MERHABALAR,
Kitap blogları arasında esmekte olan Stefan Zweig devam ederken; Koridor Yayınlarından çıkan Zweig'ın iki öyküsünü bir arda sunan kitabımızı paylaşayım istedim.
Daha öce BİR KADININ YAŞAMINDAN 24 SAAT adıyla yayınlanan Zweig'e ait 5 öykünün yer aldığı Öyküler Seçkisini paylaşmıştım. Yazı ilgi görünce ardından Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu - Olağanüstü Bir Gece'yi paylaşmak istedim.
Daha öce BİR KADININ YAŞAMINDAN 24 SAAT adıyla yayınlanan Zweig'e ait 5 öykünün yer aldığı Öyküler Seçkisini paylaşmıştım. Yazı ilgi görünce ardından Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu - Olağanüstü Bir Gece'yi paylaşmak istedim.
ARKA KAPAK
Ünlü yazar R. kırk birinci yaş gününde, gönderenin kim olduğu bilinmeyen bir mektup alır. “Beni hiç tanımamış olan sana…” diye başlayan bu mektup ile, tek taraflı yaşadığı aşkı yirmi sayfaya sığdıran uçurumun eşiğindeki bir kadın ve onun yıllarca yüreğinde kopan fırtınalardan habersiz bir adamın öyküsünü işleyen Stefan Zweig, eşine az rastlanır psikolojik çözümlemeleri ve naif anlatımı ile neden 19. yüzyıl edebiyatına damga vuran bir yazar olduğunu kanıtlıyor. “Olağanüstü Bir Gece” adlı ikinci öyküde ise Zweig, burjuva sınıfından zengin bir adamın artık yaşamdan hiçbir zevk alamaması üzerine kendini ve mutluluğu yeniden keşfetmesini konu edinerek bize sevmenin, küçük şeylerin önemini hatırlatıyor. Aşkın ve mutluluğun tanımını yeniden yaptıracak ve okuyucuyu daha ilk sayfadan kalbine çekecek bu eseri, Ahmed Arpad’ın özenli çevirisi ile sunuyoruz.
Ünlü yazar R. kırk birinci yaş gününde, gönderenin kim olduğu bilinmeyen bir mektup alır. “Beni hiç tanımamış olan sana…” diye başlayan bu mektup ile, tek taraflı yaşadığı aşkı yirmi sayfaya sığdıran uçurumun eşiğindeki bir kadın ve onun yıllarca yüreğinde kopan fırtınalardan habersiz bir adamın öyküsünü işleyen Stefan Zweig, eşine az rastlanır psikolojik çözümlemeleri ve naif anlatımı ile neden 19. yüzyıl edebiyatına damga vuran bir yazar olduğunu kanıtlıyor. “Olağanüstü Bir Gece” adlı ikinci öyküde ise Zweig, burjuva sınıfından zengin bir adamın artık yaşamdan hiçbir zevk alamaması üzerine kendini ve mutluluğu yeniden keşfetmesini konu edinerek bize sevmenin, küçük şeylerin önemini hatırlatıyor. Aşkın ve mutluluğun tanımını yeniden yaptıracak ve okuyucuyu daha ilk sayfadan kalbine çekecek bu eseri, Ahmed Arpad’ın özenli çevirisi ile sunuyoruz.
BİLİNMEYEN BİR KADININ MEKTUBU
“Ölümümün sana acı vereceğini bilseydim göze alamazdım.” (Sayfa 58)
“Sana bütün yaşamımı anlatacağım. Seni tanıdığım günle
başlayan o yaşamımı!”
Ünlü
roman yazarı R. Dağlara yaptığı geziden Viyana’ya döndüğünde aldığı gazeteden o
gün doğum günü olduğunu fark eder. Evine vardığında hizmetkârı R. gezideyken
gelen mektupları takdim eder. Zarflardan birinin üzerindeki yazıyı tanımaz. Bu
oldukça kalın bir zarftır.
Mektuptaki
yazının titrekliğinden yazanın kadın olduğu hissedilmektedir. Yirmi sayfalık
bir mektuptur. Daha çok bir denemeyi andırmaktadır. “Beni hiç tanımamış olan sana!”
diye başlamaktadır.
Mektubu
yazan kadının çocuğu ölmüştür. Kadın bu kayıp üzerine mektubu yazmıştır. Kadın
13 yaşından başlayarak yazara önce aşkla başlayan sonra da takıntıya dönen
sevgisi anlatır. Yazar genç kadının oturduğu evin karşındaki daireye
taşındığında genç kandın henüz on üç yaşındadır. Genç kız daha ilk görüşte
adama âşık olur. Sürekli kapı deliğinden yazarın geliş gidişlerini takip eder
durur. Genç kız on altı yaşında geldiğinde dul annesi evlenir ve başka bir
şehre taşınırlar. Viyana’dan ayrı kaldığı bu dönem genç kız için ıstırap dolu
geçer. Bir yolunu bulup, iş bulma bahanesi ile Viyana’ya geri döner. Yazar onu
fark etmese ve hatırlamasa da genç kız yazarın peşinde dolanır durur.
Sonunda
genç kız güzelliği ile yazarın ilgisini çeker. Çok geçmeden birlikte olurlar.
Bu birliktelik üç buluşmadan ibaret kalır. Yazarın uçarı kalbinde genç kız
kalıcı olmaz. Genç kıza kalan hatırlar yazarın verdiği beyaz güller ve bebeği
olur.
Genç
kız da bu ilişkiden hamile kalır. Yazara bu bebekten hiç bahsetmez. Hem
bebeğinin kabul edilemeyeceğinden hem de zorlama ilişkiden dolayı yazarın
kendisinden nefret edeceğini düşünür. Bebeğini yoksulluk içinde doğurur. Kendisini
asla fark etmeyen yazara her doğum gününde gönderdiği güllerle aşkını haykırır.
Ama yazar hiçbir zaman gülleri kimin gönderdiği ile ilgilenmez.
“Bu
dünyada benim yaşımda bir kız çocuğunun görünmeyen, hep karanlıkta kalan
sevgisi kadar başka bir sevgi yoktur. Onun sevgisi umutsuzdur.” (Sayfa 21)
OLAĞANÜSTÜ
BİR GECE
Öykümüz bir açıklamayla başlar.
Yazarın aktardığı öykü Avusturya Ordusu hafif süvari alayı yedek
üsteğmenlerinden Baron Fredrich M. Von R.’ye aittir. Baron Fredrich M. Von R.
1914 yılında Rusya’da katıldığı bir çatışmada vefat etmiş, yazı masasının çekmecesinde
mühürlü zarfta bulunan notları ailesi tarafından gözden geçirilmesi, istenirse
yayımlanması için yazara getirilir. Bu yazıda Baron Fredrich M. Von R.’nin altı
saatlik zaman dilimi içerisinde yaşadıkları anlatılır. Yazar da ekleme ve
çıkarma yapmadan yayımlar.
Baron ilesi öldüğünde yüklü bir
mirasa konar. Çalışmak ya da her hangi başka bir alana yönelmek gibi bir
gayreti yoktur. Havai bir yaşam sürmeye başlar. İstediği her şeyi kolayca elde
eder. Antikalara kitaplara merak salsa da hevesi çok geçmeden biter. Yaşadığı
hayat onu tatmin etmez olur.
7 Haziran 1913 tarihinde hayatı kendi
değimi ile olağanüstü bir gecede değişir. O gün herhangi bir amacı olmadan
dışarı çıkan Baron etrafındaki kalabalığın faytonlarla bir yerlere gittiğini
fark eder. nereye gideceğini bilmeden bindiği faytoncunun Prater’deki at
yarışlarına mı gittiğini sorması üzerine; planlamasa da at yarışlarına gider.
Her ne kadar geçmişte at yarışlarını izlemek keyif verse de bu defa keyif
almaz.
“Bana kalırsa, yazgısının ona çizdiği yolu gizem olarak kabullenen kişi yaşamın gerçek tadına varır.” (Sayfa 134)
“Bana kalırsa, yazgısının ona çizdiği yolu gizem olarak kabullenen kişi yaşamın gerçek tadına varır.” (Sayfa 134)
Yarışlara ara verildiği sırada Baron
kendisinin arkası dönükken bir kadın sesi ile irkilir. Kadına dönüp bakmadan
kadını gözünde canlandırır. Dönüp baktığında kadının hayalindekinden çok farklı
olduğunu fark eder. Baron’un ilgisini fark eden kadın da Baron’a ilgisiz
kalmaz. Kur yapmaya başlar. Çok geçmeden kadının yanına Macarca konuşan şişman,
kel bir adam gelir. Adam kadının kocasıdır. Elinde pek çok yarış bileti kuponu
vardır. Adam bunları yere düşürür. Toplarken de bir hayli komik görünür
Baron’a. Kuponlardan biri Baron’un ayağına gelir. Baron üzerine basarak,
saklar. Adama geri vermez. Adamın kuponundaki at kazanır. Baron pişmanlık duysa
da kazanılan dokuz adet 20 kronluk paradan kurtulmak için bir defa daha at
yarışı oynar ve tekrar kazanır. Kurtulmak istediği para katlanır. Bu durum
Baron’u rahatsız eder.
DEVAMI KİTABIMIZDA…
“Benliğini bulan insan için dünyada yitireceği bir şey
yoktur. Günün birinde içindeki insanı tanımış olan, bütün insanları tanır.”
(Sayfa 136)
KİTAPTAN
NOTLAR
Stefan Zweıg’ın iki öyküsünün bulunduğu Koridor
Yayınlarından çıkan kitabın fiziki görünümü ile başlamak istiyorum. Kitap
yayınevinin klasikler serisinden bez ciltli olarak hazırlanmış. Kapak tasarımı
Vintage havası ile kitapla uyumlu havada olmuş. Kitapta pek çok yayınevinin
yaptığının aksine iki öykü bir kitapta toplanmış. Bilinmeyen Bir Kadının
Mektubu ve Olağanüstü Bir Gece.
Yazı karakteri ve kâğıt kalitesi gözü yormuyor ve keyifle
okunuyor. Koridor Yayınlarının klasikler serisine yeni girdiğinden bence tek
eksiği kitap ve yazar ile ilgili önsöz ve buna benzer bilgilerin yer
almaması.
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu’ndan başlayalım. Öyküde iki
ana karakter bulunmasına rağmen yazar kadın karakterin duygu düşünce,
gelgitlerini öyle güzel yansıtmış ki erkek bir yazarın bir kadının duygularını
bu kadar iyi anlatmasına hayran kalmadım diyemem. Erkek karakter kadının
anlattıkları dışında pasif durumda. Öykünün sonunda duygulandığını okuyoruz
sadece.
İlk öykü bana Yeşilçam melodramlarını hatırlattı. Öykü
biterken de aklımda sorular da kalmadı değil. Böyle bir mektubu alan bir adam
istemeden de olsa sebebi olduğu olaylardan pişmanlık duydu mu, kadının ve
çocuğun mezarlarını buldu mu, ya da yaşamaya nasıl devam etti, diye merak ettim
doğrusu. Keşke Zweıg bu öyküyü roman olarak kurgulasaydı diye düşünmeden
edemedim.
İkinci
öykümüz Olağanüstü Bir Gece’de ise; kahramanımız bir Baron. Ağzında altın
kaşıkla doğmuş diyebileceklerimizden. Ancak varlığın içinde yoksunluk
tatminsizlik duygusundan muzdarip. Belki de istediklerini mücadele etmeden elde
edebildiğinden. Yine yazarımız bu karakteri de oldukça güzel aktarmayı
başarmış. Ancak bence; Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu ile kıyaslandığında biraz
geride kalmış.
Sonuç
olarak okumaktan keyif aldığım bir yazar ve kitap oldu. Okumak isteyenlere
tavsiye ederim.
YEPYENİ KİTAPLARLA GÖRÜŞMEK ÜZERE...
Zweig görseli ALINTIDIR.
Zweig görseli ALINTIDIR.
Yorumunuz Bilinmeyen Bir Kadının mektubu'nu çok iyi özetlemiş. sevgiler...
YanıtlaSilstefan zweig hiç okumadım sanmıyorsam ama anlatımınız ve alıntılarınızla okumuş gibi oldum..Emeğinize sağlık..✔🙂
YanıtlaSilHenüz okumadıysanız şiddetle tavsiye ederim. Özellikle ruh tahlillerini seviyorsanız eminim keyif alırsınız..
SilZweig benimde beğenerek okuduğum bir yazar. Olağanüstü Bir Gece henüz okumadığım bir kitap. Kitap tanıtım yazısı için teşekkürler.
YanıtlaSilOlağanüstü Bir Gece daha pozitif bir havada yazılmış. Diğer öyküleri kadar başarılı bulmasam da tavsiye ederim..
SilKısa olduğu kadar derin bir kitaptı. Aslında yazmış olduklarınızın üstüne söz söylenmez lakin okumuş ve bilgi sahibi olduğum kitaplar hakkında yorumlar okumayı, hatta o yorumlamalara yapılan yorumları da okumayı gerçekten çok seviyorum. Kitap öyle bir şeydir ki bende başka sizde bambaşka yanları uyandırır. Dokunur içinizde sessiz yerlerde kalmış hislerinize. Bu kitap benim o sessiz ve kırgın yanlarıma dokundu aslında. Hoş, siz daha güzel ifade etmişsiniz ama olsun. Kaleminize sağlık.
YanıtlaSilKesinlikle derin bir kitap. keyifle okudum. ve okuyan blog dostlarımın yorumları da beni bir o kadar mutlu ediyor. Sizin de yüreğinize sağlık. sevgiler...
SilZweig'in biyografi/deneme türündeki eserlerini de öneririm eğer okumadıysanız.
YanıtlaSilHenüz biyografilerini okumadım yazarın. Tavsiyenize teşekkürler...
Silben bu kitaba yorum yapmadım mı ya , yaptım diye hatırlıyorum oysa, neyse aldım notumu , keyifli okumalar olsun
YanıtlaSilSiz yazınca acaba yalnışlıkla sildim mi diye baktı mail kutuma. arka arkaya Zweig'in kapakları birbirine benzeyen Bir kadının yaşamından 24 saati paylaşmıştım. iki kitap karışmış olabilir.
SilOkunacaklarımın arasında beklemekte kendileri.
YanıtlaSilokuyunca yorumunuzu beklerim... sevgiler... :)
SilBen de yazarın iş bankası kültür serisinden Ay Işığı Sokağı ni okuyorum. Tavsiye ederim size de...
YanıtlaSilben de aynı kitabı bu ay siparişimde ekledim. okur okumaz paylaşacağım.
SilÇok sevdiğim bir yazar... Bu şekilde ciltli basimi da çok güzel olmuş... paylaşıma teşekkürler...
YanıtlaSil