26 Temmuz 2019 Cuma

MUSTAFA KUTLU – UZUN HİKÂYE


MERHABALAR, KİTAPLARIM OLMADANASLA BLOGU DEĞERLİ TAKİPÇİLERİ…


Sizlerle yıllar önce filmini izlediğim, ardından bir çok sevdiğim bir meslektaşımın hediyesi olarak okuduğum, 2000 yılında yazılmış, okuduğum ilk Mustafa Kutlu kitabını paylaşmak istiyorum.

“-Kızken kaçtın geldin bana.
Mantonun pembesi soldu
Hala da aynı ayakkabı.
Alamadım ki sana şöyle her şeyin en iyisinden.
-Ayakkabılar eskir be Ali’m, her şey eskir.
Sen eskime.”  (Filmden alınmıştır.)

ÖZET
Pelvan Sülüman yetim torunu Ali’yle birlikte Bulgaristan’dan İstanbul’a göç eder. Daha önce göç etmiş hemşehrilerinin yardımıyla Eyüp Sultan’da bir eve yerleşirler. Ali Bulgaristan’da kalan diğer akrabalarından ve annesinden bir daha haber alamaz. Burada sebze yetiştirip, hayvan bakarak hayata tutunurlarken Ali de bir yandan okula gider. Çok geçmeden Pelvan Sülüman camide vefat eder.

“Ne zaman annem akılıma düse o vagondan evi hatırlıyorum. Sisler arasında beliren bir masal gemisi gibi.(...) Küçük istasyon binasının arkasında, battal bir hatta çekilmiş, eski bir vagonda kalıyorduk. Vagondan ev.” (Sayfa 7–8)

Pelvan Sülüman’ın ölümüyle Ali, dedesiyle yaşadığı eve dönmek istemez. Pek çok insanın ısrarına rağmen her şeyi satıp evden ayrılır. Bu sırada ortaokulu bitirir; kâtiplik, kitapçılık, muhasebe ve avukat yardımcılığı gibi pek çok işte çalışır.

Aynı mahalleden tanıştığı güzeller güzeli Münire’yle birbirlerine âşık olurlar. Münire’nin ailesi yazlık sinema işletmektedir ve mahallenin belalılarındandır. Evlenmelerine izin vermeyeceklerini bildiklerinden durumu Münire’nin ailesine hiç açmazlar.

 “Ancak hayat dediğin nedir ki ? Anlaşılmaz bir sır. Kurduğumuz düzen hep böyle gidecek sanırız. Birden ip kopar , ışık söner , her şey darmadağın olur.” (Sayfa 12)

Münire de ağabeylerinden korktuğundan kaçamaz. Bir gün aile Münire’yi sinema sahibinin oğluyla evlendirmeye kalkar. Münire karşı çıkınca da onu tekme tokat döverler. Bu olay üzerine Münire, Ali’yle kaçmaya karar verir. Ama kaçışları sessiz sedasız olmayacaktır. Ali hem Münire’yi kaçırır hem de abilerinin işlettikleri sinemayı ateşe verir. Münire’nin ailesi peşlerine düşer. Çift, aileye yakalanmamak için yıllarca kasaba kasaba Anadolu’da dolaşır.

DEVAMI KİTABIMIZDA…

KİTAPTAN NOTLAR
Kitap Ali ve Münire’nin oğlu’nun ağzından anlatılmaktadır. Anlatıcının ifadesine göre çocuğa da bıkmadan usanmadan babası anlatmıştır. Çocuğun adını kitap boyunca öğrenemiyoruz. Ancak otobiyografik özelliğinden dolayı çocuğun yazarın kendisi olduğu düşünülmektedir. Bu nedenle de filmde çocuğa Mustafa adı verilmiştir. 

“Coğrafyaya, mekâna dair bir bağlanma, bir aidiyet duygusu yok bende. Zihnimi eşiyor, hafızamı yokluyorum. Hep yollar, kıvrılıp giden tozlu yollar, eski dökülen otobüsler, kamyon karoserleri, tiren rayları, vagonlar, kurum vs.” (Sayfa 18 )

Kitap 114 sayfadan ve 2 bölümden oluşmakta. Kitap adı gibi bir uzun hikâyedir. Bu hikâye roman olmanın kapısına gelse de içeri girememiş gibidir. Hem mecazen hem de tür olarak uzun hikâyedir.


Birinci bölümde Bulgaryalı Ali ile Münire’nin dillere destan aşkı, birlikte kaçmaları… Kasaba kasaba gezmeleri ve çocuğun 6 yaşına kadar geçen süre anlatılmaktadır. İlk bölümde anlatıcı rolünü üstlenen çocuk ikinci bölümde on altı yaşındadır ve artık kendi hikayesini anlatmaya başlayacaktır. Tüm olaylar çocuğun gözünden çocuğun masumiyeti ile anlatılmıştır.

“Babam beni aldı, birlikte vagon evimize geldik. Bohçayı açtık. İçinden annemin soluk pembe mantosu, başörtüsü, yıpranmış kunduraları, aynası ve tarağı, yüzüğü ve küpeleri çıktı. Babam bir süre bunlara baktı. Parmaklarının ucuyla dokundu. Sonra kapadı bohçayı. Uzanıp elimden mızıkayı aldı.(...) Sonra mızıkayla bir şeyler çalmaya baladı. Ne güzel, ne acıklı, ne tatlı çalıyordu. Birlikte ağladık. Babamı ilk kez ağlarken görmüştüm.” (Sayfa 30)

Kitabın sıcacık bir anlatımı yüreğe dokunan bir konusu var. Çok sevmiş ama birbirlerine doyamamış Ali ve Münire, öksüz kalmış bir çocuk ve yine delikanlı olmuş oğullarının gönül kırıklığı çok güzel anlatılmış. Aşkı uğruna sürgün olan Ali’nin oğlu da kendisini yine aşk uğruna sürgün etmesi ile biter kitabımız…
  

Kitapta zaman ve mekân muğlâktır. Ancak yaşanan siyasi olaylar, ve satır aralarında geçen sözcüklerle zaman dilimi sezdirilmektedir. Henüz buzdolabı ve televizyon yaygınlaşmamıştır. Okuma seferberlği yapılmış, en ücra köşelere öğretmensiz liseler açılmıştır. İnsanlar fakirlikten utanmamaktadır. İnsanlar daha paylaşımcı ve yüce gönüllüdür. Anlatıcının gençlik yıllarına gelince zaman ile ilgili ufak tefek kırıntılar hissedilmektedir yine.  Örneğin anlatıcı “Ahu Tuğba”nın bir filminden bahsetmekte. Almanya’ya işçi gönderilmesi üzerinde durulmaktadır. Buradan hareketle, zaman sezdirilmektedir. Kasaba olarak, pek çok mekân gezmelerine rağmen “Hanyeri” ismi dışında isim verilmemektedir.

“Ah bu küçük kasabalar...

Her biri bir gizli sevda cehennemi…
Karşılıksız aşkların törpülediği gençlik…” (Sayfa 72)

Kitapta Ali Münire’yi tren (tiren) ile kaçırır. Kasaba kasaba kaçışlarına hep bir tren ev sahipliği yapar. Ali ve Münire en güzel yıllarını tren vagonundan bir evde yaşarlar… Bu anlamda kitapta “tren” metaforu üzerinde bolca durulmuştur.

Yazarın 114 sayfalık esere pek çok karakteri sığdırması, ve bunları tüm canlılığıyla tasvir etmesi benim kitapla ilgili en sevdiğim kısım oldu. Sanki Anadolu insanları resmi geçidi gibi... Kara Turan ve boncuk işleri yapan Celal’i ayrıca çok sevdim.

“Kitapların da kaderi vardır.” (Sayfa 79)

Yazar üslup olarak; sohbet edermiş gibi yazdığı için akıcı bir kitap olmuş. insanın eline alması ile bitirmesi bir oluyor. Ve insanın damağında kekremsi am bir taraftan da keyifli bir tat bırakıyor.
Yazar satır aralarında şarkı ve türkü sözlerine de bolca yer vermiş. Bu durum kitabın romantizm dozunu arttırmış.

“Ama solunan hava, yüzülen su, oturup kalktığın insan, yürüdüğüm yol seni değiştirir.” ( Sayfa 88)

Mustafa Kutlu’nun Uzun Hikaye isimli eserini 2000 yılında yazmasının ardından kurgusu dram olan bu hikaye 2012 yılında Osman Sınav yönetmenliğinde beyaz perdeye aktarılmıştır. Başrollünde Kenan İmirzalıoğlu ve Tuğçe Kazaz yer almıştır. Kitabın kapağında da filmden bir kare yer almaktadır. Kitap otobiyografik ögeler de taşıdığından filmde baş role Mustafa adı verilmiştir. 

YENİ KİTAPLARLA GÖRÜŞMEK ÜZERE...

“Mızıkaya üfledim.

Aa... Bayağı çalıyorum.
Çalıyorum be...
Mızıkanın nağmeleri otel penceresinden sızıp kasabanın dumanı tüten kırmızı kiremitli damlarına doğru yayılmaya başladı. Nereye kadar gider bu ses, kime ulaşır?” (Sayfa 114)

Filme ait görseller alıntıdır. 

NOT: Bu arada "Uzun Hikaye" benim blogumda yer alan 150. kitap paylaşımım. Sevdiğim bir kardeşimin hediyesi olan bu kitabın 150. kitap olması ayrıca beni mutlu ediyor. Bir bu kadar da okuyup paylaşamadığım ya da paylaşmaya değer bulmadığım kitap var elbette. Okuma listem öyle söylüyor. Bu sayı beni her ne kadar mutlu etmese de istikrarla paylaşmaya devam etmeye çalışıyorum. Hem hobi hem de kitap blogu yazmak, çalışan anne olmak... Daha bol kitaplı paylaşımlar yapma dileğiyle... 

SEVGİLER...  

10 yorum:

  1. tuğçe kazaza acaip sinir olduğumdan filmi seyretmedim seyretmeyeceğim de zaten eminim kitap daha güzeldir okumayı isterim teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Film de Tuğçe Kazaz pek ön plana çıkmıyor ve kitaptaki gibi çok genç ölüyor. ben de ön yargılı yaklaşmıştım. ancak beklediğim kadar rahatsız etmedi beni.

      Sil
  2. DOĞRUSUNU İSTERSENİZ BU KİTAP HAKKINDA HİÇ MALÜMATIM YOKTU; YİNE ÇOK DEĞERLİ BİR PAYLAŞIM HAZIRLAMIŞSINIZ EMİNE HANIM. HAYATA DAİR YAŞANMIŞLIKLAR BENİ ÇOK ETKİLEMEKTE, EMEĞİNİZE SAĞLIK.:)

    YanıtlaSil
  3. Başarılarınızın devamını dilerim, yeni açtığım siteye ziyaretinizi bekliyorum. Görüşleriniz benim için önemli :)

    YanıtlaSil
  4. Selam. Hiç Mustafa Kutlu okumadım lakin hep okumak istedim. Neden almadım kitaplarını onu da bilmiyorum. Sanırım artık öne çekmeliyim.
    İyi geceler Emine.🌼

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim de ilk Mustafa Kutlu kitabım.. bir kaç saatte okunacak uzun öykü kıvamında... tavsiye ederim.

      Sil
  5. İyi hikaye, iyi anlatımı olan bir kitaptı, filmini bile oyuncular konusunda çok hevesli olmasam da hikayesi güzel olduğundan mütevellit oldukça beğenmiştim. Nice 150 kitaplarınız olsun...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de filmi ön yargılı izlememe rağmen beğenmiştim. umarım bol kitaplı paylaşımlarımız olur her birimizin... sevgiler..

      Sil

Yorum yazmak için zaman harcadığınız için Teşekkürler...

Blog sahibi olmayan ziyaretçiler Anonim'i işaretleyip, yorum bırakabilirler.

ARGO İÇEREN YORUMLAR YAYINLANMAZ.

Yorumunuz blog sahibininin onayından sonra görünecektir.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...