MERHABALAR, SEVGİLİ KİTAP DOSTLARI
Yoğun kar yağışına teslim olan Türkiye'nin kar yağışından nasibini almayan Trakya'dan sevgiler herkese... Evet kar bizi teğet geçti... Ama müthiş soğukla mücadele halindeyiz... Soğuk günler için BİN MUHTEŞEM GÜNEŞ" iyi olur diye düşündüm...
Daha önce yazarın UÇURTMA AVCISI adlı romanını okumuştum. Yine Kitap Okumak İster misin? adlı organizasyon aracılığı ile...Kitaplar elime ulaşalı 2 hafta kadar oluyor. 2. kitabı TANRININ UNUTULAN ÇOCUKLARINA da başladım...
Gelelim Kitabımıza...
“Pusulanın hep kuzeyi gösteren
ibresi gibi, her erkeğin suçlayan parmağı da daima, mutlaka bir kadını
gösterir. Her zaman.” (s. 7)
Romanımız beş yaşındaki Meryem’in annesi Nana ile Herat’a
yürüme mesafesindeki Gül Daman isimli bir köyün dışındaki küçücük bir kulübede
yaşadığı günlerde başlamakta. Romanın başında yıl yaklaşık olarak 1964’tür.
Meryem, Celil ile Nana’nın gayr- ı meşru kızlarıdır. Yani
Afganistan deyimiyle haramidir. Nana Celil’in evinde hizmetçi iken hamile
kalmıştır. Diğer üç karısı Nana’yı istemediği için de Celil’in kocaman evinden
yollanmıştır. Ardından Celil onlara bir kulübe yapmıştır. Her hafta Perşembe
günü kızını görmeye gelir. Celil, Meryem’in dış dünya ile tek bağlantısıdır. Celil’in
Meryem dışında on tane daha çocuğu vardır.
Aradan Meryem’in babasının yolunu beklediği yıllar geçer. Meryem
on beş yaşına gelmiştir. Meryem babasından onu kendine ait sinemaya gelen bir
çizgi filmi izlemeye götürmesini ister. ertesi gün Meryem babasının kendisini
almaya gelmesini bekler, ancak Celil gelmez. Meryem yürüyerek Herat’a gider.
Babasının evini bulur. Ancak geceyi de evin kapısında geçirmesine rağmen babasını
göremez, ayrıca kimse de onu içeri almaz. Ertesi gün babasının şoförü Meryem’i
biraz da zorla arabaya bindirip onu köye götürür. Kulübeye vardıklarında Nana
kendini asarak intihar etmiştir. Nana’nın ölümünden sonra Celil, Meryem’i
yanına kalır.
Çok geçmeden Celil Meryem’i Kabil’li bir ayakkabı ustası
olan Raşit ile evlendirir. Raşit, Meryem’den oldukça büyüktür. Nikahın
kıyıldığı gün Meryem kocasıyla Kabil’e gider. Kabil’e giderken Meryem babasına
bir daha asla kendisini aramamasını söyler. Yıllarca annesine karşı babasını
savunan Meryem, aslında kendisine babasını kötüleyen Nana’yı haklı görmektedir
artık.
Başlangıçta evlilikleri sıradan bir şekilde gitse de,
Meryem’in bebeğini düşürmesi, daha sonra hamile kalamaması, daha önce oğlunu
bir kazada kaybetmiş olan Raşit’in Meryem’e eziyet etmesine sebep olur. Sudan
sebeplerle, Meryem’ akıl almaz eziyetler eder. Meryem cehennem hayatı yaşar.
Yıl 1987 olduğunda Leyla 9 yaşındadır. 1978 Nisanında Devrim gecesi doğmuştur. Ailesinin tek kızıdır. İki ağabeyi Nur ve Ahmet Sovyetler Birliği’nin Afganistan’a girmesinin ardından cihada katılmak için Ahmet Şah Mesut’un güçlerine katılmışlardır. Bu yüzden annesi çok mutsuzdur, çoğu zaman yataktan bile çıkmaz. Öğretmenlikten atılan babası evin geçimi için çok çalışmaktadır. Leyla’nın bu dönemdeki en yakın dostu sonradan aşkı olacak olan Tarık’tır.
Günler geçtikçe Kabil’de durum kötüye gitmektedir. Sovyetler Birliği’nin ardından Taliban yönetime el koymuştur. Kendi içinde pek çok grubun çatışması ülkedeki savaşı devam ettirmektedir.
Tarık ve ailesi Pakistan’a gitmeye karar verirler. Leyla ile Tarık vedalaştıkları sırada birlikte olurlar. Her ne kadar istese de ailesini bırakamayan Leyla, Tarık ile gidemez. Çok geçmeden ağabeylerinin şehit olmasından sonra Leyla’nın babası annesini Pakistan’a gitmeye ikna eder. Eşyalarını topladıkları esnada evlerine isabet eden bir bomba Leyla’nın anne ve babasının ölümüne sebep olur. Leyla da ağır yaralanır.
Leyla’yı evin yıkıntıları arasından Meryem kurtarır ve O’na bakar. Çok geçmeden Leyla kendini toparlar. Raşit ve Meryem ile yaşadığı dönemde Raşit Leyla’ya göz koyar. Aynı günlerde Pakistan’a sürekli gelip gittiğini söyleyen bir adam Leyla’ya Tarık’ın ölüm haberini getirir. Leyla yıkılır. Bu yüzden Raşit’in evlenme teklifini kabul etmek zorunda kalır. Çünkü hamiledir.
Meryem, Leyla’nın Raşit’le evlenmesinin ardından Leyla’ya düşman olur. Leyla çok geçmeden hamile olduğunu söyler. Bir çocuğu olacağını düşünen Raşit Leyla’yı el üstünde tutar. Bu dönemde Meryem’in en büyük korkusu Raşit’in kendisini kapının önüne koymasıdır. Leyla’nın Azize adını verdiği kızının doğumundan sonra Raşit Leyla’ya da kötü davranmaya başlar. Ancak aynı ev içinde düşman olarak yaşayan Meryem ve Leyla bu günlerde dost olamaya başlarlar. Çok geçmeden kimsesiz bu iki kadın birbirlerinin her şeyi olurlar… Annesi, evladı, arkadaşı, kardeşi....
Dahası romanımızda..
KİTAPTAN NOTLAR;
Daha önce yazarın Uçurtma Avcısı’nı okumuştum. Yine Kitap
Okumak İster misin? adlı organizasyon aracılığı ile… Bin Muhteşem Güneş de
organizasyon aracılığı ile okuduğum kitaplardan.
Romanımız adını 17. yy’da yaşamış olan Saib-i Tebrizi adlı
şairin şiirinden almakta.
“Bu
kentin ne çatısını aydınlatan ayları sayabilirsin,
Ne de duvarlarının gerisine gizlenen bin muhteşem güneşi.” (S. 196)
Yakın zamanlarda okuduğum için iki kitap arasında sürekli
kıyaslama yaptım elbette. Yorumlarımı da bu kıyaslamalar üzerinden yapacağım.
Roman başlangıçta Meryem’in hayatını anlatmakta, ardından
Leyla’nın hayatına geçmekte. Son bölümde ise Meryem ile Leyla’nı kesişen
yollarını anlatmakta.
Romanımıza Sovyet İşgali’nin ardından Taliban döneminden
günümüze kadar olan sürec fon olarak yer almakta. Uçurtma Avcısı ile yaklaşık olarak aynı dönemleri
anlatmakta yani. Özellikle Kabil’de yaşanan kısımlar da ağırlıkta olduğu için
Uçurtma Avcısı’nın 2. cildini okuyormuşum gibi hissettim. Ama bu defa
gidenlerin değil, kalanların, kalmak zorunda olup, hem savaşın dehşetini hem de
koca eziyetini yaşamak zorunda kalan iki kimsesiz kadının hikâyesini anlatmakta
kitabımız.
Bir ara Hasan’ın bile sahneye girmesini beklemedim desem yalan olur.
Ama onun yerine Yetimhane Müdürü Zaman girdi sahneye, çatlak gözlük camı ile… Bir
ara Azize de elden gidecek diye düşünmedim değil.
Roman esasında sadece Afganistan da değil, pek çok
coğrafyada yaşanan erkek egemen toplum ile çocuk doğuran hizmetçi olarak
görülen kadının hikâyesi. Aslında konu çok da orijinal değil. Ancak yazarın
anlatım tarzı, iki kadının başlangıçta mecburiyetten sonra da büyük bir
sevgiden doğan bağlılıkları kitabı okunur kılmakta.
Elbette kitaptaki bazı sahneler okunurluğu daha da
arttırmış. Keşke yazar daha ayrıntılı anlatsaydı diyeceğim Nana’nın İntiharı ve
Meryem’in İnfazı, Tarık ile Leyla’nın yeniden karşılaşmaları…
Aslında roman boyunca iki kadının neden Raşit’i
öldürmediklerini düşünüp durdum. Ama sırf Meryem’in ölümüne sebep olacağı için
Raşit gibi bir pisliğin ölümüne sevinemedim. Adam iki kadını eziyetleri ile
yaşlandırdı ama bir türlü eceliyle ölemedi…
Leyla ile Meryem’in Pakistan’a kaçmak için otobüs garına
gittikleri sahne romanda beni en çok heyecanlandıran sahneydi. Yakalanıp eve
döndüklerinde bir an Raşit Meryem ve Leyla’dan intikam almak için, Azize’yi
öldürecek diye düşündüm.
Yine ilerleyen bölümlerde Azize’nin yetimhaneye verilişi
romanın en dramatik sahnelerinden biriydi elbette. Kendi oğlu Zalmay’ a
kıyamayan Raşit, içten içe kendi çocuğu olmadığını bildiği Azize’yi de Leyla’yı
da bu şekilde cezalandırdı diye düşündüm.
Sonuç olarak bolca dramatik sahneye sahip olan Afgan
devriminin fon olduğu güzel bir kitap olmuş. Uçurtma Avcısı kadar olmasa da
beni çok etkileyen bir kitap oldu. Merak eden kitap dostlarına tavsiye ederim. Ancak
Uçurtma Avcısı ile yakın zamanlarda okumamak koşulu ile..
YEPYENİ KİTAPLARLA GÖRÜŞEMEK DİLEĞİYLE…
Çok sevdiğim kitaplardan biriydi....
YanıtlaSilben de çok sevdim ada ve deniz... teşekkürler..
Silokuma hevesi uyandırdı anlatımınız
YanıtlaSilokunmayı bekleyen birikmiş yedi kitabımdan sonra düşünüyorum almayı
sevgiler:)
ben keyif alarak okudum. umarım siz de beğenirsiniz Tülay hanım... sevgiler..
Silfaydalı bir paylaşım olmuş. Kalemine sağlık canım..
YanıtlaSilteşekkürler büşra hanım...
Silokumanıza yorumunuza sağlık;
YanıtlaSilAna karakterlerinin kadınlardan oluşturulduğu ve bu kadınların yaşantılarında bitmek tükenmek bilmeyen zorlukların sürekli el değiştiren Afganistan arka planında kara bulutlar halinde kümelenişinin anlatıldığı bir roman Bin Muhteşem Güneş...........
http://tayfunsurucu.wordpress.com/2014/12/25/siyaset-aile-iliskileri-arkadaslik-ve-askin-yanlis-bulusmasi/