12 Ekim 2018 Cuma

SALTIKOV ŞÇEDRİN – BÜYÜKLERE MASALLAR

MERHABALAR,



Sizlerle daha önce  Rus edebiyatının en büyük yergi ustalarından sayılan Şçedrin’in “GOLOVLEV AİLESİ”ni paylaşmıştım. Sırada yazarın Çar sansüründen kurtulmak adına, masal formatında yazdığı, toplum ve sistem eleştirileri içeren ve 27 masaldan oluşan kitabını paylaşmak istiyorum.



ARKA KAPAK
Büyüklere Masallar, Saltıkov Şçedrin'in sanatsal yaratıcılığının son on yılının ürünleridir. Ve onun en popüler olmuş yapıtıdır. Birkaçı dışında hemen hepsi 1883-1886 yılları arasında yazılmıştır. Şçedrin'in masal yazmaya başlamasının nedeni, yalnızca bir edebiyat türü olarak masalı denemek istemesi değil; Rusya'da gericiliğin alabildiğine azgınlaştığı o dönemin koşullarında masalın, ilerici sanatsal aktivitenin bir aracı olması ve Çar sansürünün uygulamasını zorlaştırmasıydı.



Şçedrin'in zengin düşsel içerikli masalları herkesin kolayca anlayabileceği bir dilde yazılmıştır. Yazar halk öykülerinden, destanlarından, söylencelerden, atasözlerinden, basit insanların konuşmalarından geniş ölçüde yararlanmıştır. Folklorik öğelerin bolluğuna rağmen, bütün olarak bakıldığında Büyüklere Masallar ne kompozisyon, ne konu yönünden geleneksel folklor şemalarının yinelenmesi değildir ve halk öykülerine benzemezler. Burada tıpkı Puşkin'in ya da Andersen'in masallarında olduğu gibi, sanatçının halk yaratıları üstündeki zenginleştirici etkisi söz konusudur.

KİTABA DAİR;
Kitabın içeriğindeki öykülerin tamamına blogda yer vermek  tek bir posta sığmayacağından bazı masallarda da benzer mesajlar sıklıkla verildiğinden kitapta yer alan 27 masaldan en çok dikkatimi çeken birkaç tanesini özetlemek istiyorum.

Vicdan Kayboldu (S.9 - 22, Kitabın İlk Öyküsü)

Vicdan ortadan kaybolur. Ancak insanlar bu durumdan rahatsız olmak bir tarafa vicdanın yokluğunun verdiği özgürlük ve mutluluğa çarçabuk alışırlar. Yerlerde ayaklar altında gezinene paçavraya dönene Vicdan’ı ilk olarak ayyaş bulur. Onu içki parasına çevirmek maksadıyla alır almaz, geçmişi ve yaptığı hatalar gözünün önüne gelir. Elektrik çarpmışa döner.
Ayyaş Vicdan’dan kurtulmak için onu meyhaneci Prohoriç’in eline bırakır. Neye uğradığını anlamayan meyhaneci ayyaşların çocuklarının ekmek parasını almamak için herkesi meyhaneden kovar. O gece rahat bir uyku çekerken tek kapik kazanamadıklarından rahatsız olan karısı adamın elinden Vicdan’ı semt pazarında Semt Komiseri Lovets’in cebine koyuvermiş. Köylülerden haraç alan onların mallarına kendini ortak gören ve eve çuvallar dolusu erzakla dönen Komiser bir anda değişir. Hatta doyurması için eve karısına kentin dilencilerini de getirir.
Karısı kocası uyuyunca cebinde Vicdan’ı bulur. Ondan kurtulmak için Vicdan’ı zarfa koyup Yahudi Samuel’ gönderir. Samuel de zarfı değiştirip Vicdan’ı hayır kurumuna bağışlar. Orada da barınamayan Vicdan kıt kanaat geçinen bir esnafa sığınır. Esnafın da Vicdan için yeri yoktur. Vicdan esnaftan kendisini yeni doğan bir Rus yavrusunun kalbine koymasını ister.

“Şimdi küçük yavru büyüyor; onunla birlikte yüreğindeki vicdan da büyüyor. Küçük çocuk büyüyüp koca adam olduğunda, vicdan da büyümüş olacak. Ve o zaman haksızlıklar, aldatmacalar, zorbalıklar yok olacak; çünkü o zaman vicdan çekingen olmayacak ve her şeye dilediği düzeni verebilecek.” (Sayfa 22)


Bilge Kayabalığı (S.33 - 39)


ÖZET
Ana babası çok akıllı olan bir kayabalığı vardır. Ana baba kayabalıkları yıllarca turna balığına yem olmadan, insanların çorbalarına girmeden yaşayıp gitmektedirler. Genç kayabalığı nereye baksa tehlikeleri görmektedir gözü. Yengecin kıskacı, turna balığının dişleri onu korkutmaktadır. İhtiyar kayabalığı bir gün genç kayabalığına nasıl balık çorbası olmaktan kurtulduğunu anlatır. O günden sonra genç balığının korkusu daha da büyür.
Kendine kayaların arasında sadece kendinin sığabileceği bir yuva yapar. Avlanmaya kimsenin olmadığı saatlerde çıkar. Sürekli yakalanma korkusu yaşayıp dururken; her gün kovuğunda yaşadığına şükreder durur. Böylece yaşlanıp gider.
Bir süre sonra kendine Bilge kayabalığı demeye başlar. Bilge kayabalığı bir taraftan yaşadığına sevinirken bir yandan da diğer kayabalıkları bana nasıl bu kadar yaşadığımı neden sormuyorlar diye hayıflanmaktadır. Ancak kayabalığı çevresinde kimseciklerin kalmadığını,  yalnız kaldığının da farkına varır. Ölüm korkusuyla, ne aile kurabilmiş; ne de arkadaş edinmiştir. Öylece kovuğunda ölümü bekler.

“Ona ne oldu? Turnabalıklarına mı yutuldu, yengece mi makaslandı, kendi eceliyle öldü de suyun yüzüne mi vurdu? Bunları ne gören, ne bilen var. Ama kendi kendine ölmüş olması çok olasıdır. Hastalıklı ve ölmekte olan kayabalığını yutup da ne yapsın turnabalığı? Ve kim ne yapsın, onun bilgeliğini.” (Sayfa 39)  

ALINTILAR

“Ancak onun böyle kıyıcı olması kendi isteğiyle değildir. Karışıkça bir yapısı vardır çünkü kurdun: etten başka bir şey yiyebilmesi olanaksızdır. Kendisine etli yemekler sağlayabilmesi için de can almaktan başka bir yolu yoktur. Sözün kısası, o, cinayet işlemek ve haydutluk yapmak zorundadır.” Zavallı Kurt (S.47 - 54)

“Bir hayvan olarak’ dermiş Aslan: “Tarihe geçmek hiç iyi bir şey değildir! Tarih yalnızca büyük kan dökmelere değer verir, küçükleri ise aşağılayarak anar!” (Sayfa 70)

“Akbalığı tutmuşlar, içini temizlemişler (Yalnızca üremesine yarayacak organlarını bırakmışlar) ve kuruması için güneşe asmışlar: Bırak kurusun güneşte! Üçüncü gün Akbalığın karın derisi buruşmaya başlamış, kafası kurumuş, beyni havalanıp gevşemiş. Ve akbalık böylece yaşamaya başlamış.

“Ne güzel” diyormuş durmadan, “İyi ki bütün bunlar başıma geldi. Artık benim ne fazla fikrim ne de fazla vicdanım var. Ve ne de bunlara benzer şeylerim olacak. Bendeki gereksiz her şeyi havalandırdılar, temizlediler, kuruttular ve bundan sonra ben artık kendi yolumda kolay ve sakin adımlarla yürüyebilirim!(Sayfa 83)

“Hayatta birinci derecede rol oynayan şey iyiliktir… Kötülük ise yanlışlıkla karışmıştır hayata. Hayat gücü, her zaman için iyiliğin içinde bulunur. Zaten hayatın iyilik gibi güven verici bir yanı olmasaydı, tarih de olmazdı. Hem hiç düşündün mü şu tarih denilen şeyin özü nedir? Tarih, özgürlüğün öyküsüdür; iyilikle mantığın, kötülükle kafasızlığa karşı kazandığı zaferin öyküsüdür.” (Sayfa 112)

“Havla dostum, havla”demiş, bugün çevresinde iyi etki bırakmak isteyen insanlar bile köpek gibi havlamak zorundalar.” (Sayfa 186)


“Varsıl İvan esner, haç çıkarır, yoksul İvan’a bakar acırmış. Sonra da: “Ne tuhaf şu dünyanın hali! dermiş. Sürekli çalışan, üreten adamın sofrasında bayram günleri bile yavan lahana çorbası bulunurken, işi gücü yatıp dinlenmek olanların sofrasında yalnızca bayram günleri değil, sıradan günlerde bile çorbalar etsiz olmuyor. Bu neden böyle acaba?” (Sayfa 195)


KİTAPTAN NOTLAR

Daha önce yazarın Golovlev Ailesini okumuş ve paylaşmıştım. Büyüklere Masallar yazarın 27 masaldan oluşan kitabı. Daha önce de belirttiğim üzere dönemin baskıcı rejiminin sansürlerinden kurtulmak, ve sistemi de eleştirmek adına yazar masal tarzını seçmiş. Kitapta yer alan her bir kahraman o dönemde olduğu gibi günümüzde de karşılığını bulmakta. Ölmemek aslında hiç yaşamayan Bilge Kayabalıkları, Vicdanını üç kuruşa satan insanlar, zalim yöneticiler.

Kitapta 27 masal ardı ardına okunurken; bazılarının konularının benzer hatta aynı olması masallar ilerledikçe biraz sıkıcı bir hal almış. Bence başlayıp bitirmek yerine parça parça okunursa; daha keyifli okuma olur diye düşünüyorum.

Yazarın yergi dilindeki başarı tartışılmaz. Ancak kitaba eklenmiş olan dipnotlar masalların anlaşılmasını kolaylaştırmış. Bu konuda yayınevini başarılı buluyorum.

YENİ OKUMALARLA GÖRÜŞMEK ÜZERE...

13 yorum:

  1. "Vicdan Kayboldu" adlı öykü çok fazlasıyla ilgimi çekti. Dino Buzzati'nin Colombre adlı kitabındaki öyküleri hatırlattı bana. Satınalınacaklar listeme eklemek istedim ancak kitap yurdu ve idefix de bu kitaba rastlamadım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dino Buzzati daha önce okumadığım bir yazar.Maalesef ben de göremedim Öteki yayınlarında. Seveceğini düşündüğüm bir arkadaşıma hediye etmek için aramıştım. Golovlev ailesi farklı yayınlardan çıkmış ama Büyüklere Masallar farklı yayınevlerinde yok maalesef.

      Sil
  2. Yazarı hiç bilmiyordum ama öyküler (özellikle vicdan) çok güzelmiş, elinize sağlık:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Keşke alıp okuyun şiddetle tavsiye ediyorum diyebilseydim. Galiba basımı yokmuş şu anda.

      Sil
  3. Kütüphanede falan bulursam okurum. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  4. hımm bilmediğim yazar ve kitap :)

    YanıtlaSil
  5. Dil-edebiyyat okuduğum ve geçmiş sovyetlere dahil bir ülke olduğumuz için rus edebiyyatının nerdeyse hepsini okutmuşlardı bize. Ama nedense bu yazarın ismini okuduklarım içerisinde hiç hatırlayamadım. Masallar çok anlamlı ve ibret dolu, anladığım kadarıyla. Mutlaka bulup okumaya çalışacağım. Paylaşım için teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Golovlev Ailesi ve Büyüklere Masallar'ı blogda paylaştığımdan bu yana yorumların büyük çoğunluğunda yazarın tanınmadığı yorumu yapılmış. Yazarın paylaştığım kitaplarının da yayın evi tarafından basımı durdurulmuş maalesef. keşke yayın evi tekrar yayınlasa. Bilge Kayabalığı öyküsü farklı bir yayın evinden çıkıyor galiba. denk gelirse okumanızı tavsiye ederim... sevgiler..

      Sil
  6. ilginç bir kitaba benziyor, 27 masal hiç de az değil, belki eleme yapılsa okur için daha etkileyici olabilirmiş veya dediğiniz gibi parça parça okumalı, sevgiler:)

    YanıtlaSil
  7. Ilk defa duyuyorum yazarı. Kitap dikkatimi çekti. Ancak basimi yok gibi gorunuyor. Sahaflara bakmam lazım. Ayrıntılı anlatıma teşekkürler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Basımı yok maalesef. Ben gittigidiyor'da 2.el bir taneye rastladım.

      Sil

Yorum yazmak için zaman harcadığınız için Teşekkürler...

Blog sahibi olmayan ziyaretçiler Anonim'i işaretleyip, yorum bırakabilirler.

ARGO İÇEREN YORUMLAR YAYINLANMAZ.

Yorumunuz blog sahibininin onayından sonra görünecektir.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...