başlangıçta
da belirttiğim üzere; kitabımız üç masaldan oluşmakta. Ve bu masallar da halk
masallarının pek çok özelliğini yansıtmakta. Göze çarpan ilk özellik uzun girizgâhlar
ve bol tasvirler. Tabi ki girizgahlar “Bir varmış, bir yokmuş.. “ gibi değil
yazarın kendi üslubunca. Yine halk masallarında sıkça kullanılan “bir, üç ve
yedi” rakamı kitapta bolca yer kaplamakta.
Azer
Oba beyinin tek oğludur, Selvihan ve Yadigar da babalarının tek evlatlarıdır.
3. Masal 3 remilden oluşmaktadır. Selvihan ve Muradhan masalında Murathan 7
surete 7 hayale bölünmektedir.
Masallarımıza
gelince konuları klasik olmakla beraber; yazarın şiirsel üslubu masalları
okunur kılmakla beraber güzel bir tad bırakmakta. 3 masalı da beğenmeme rağmen
3. Masalın kurgusunu ve işleniş biçimini daha çok beğendim diyebilirim.
Özellikle yazar Lal Ulak’ın at sütünde olduğu bölümdeki ritmi çok iyi
yakalamış. Gözümü kapasam nal seslerini duyacakmışım gibi hissettim.
ŞAİRİN ROMANI benim en etkilendiğim kitaplardan biridir. Hala başucumda durur. Ara ara açıp sevdiğim bölümlerini tekrar tekrar okurum. LAL MASALLAR da beni hayal kırıklığına uğratmayan, şiir gibi bir kitap oldu. Şiddetle tavsiye olunur..
YEPYENİ KİTAPLARLA GÖRÜŞMEK DİLEĞİYLE...
ben de okuduğumda çok etkilenmiştim,çok güzel anlatmışsınız...elinize sağlık :)
YanıtlaSilbeğendiğinize sevindim.. elimden geldiğince ayrıntılı yorumlamaya çalışıyorum. sevgiler..
Silödüllendirildiniz..:)
YanıtlaSillayık gördüğünüz için çok teşekkürler... en kısa zamanda yayınlayacağım blogumda...
Silsayfa sayılarının hepsi 2 sayfa geri yani örneğin 112 değil 114 olacak düzeltirseniz sevinirim
YanıtlaSilbendeki 2003 basımı ve bendeki basımına göre sayfa numaralarında hata yok Alperen Bey.. ilginize teşekkürler.. :)
Silbende okunacaklar listesine alayım bunun haricinde çocuk kitaplarından var mı daha başka bir kaç tane paylaşımınız çok güzel olmuş teşekkür ederim :)
YanıtlaSilmerhabalar Mayıs Yağmuru... lal masallar çok severek okuduklarımdan geçekten. çocuk kitaplarını hatırlattığınız için çok teşekkürler.. aslında sınıfıma pek çok kitap alıyorum. ama paylaşmak aklıma gelmedi maalesef.. dikkate alacağım bu önerinizi.. sevgiler..
SilSon masal müthiş ya, herkes okumalı bence
YanıtlaSilson masal beni de en çok etkileyen oldu. Dilsiz Ulak'ın at üstündeki kalp atışlarını hissettim okurken... :)
Sil