MERHABALAR KİTAPLARIM OLMADAN ASLA BLOGU DEĞERLİ OKUYUCULARI,
Orwell’in 1984’ün ardından sürekli karşıma Cesur Yeni Dünya
çıkıyordu. Geçtiğimiz aylarda Fahrenheit 451 ile birlikte aldım kitabı. Distopya
okumaya ilkin, Saramago ve “KÖRLÜK” ile başlamıştım. Ardından pek çok
distopyayı severek ve de üzerinde bolca düşünerek okudum.
Yazar eserine Sheakspeare’nin Fırtına adlı eserinden esinlenerek
“Cesur Yeni Dünya” adını vermiştir.
“Her
şeyin ulaşılabilir olduğu bir dünyada hiçbir şeyin anlamı yoktur.” (Sayfa
15)
Cesur Yeni Dünya’yı okumaya karar verdiğimde okuyucuların
distopya mı, ütopya mı tartışmasına rastladım sıkça. 1932 yılında Aldous
Huxley’in Amerika gezisi esnasından gözlemlediği tüketim toplumundan
esinlenmiştir. Bu insanlar isteklerinin ve tüketimin esiri olmaya meyyaldirler.
Baş edemedikleri sorunları için içki bir sığınaktır. Buradan hareketle ortaya
“CESUR YENİ DÜNYA”çıkar.
ARKA
KAPAK
Endişe Çağı'nın başyapıtı"-
Ursula K. Le Guin
"Kışkırtıcı, aydınlatıcı, şaşırtıcı ve
büyüleyici."- Observer
"BEN
KEYİF ARAMIYORUM... GERÇEK TEHLİKE İSTİYORUM, ÖZGÜRLÜK İSTİYORUM... GÜNAH İSTİYORUM."
Aldous Huxley, sadece kurgularıyla değil, kurgudışı
kitaplarıyla da 20.yüzyılın en üretken isimlerinden biri. Yazarın en bilindik
ve güçlü eseri olan CESUR YENİ DÜNYA ise satirle öngörünün birleştiği, kendi
distopyasını yaratan bir ütopya.
Teknolojinin tek gerçeklik, duyguların ise uzak
durulması gereken kavramlar olduğu bu gelecekte Ford, Tanrı'nın yerini
almıştır. Aile kavramının yozlaşma göstergesi olarak algılandığı bu çağ, soma adı
verilen hap sayesinde herkesin mutlu ve hayattan keyif aldığı bir sistem
üretir.
Hiç kimse daha önce beraber olduğu kişiyle bir kez
daha beraber olmaz, çünkü "herkes herkes içindir." İnsanlar
makinelerden doğar, üretim kalitesine göre ise Alfa, Epsilon gibi sınıflara
ayrılır. Ancak bu sistemin dışında, şehirden uzak bir yerlerde komün hayatı
sürdüren bir başka topluluk daha vardır.
Bu topluluğun sürdürdüğü yaşam, teknolojinin
egemenliğine bir alternatif olabilir mi? Yoksa bu ütopya da başarısız olmaya
mahkum mudur?
Cesur Yeni Dünya, korkak bir geleceğin en eski anlatılarından.
ÖZET
Kitabımızı elimize aldığımızda “Ford’dan sonra 632 yılına”
doğru yolculuğa çıkıyoruz. Teknolojik anlamda gelişmiş bu dünyanın kast
sistemine dahil insanları kapısında “Cemaat, Özdeşlik, İstikrar” yazan Londra
Merkez Kuluçka ve Şartlandırma Merkezi’nde üretilirler. Kadınların hamile
kalması yasak ve ayıp olduğu için, “annelik’ ve ‘babalık’ müstehcen birer
kavram olarak görülür. Toplumsal istikrarın temel güvencesi olan şartlandırma
hipnopedya -uykuda eğitim- ile sağlanır. Hipnopedya sayesinde herkes mutludur;
herkes çalışır ve herkes eğlenir. “Herkes herkes içindir.”
“Kronik
vicdan azabı, tüm ahlâkçıların hemfikir olduğu gibi, hiç de istenmeyen bir
duygudur. Eğer kötü bir davranışta bulunduysanız, pişmanlık duyun, elinizden
geldiği kadar durumu düzeltin ve bir dahaki sefere daha iyi davranmaya bakın.
Ne sebeple olursa olsun hatanızın üzerinde kara kara düşünmeyin. Temizlemenin
yolu çamurda yuvarlanmak değildir.” (Sayfa 19)
Cesur Yeni Dünya’nın sınırları dışında Yasaklı Bölge’de
yaşayan insanlar ise eski yaşantıya devam etmektedirler. Tek eşlilik, doğum,
din ve aile kavramları hala geçerlidir. Yasaklı Bölge’de doğmuş ve Cesur Yeni
Dünya’ya gelen John gördükleri karşında adeta şoka girer.
DEVAMI KİTABIMIZDA…
KİTAPTAN
NOTLAR
Romanın kurgusu 26.yy’da Londra’da geçmektedir. Her ne kadar teknoloji ilerlemiş, ulaşım için
helikopterler yaygınlaşmış, hastalık ve yaşlılık tablodan silinmişse de,
oluşturulan, şartlandırılan toplum sevgi, aile, bağlılık, din gibi durumlardan
da uzaklaştırılmıştır. Maddi dünyanın zevkleri artarken, manevi duygular geri
plana atılmıştır. Hiç birimiz mutsuz olmayı, acı çekmeyi istemesek de Huxley’in
bizlerin önüne serdiği dünyayı tercih eder miyiz acaba? Bu açıdan bakıldığında
sistem neredeyse “TANRI”lığa soyunmuştur. Laboratuar oratımında meydana getirilen
insanların kaderleri görevliler tarafından belirlenir.
“Ford'umuzun
yaşadığı dönemden önce ve hatta nesiller sonra bile çocuklar arasındaki erotik
oyunlara anormal gözüyle bakılmıştır (ortalık kahkahaya boğuldu); Sadece
anormal değil, ahlâkdışı( olamaz) sayılmıştır; o yüzden de şiddetle
bastırılmıştır.
Dinleyicilerin
yüzlerinde şaşkına dönmüş bir inanmazlık belirdi. Eğlenmelerine izin verilmeyen
zavallı küçük çocuklar? İnanamıyorlardı.” (Sayfa 57)
Toplum özellikler bakımından Alfa, Beta, Gamma,Delta,
Epsilon gibi kastlara ayrılmıştır. Alfalar üstün ırk özellikleri gösterirlerken
kastta alt kısımlara inildikçe, özellikler kötüleşmekte katta moronlar yer
almaktadır. Toplumun üyeleri henüz oluşturuldukları tüpün içerisindeyken
başkaldırmalarını engelleyecek şartlandırmalara maruz kalırlar.
“Oturup kitap okursanız fazla bir şey
tüketmezsiniz.” (Sayfa 71)
Kitapta zamanlama ölçütü olarak “F.S” kısaltmasına
rastlarız. Bu zamanlama otomobil üreticisi Henry Ford’un 1908’de ilk “T” modeli otomobili
yaptığı yıl ile belirtilmiştir. 1913’de yine Ford seri üretime geçmiştir. Bu
gelişmeler endüstri için devrim olmasının yanında seri üretimin robotlaştırdığı
işçiler kitapta sorgulamadan kendilerine şartlandırılan işi yapan toplumsal
sınıfların temeli olmuştur Aldous Huxley için. Ve “Ford” kitapta tanrının
yerini almıştır.
“Sözcüklerin
iyi olması yetmiyor; onları iyi bir amaç uğruna kullanmak gerekiyor.” (Sayfa
88)
“Eğer
doğru kullanırsan sözcükler X ışınlarına dönüşebilirler, her şeyi delip
geçerler. Okursun ve delinirsin.” (Sayfa 88)
Yine kitapta en sarsıcı kısımlardan biri de insanların cinsel
tavırlarıdır. Bebekler daha küçük yaşlardan itibaren cinsel oyunlara
yönlendirilirler. “Herkes herkes içindir.” Kuralı geçerlidir. Tek eşlilik, anne
baba olmak gibi kavramlar Cesur Yeni Dünya halkı için müstehcen kabul
edilmektedir.
“İnsan
eğer sorgulamaksızın kabullenmeye şartlandırılmamışsa, mutluluk, gerçekten çok
daha zor bir uğraş.” (Sayfa 226)
Yine kitabın en can alıcı noktalarından biri de “SOMA”dır.
Soma günlük olarak tüm bireylere verilen bir tür uyuşturucudur. Tüm olumsuz
duyguların “soma” ile kontrol altına alınır.
“Kızgın
bir sesle konuşan Vahşi, “Eğer Tanrı’yı biliyorsanız niye onlara
anlatmıyorsunuz?” diye sordu. “Tanrı hakkındaki bu kitapları niye vermiyorsunuz
insanlara?”
“...eskiler
de ondan, yüzlerce yıl öncesinin Tanrısını anlatıyorlar. Şimdinin Tanrısını
değil.”
“Ama
Tanrı değişmez ki.”
“İnsanlar
değişir ama.” (Sayfa 230)
Bu kitabı okuduktan sonra ister istemez pek çok okuyucu gibi
Orwell’in 1984’ü ile bu kitabı kıyasladığım. 1984’te korku toplumu hüküm
sürerken; Cesur Yeni Dünya’da haz toplumu öne çıkar. Her iki kitapta da
totoliter rejimler halkı başkaldırmadan etki altında tutmak için farklı
durumları kullanmaktadır. Sonuç olarak, sarsıcı ve güzel bir okuma oldu.
“Ben
keyif aramıyorum. Tanrı’yı istiyorum, şiir istiyorum, gerçek tehlike istiyorum,
özgürlük istiyorum, iyilik istiyorum. Günah istiyorum.”
“Aslında,”
dedi Mustafa Mond, “siz mutsuz olma hakkını istiyorsunuz.”
“Öyle
olsun” dedi vahşi meydan okurcasına, “mutsuz olma hakkını istiyorum.”
“Eklemek
gerekirse, ihtiyarlama, çirkinleşme ve iktidarsız kalma hakkını da
istiyorsunuz; frengi ve kansere yakalanma haklarını, açlıktan nefesi kokma
hakkını, tifoya yakalanma hakkını ve her türden ağza alınmaz acıyla işkence
çekerek yaşama hakkını da istiyorsunuz.” (Sayfa 238)
YENİ OKUMALARLA GÖRÜŞMEK ÜZERE....
SEVGİLER..
Distopya türüne bayılırım. Bu kitapta radarımda ve en yakın zamanda okuyacağım.Paylaşım için teşekkürler.İzlemedeyim sizi. :)
YanıtlaSilİyi okumalar şimdiden...Okumadıysanız Otomatik Portakal'ı da okuyabilirsiniz...o da distopyanın önemli örneklerinden kabul ediliyor...
SilSizi takibe aldım etkinlikten geliyorum :)
YanıtlaSilBlogunuza uğradım... her zaman beklerim.. sevgiler..
Silbak söz ettiğin üç kitap da sağlam eserleer :)
YanıtlaSilKesinlikle... distopya severler okumalı...
Sil''HERKES HERKES İÇİNDİR'' SÖZÜ GALİBA BU İNSANLARIN ZİHİNSEL ALT YAPILARINI AÇIĞA VURMAKTADIR. DİSTOPYA VE SÜRREALİST BAKIŞ AÇISI ENDÜSTRİYEL GELİŞİMİN DE TEMELİ GİBİ BENCE. ÇOK TEŞEKKÜRLER YİNE HARİKA BİR TANITIM HAZIRLAMIŞSINIZ EMİNE HANIM.
YanıtlaSilOkuduğunuzda da yorumunuzu merak ediyorum doğrusu.. Sarsıcı bir kitap oldu beni için. Bir taraftan da ütopya mı distopya mı diye düşündüm...
YanıtlaSilMerhabalar,
YanıtlaSilAldous Huxley'in "Cesur Yeni Dünya" adlı romanından en beğendiğim alıntı şuydu: "Başlamak için en uygun zamanı beklersen hiç başlamayabilirsin; şimdi başla, şu anda bulunduğun yerden, elindekilerle başla." "Cesur Yeni Dünya" romanından beğendiğim alıntıları paylaştığım yazımı izniniz olursa okumak isterseniz linkini şuraya bırakmak istedim: http://www.ebrubektasoglu.com/yazi/aldous-huxley-cesur-yeni-dunya-romanindan-34-etkileyici-alinti/
Güzel okumalar dilerim,
edebiyatla ve sağlıkla kalın.