MERHABALAR,
Günlerdir Türkiye'nin tüm bölgelerini esareti altına alan kar bugün Çorlu'ya da düştü. Okullar öğleden sonra tatil olunca bloguma zaman ayırayım istedim. Çok severek okuduğum ve ardından izlediğim kısa zaman muhteşem bir eseri paylaşmak istiyorum sizlerle...
“Çünkü kim ne derse desin, sözcük ve fikirler dünyayı
değiştirebilecek güce sahiptir.” (s. 36)
ARKA KAPAK
Todd Anderson ve
arkadaşlarının Welton Akademisi’ndeki yaşamları, yeni İngilizce öğretmenleri
Bay Keating’in gelmesiyle birlikte inanılmaz biçimde değişir. Bay Keating
onlara olağanüstü ve farklı bir hayatın kapılarını açar. Ondan etkilenen yedi
arkadaş, Ölü Ozanlar Derneği’ni tekrar faaliyete geçirirler. Bu gizli dernekte
ailelerinin baskı ve beklentilerinden uzakta tutkularını özgürce
yaşayabilmektedirler. Keating onları ölü ozanların büyük eserleriyle
tanıştırdığında yalnızca dilin güzelliğini öğrenmekle kalmayıp, yaşamın her
anının ne kadar önemli olduğunu da ayrımsamışlardır.
Ne var ki Ölü Ozanlar
Derneği’nin üyeleri, bu yeni kazandıkları özgürlüğün ne kadar acı sonuçlar
doğurabileceğini çok geçmeden göreceklerdir.
Robin Williams’ın
başrolünü oynadığı film yıllarca anılardan silinmeyecek ve bu kitapla da
ölümsüzleşecektir.
ÖZET
Vermont’un ıssız tepelerinde 1859 yılında
kurulmuş, son derece disiplinli ve akademik başarı odaklı özel bir okul olan
Welton Akademisi (takma adı Hell (cehennem)-ton) o yıl
100. yılına görkemli bir açılış yaparak başlamıştır. Okula devam eden
öğrenciler yanında okula yeni alınan öğrenciler de vardır. Okulun gözde
öğrencisi Jeffrey Anderson’ın kardeşi Todd da okula yeni katılan öğrencilerden
biridir.
“Gerçek, altında ayağınızın buz kestiği bir yorgana benzer
!” (s.
65)
Ayrıca okulun açılış töreni esnasında,
emekli olan İngilizce öğretmeni Bay Portius’un emekli olması üzerine, aynı
zamanda Welton Akademisi mezunu olan Bay Keating’in İngilizce derslerine
gireceği Müdür Nolan tarafından öğrenci ve velilere duyurulur.
Törenin ardından öğrenciler yatakhaneye ve
kampüse doğru dağılırlar. Çekingen bir konuşan Todd odasını Neil Perry ile
paylaşacaktır. Neil sayesinde Todd diğer arkadaşları ile de tanışır. Knox
Overstreet, Charles Dalton, Richard Cameron,
Pitts, Ginny ve Meeks ile de arkadaşlıkları böylece başlar. Ardından derslere
girmeye başlarlar. Gelenek! , Onur! , Disiplin! , Yetkinlik! , düsturları
üzerine kurulan Akademide ders programı, rapor ve ödevler ilk günden çok
yoğundur.
“Ormanın içinde kesişen iki yol vardı ve ben en az ayak izi
olan yolu seçtim. İşte farklılık budur.” (s. 75)
Öğrenciler okulun mezunu olduğunu
öğrendikleri Bay Keating’i eski yıllıklardan araştırdıklarında “Ölü Ozanlar
Derneği”nden bahsedildiğini fark ederler. Diğer öğretmenlerinden oldukça farklı
bir ders anlatım tarzı olan Bay Keating öğrencilerin gönlünü fethederken,
öğrenciler de derneği yeniden canlandırmak isterler. Keating öğrencilerine özgürlüğü, dünyaya farklı açılardan bakmayı öğretir. Ancak
Welton Akademisi’nin felsefesiyle tam örtüşmeyen bu ders anlatımı akademi
yönetimi tarafından da göz hapsine alınır. Özellikle Müdür Nolan tarafından.
“Bir kadın kutsal bir mağbet gibidir çocuklar. Ona tapınmak
için elinize geçen fırsatları asla kaçırmayın.” (s. 105)
Aileleri tarafından gelecekleri planlanmış olan hemen hepsi
ileride doktor, mühendis ve avukat olmayı hayal etmeye mecbur olan öğrencilerini
edebiyat ve şiirin sarsıcı dünyası ile tanıştırır Bay Keating. Ölü
Ozanlar Derneği, öğrencilerin ailelerinin ve okulun baskılarından
kurtuldukları, okulun yakınındaki bir Kızılderili mağarasında şiir okudukları
ve şiirleri yaşadıkları bir dernek olur onlar için. Geçmişte derneğin okuduğu
şiirleri barındıran bir kitabı da (Bay Keating koymuştur.) odalarında bulurlar.
Hayatlarını "Carpe Diem (Anı Yaşa!)" ilkesi
üzerine kurmaya başlarlar. Bu ailelerinin ve okulun pek de isteyeceği bir şey
değildir.
“Ormana gittim, çünkü bilinçli yaşamak istiyordum. Hayatı
tutmak ve yaşamın iliğini özümsemek istiyorum! Yaşam dolu olmayan her şeyi
bozguna uğratman için. Ve ecel geldiğinde fark etmemek için yaşamamış olduğumu.” (s.124)
Öğrenciler “carpe diem” etrafında
hayatlarını kurarlarken; hayallerinin peşinden koşmaya da başlarlar. Neil çok
istediği tiyatro oyununda “Bir Yaz Gecesi Rüyası”nda “Puck” rolünü almak için
her ne kadar babası izin vermese de direnir. Babasının izni olmadan başrolde
oynar. Bu seçimi babasının pek de hoşuna gitmez. Oğlunu oyun sahnelendikten
sonra sahneden indirdiği gibi eve götürür. Oğlunu Branden Askeri Okulu’na göndereceğini
söyler. Hayali oyuncu olmak olan Neil, için askeri okuldan sonra Harvard’a
gidip doktor olma hayali kurmak olası değildir.
Tiyatro oyunundan sonra Ölü Ozanlar, Bay
Keating’in de katılımıyla Neil’in şerefine toplanıp, Kaptan (Bay Keating’in)
başkanlığında hep bir ağızdan “Kuzuyu
kurban edip, kanını sürdün mü” diye
şiir okurlarken Neil; henüz üzerinde tiyatro oyununda giydiği “Puck” kostümü
varken babasının silahıyla intihar eder.
“Buna babasının sebep olduğunu herkes bilmeli! Neil ölmek
istemezdi! O yaşamayı severdi!” (s.130)
Ailesi ve okul yönetimi Neil’in ölümünden
Bay Keating’i suçlamaktadır. Cenazenin ardından okulda soruşturma yapılır. İlk
çözülen Cameron olur. Çok geçmeden Okul
Müdürü Nolan’ın Ölü Ozanlar Derneği’nden de haberi olur. Müdür Nolan’ın zaten
ders işleme şeklinden de rahatsız olduğu Bay Keating’den kurtulmak için elinde
bir koz vardır artık.
Sorguya alınan öğrenciler de çok geçmeden
çözülürler ve okuldan atılmamak için öğretmenleri ile ilgili belgelere imza
atmak zorunda kalanlar olur. Derneği yeniden kuran Charlie, okuldan atılır. Bu
baskılara sadece Todd Anderson direnir ve kâğıdı baskılara rağmen imzalamaz. Ancak bu direnç Keating’i
kurtaramaz.
Kitap okuldan atılan Bay Keating’in
sınıftan özel eşyalarını almak için sınıfa girdiğinde öğrencilerin Müdür
Nolan’a ders niteliğinde bir vedası ile son bulur.
KİTAPTAN NOTLAR
Ölü Ozanlar Derneği, N.H. Kleinbaum'un roman olarak yazdığı ve aynı zamanda
filme de çekilmiş ayrıca senaryosu ile 1989 yılı En İyi Senaryo Akademi
Ödülü'nü kazanmış klasik eserdir.
141 sayfadan oluşan eserde Welton Akademisi’ne devam etmekte olan ergenlik
çağındaki 7 gencin başarı odaklı ve disiplinli bir okulda geçen hikayelerinde,
ailelerinin kendilerine biçtikleri gelecek planlarına Ölü Ozanlar Derneği’yle
tanıştıktan sonra ilk defa baş kaldırmaya cesaret edip, kendileri için kendi
hayallerini yaşama cesaretleri anlatılmaktadır. Elbette hayallerini yaşama
isteğini çok da kolay gerçekleşmez. Neil’in hayatına mal olur.
Neil’in Puck kostümüyle ve babasının silahıyla intihar etmesi kitabın en
dramatik sahnelerden biridir. Belki silahın tetiğini çeken el Neil’indir ama
ona eline silah aldıran güç; oğlunun fikirlerine değer vermeyen, Neil’e Neil’in
istediğinden farklı bir hayatı yaşamaya zorlayan bizzat öz babasıdır.
Ölü Ozanlar Derneği
katılan öğrencilerin hayatında pek çok farklılık yaratsa da en büyük farklılığı;
okula yeni gelen ailesinin gözbebeği olan ağabeyinin her zaman gölgesinde
kalmış olan Todd için yaratır. Toplulukta konuşmakta bile zorlanan Todd, son
buluşmalarında kendi yazdığı şiiri okuyarak kendini gösterir ilk defa. Bay
Keating için de en çok direnen de o olur.
Ben kitabı hem bir
öğretmen olarak hem de okuyucu olarak çok etkileyici buldum. Yazarın
karakterleri oluşturma biçimi, seçtiği şiirler de kitabı etkileyici yapan
unsurlar oldu benim için. Şiirlerin mağara içerisinde yankılanışı hissettim
adeta.
Neil’in İntihar sahnesi
ile Keating’in veda sahnesi romanın en etkileyici sahneleriydi haliyle. Yazar
bu kısımlarda duygu yükselişini iyi yakalaşmış diye düşünüyorum.
YENİ KİTAPLARLA GÖRÜŞMEK
ÜZERE…
SEVGİLER…
Merhaba
YanıtlaSilYıllar yıllar önce filmini izlemiştim çok beğenmiştim.
Robin harika bir oyuncu.
Robin Williams oynadığı her role ayrı bir tat katan büyük bir ustaydı.. Işıklar içinde uyusun... kitabı da tavsiye ederim, eğer okumadıysanız..
SilBeni nerelere götürdünüz :) Ben de yıllar önce filmini izlemiştim...
YanıtlaSilokumak da, izlemek de çok keyifli sevgili Beyaz Sardunya...sevigler..
SilMerhaba. hep aklımda olan bi kitap ama bi türlü okuyamadım. bu yıl ki okunacaklar listeme ekliyorum.filminide çok merak ettim. paylaşımınız için teşekkürler. bu arada aynı şehirde yaşıyoruz ve adaşız :)) sevgiler :))
YanıtlaSilfilmini de kitabını da ayrı ve çok severim :D sağlıkla kalın...
YanıtlaSilhem kitabı okudum hem filmini seyrettim. çok etkilenmiştim. gerçekten herkesin okuması ve izlemesi gerekir. uzuzn zaman geçmişti üzerinden tekrar hatırladım şimdi.herkese tavsiye ederim. paylaşım için sizede çook teşekkür ederim.
YanıtlaSilçok etkilendiğim bi hikaye. blogunuzu yeni keşfettim. sizi takibe aldım bana da muhakkak beklerim http://ciziyorumdikiyorum.blogspot.com.tr/
YanıtlaSilSevgili Emine, bunun filmini izlemiştim, ne kadar güzeldi, sonra da kitabını almıştım. Kalemine sağlık. :)
YanıtlaSilhele Robin Wiilams'ın intiharından sonra kitap daha da içimi burktu..
Sil