MERHABALAR KİTAPLARIM OLMADAN ASLA TAKİPÇİLERİ;
Yakın
Dönem Alman Edebiyatı deyince aklıma gelen iki isimden ilki Franz Kafka, ikincisi
Stefan Zweig olur herhalde. Stefan Zweıg'ın kitaplarını seri haline getirmeye
çalışıyorum son dönem kitap alışverişlerimde.
Blogum da okuyucularım da bu
durumdan nasibini alıyor haliyle... Sizlerle Sweig'ın Novellalarından BİR ÇÖKÜŞÜN ÖYKÜSÜ'nü paylaşmayı istiyorum sizlerle...
2018'in son paylaşımında bu da benim ağacım olsun...
“O da kadınların çoğu gibi tümüyle başkalarının ruh halinden beslenirdi. Arzulandığı zaman güzeldi, zeki insanların arasında nüktedandı, gururu okşandığında kibirliydi, sevildiği zaman âşıktı.” (Sayfa 33)
ARKA
KAPAK
Bu
son derece çarpıcı çöküş öyküsü, XV. Louis döneminde Fransız sarayında epey
etkili olmuş aristokrat bir kadının gerçek yaşamına dayanır. Madame de Prie
günün birinde gözden düşer ve kral tarafından Normandiya’ya sürülür. İktidar
sahibi ve ilgi odağı olduğu hareketli ve eğlenceli Paris günlerinden sonra, ne
kadar süreceği belli olmayan, kendisiyle baş başa kalacağı bir sürgün dönemi
beklemektedir onu. Ancak iktidar savaşları, entrika ve eğlenceden ibaret boş
saray hayatı varoluşuna anlam katan tek şeydir. Hem kendini hem
çevresindekileri sürekli kandırma eğilimindeki bu sığ ve kibirli kadın,
malikânesinde gösterişli eğlenceler düzenleyerek Paris’teki hayatını yeniden
canlandırmaya çalışır. Giderek mantıklı düşünme yetisini bütünüyle yitiren
Madame de Prie, yeniden bütün dikkatleri üzerine çekebilmek için inanılmaz bir
plan yapar.
ÖZET
“Mektubun üzerindeki kraliyet mührünü ve getirdiği sıkıntılı haberin birinde olan subayın biraz şaşkın halini görmesine karşın ne merakını ne de kaygısını açığa vurdu.” (Sayfa 1)
“Saraya gündüz dönebilmek için yola gece çıkmak istiyordu” (Sayfa 4)
Kraliçe nedimesi Madame de Prie; gözden
düşünce; Normandiya’daki şatoya sürülür. Madame de Prie başta durumu soğukkanlılıkla
karşılar ve geçici bir durum olarak algılar.
Balolar,
eğlenceler, aristokratlar arasında yaşadığı, sözünün geçtiği Paris’i bırakıp,
şatosuna çekilir. Ancak sıkıcı, gösterişten uzak köy yaşantısı, yalnızlık
kadını bir canavar gibi sarıp sarmalar.
“Issızlık bütün odalarda hain bir hayvan gibi oturmaktaydı, kimsenin buralara girmediği yıllar içinde semirmişti ve kadın hayvanın üzerine atılmasından korktu.” (Sayfa 9)
Sırf yalnızlıktan kurtulmak adına köyün
rahibiyle arkadaşlık kurar. Köyün rahibinin Paris’te eğitim görmek isteyen
yeğeni ile gönül ilişkisi kurar. Madam’ın yeni aşığının amacı Paris’te eğitim
görmek için Madamın kendisine hatırlı kişilerle aracılık yapmasıdır.
“Ama burada günler nasıl da uzundu. Saatler, sanki insanlar gibi temkinli adımlarla ilerliyordu ve madam onları hızlandıracak hiçbir yol bilmiyordu. Ne yapacağını bulamıyordu; içinde her şey susmuş, yüreğinin anlamlı müziği, anahtarı kaybolmuş müzikli saat gibi ölmüştü.” (Sayfa 9)
Gün
geçtikçe Madame de Prie, yalnızlığın da etkisiyle mantıklı düşünme gücünü
kaybeder. Bu günlerde Paris’e artık geri dönemeyeceğini de anlamış
bulunmaktadır. Kendi yerine Kraliçe Nedimesi olarak Madame de Calaincourt
getirilmiştir.
“Öldü sanılıp gömülmüş, ancak toprağın altinda tabutunun içinde uyanıp bağırıp çağıran, kıyameti koparan ve duvarları yumruklayan biri gibi hissediyordu kendini kadın. Ancak onu yukarıda duyan yoktu, insanlar toprağın üzerinde hafif adımlarla yürüyor, onun sesiyle yalnızlığın içinde boğulup gidiyordu.” (Sayfa 21)
Çevresindekilerin
onun yoksunluklarından beslenmemesi için; varını yoğunu Paris’teki şaşalı
yaşamını canlandırmak için partiler yapmaya harcar. Bu partiler Madamın aldığı
kararın ilk basamağıdır.
ALINTILAR
“Tek bir insanın diğeri için neler ifade edeceğini hiç
bilmemişti, çünkü hiç yalnız kalmamıştı.” (Sayfa 13)
“Uçuruma dans ederek düşmek istiyordu” (Sayfa 31)
“Kıskançlığın, kinin, yalanın olmadığı bir yaşam yaşamaya
değmezdi.” (Sayfa 34)
“Evde bir ölü var, farkında değil misiniz?” (Sayfa 36)
“Çünkü ölüm sözcüğü bir sarhoşun yüreğine bile çekiç gibi
inerdi.” (Sayfa 36)
“…insanlık tarihi davetsiz misafirleri sevmezdi;
kahramanlarını kendi seçer, ne kadar usandırıcı bir çabaya girerlerse girsinler
hakkı olmayanları acımasızca geri çevirirdi; talihin ilerlemekte olan
arabasından düşen kişi, arabaya bir daha yetişemezdi. (Sayfa 48)
KİTAPTAN
NOTLAR
Öncelikle her zamanki gibi içeriğe geçmeden kitabın
fiziki yapısı ile başlamak istiyorum. Bir
Çöküşün Öyküsü, tek öyküden oluşan, 48 sayfalık bir kitap. Kapağı içerikle son
derece uyumlu ve güzel hazırlanmış. Görselde kadının çöküşünü ve gözlerindeki
tarifsiz kederi görmek mümkün.
Yazarın her kitabını okuduğumda her öyküsünü bitirdiğimde
aynı duyguya kapılıyorum. Zweıg bence; karakterlerin ruh tahlillerinde,
karakterin duygu durumunu yansıtmada öyle başarılı ki; karakterlerle kolay
empati kurmamızı, karakteri sevmesek de anlamamızı sağlıyor.
Yazarın kutlanması gereken diğer konuda bence diğer pek çok
kitabındaki gibi kadın ruhunu çok iyi anlatması. Bence kadın ruhunu en iyi
çözen erkek yazar diyebilirim. Sanıyorum yazarın bu konuda bir seçimi de söz
konusu. Çünkü kahramanları ağırlıklı olarak kadınlar. Henüz İş Bankası Kültür
Yayınları tarafından çevrilmedi ama, geçtiğimiz yıllarda okuduğum yazarın romanı
“ACIMAK” da muazzamdı. Koridor Yayınları ya da İş Bankası keşke yeniden
çevirisini yapsa. Bendeki kitapta dizgi hataları var ve yazı karakteri çok
küçük.
Kitaptaki küçük ayrıntılardan biri de 19.yy’da Fransa’daki
Osmanlı etkisinin kitapta yer bulması oldu. İçinde Türk kelimesi geçince ister
istemez dikkatimi çekti.
“…Türk tatlılarını ve içeceklerini macera dolu
görkemden gözleri kamaşmış konuklara sunuyorlardı.” (Sayfa 38)
Kitapta Madame de Prie’nin sergilediği tiyatro sahnesi bence kitabın
en güzel sahnelerinden. Bu bölüm Madame de Prie’yi sonuna götüren basamakları
yansıtma bakımından güzel kurgulanmış bence.
Yazarın
pek çok öyküsünde hâkim olan ve kendi gönüllü ölümüne de gönderme olan intihar
etme arzusu, intiharı bir kurtuluş görme durumu bu kitaba da damgasını vurmuş.
Pek çok eserinde olduğu gibi, bu eseri de doğrudan ya da dolaylı intihara sahne
olmuş.
Yeni
kitaplarla görüşmek dileğiyle….
STEFAN ZWEİG’in diğer kitapları için tıklayın….
KORKU
Not: YAZARIN GÖRSELLİ ALINTIDIR.
Zweig harika bir yazar gerçekten, bu romanın konusu da oldukça ilginç, paylaştığınız için teşekkür ederiz, iyi seneler:)
YanıtlaSilKeyifli bir okuma oldu benim için şiddetle tavsiye ederim...
SilGüzel bir öykü kitabı. Emeğinize sağlık ve mutlu yıllar
YanıtlaSilHer kitabında ayrı keyifler aldığım muhteşem bir yazar... Size de mutlu yıllar...
SilAcımak hakikaten çok iyiydi, Zweig'de pek kötü çıkmıyor zaten:) Mutlu yıllar:)
YanıtlaSilMutlu yıllar... Sevgiler..:)
Silheeey ne güzel olmuş o ağaç eveet :) zweig ben de sırayla okuyom yavaş yavaş. bunu da sevmişsin demek ki, diğerlerini sevdiğin gibi. okurum ben daaa hihi :)
YanıtlaSilOkuyunca da yorumunu beklerim... Mutlu yıllar sevgiler... :)
SilBeğenerek okuduğum bir kitaptı. Konusu itibariyle güncelliğini hiç yitirmeyecektir. Güzel bir kitabı güzel yorumlamışsınız.
YanıtlaSilKesinlikle her dönemde Madamlar, koltuğunu kaybettiği için yok olup gidenler olacaktı... Zweig her devrin yazarı bence de...
SilYazarın henüz bir eserini okumadım ama benim de okuma listemde kendisi..
YanıtlaSilYazarın pek çok kitabını okudum. Tavsiye ederim. sevgiler...:)
SilZweıg okudum ve çok beğenirim.yabancı yazarlardan kadınlarla ilgili tespitleri doğru olduğu konusunda haklısınız.Türklerde de Ahmet Altan'ı ama daha çok ömer seyfettin! i bu şekilde düşünüyorum.
YanıtlaSilAhmet Altan'ın En uzun gece, içimizde bir yer'i okumuştum popüler olduğu yıllarda... Zweıg'ın ruh tahlillerini okumaktan çok keyif alıyorum.
Sildaha kısmet olmadu bu yazarın kitaplarını okumak..intihara meyilli olması çok üzücü...yeni yıl ağacınıza bayıldım...mutlu bir yıl olsun inşallah hepimize.....
YanıtlaSilMutlu yıllar öncelikle...Okumadıysanız tavsiye ederim Zweig'i... Maalesef intihar fikrini 1942'de karısıyla birlikte ilaç içerek gerçekleştiriyor. Keşke bu kadar iyi bir yazar daha uzun yaşasaydı...
SilMerhaba ziyarete geldim, sizi de bloguma beklerim
YanıtlaSilMutlaka uğrayacağım.. sevgiler..
Silkitap dolu bir 2019 gecirmek dilegi ile ...
YanıtlaSilGüzel dileğiniz için çok teşekkürler... Sevgiler...
SilZweig en sevdigim yazarlar arasinda ve karakter tahlili ve kadin ruhunu anlamasi konularina katiliyorum. Cok akici bir yazim dili var 😊
YanıtlaSilSon dönemlerde en çok okuduğum yazar kendisi. insan ruhunu iyi anlayan ve anlatan yazarlardan. Edebiyatın Ferud'u bence. okurken keyifle okuyorum nasıl bitirdiğimi anlamıyorum.
SilZweigh okumaya bayılıyorum. Ama hala okuyamadığım bi dünya novellası var. Yazmışta yazmış :) iyi ki yazmış. Ben çok zevk alarak okuyorum kitaplarını.Bu da okumadıklarım arasında ben de bütün kitaplarını tamamlamayı düşünüyorum Sevgiler. İyi yıllar.
YanıtlaSilKitaplarını tamamlama konusunda sizinle aynı fikirdeyim. İş Bankası Kültür Yayınları'ndan tamamlamaya çalışıyorum şu aralar. Her biri çok güzel ve doyumsuz bir okuma zevki sağlıyor. Aslında daha çok kitabını okudum ve yayına hazırladım ama arka arkaya yayınlayıp, okuyucularımı sıkmamak için bekletiyorum. İyi yıllar sevgiler..
Sil