MERHABALAR, KİTAPLARIM OLMADAN ASLA BLOGU DEĞERLİ
OKUYUCULARI;
Sizlerle Kırgız yazar Cengiz Aytmatov‘un
1963’te yayınlanan ve Lenin Ödülü‘ne layık görülen romanı Toprak Ana’yı
paylaşmak istiyorum. Eser pek çok dile çevrilerek ödülü hak ettiğini de
göstermiştir bence.
KİTABA BAŞLARKEN;
Babam Törekul Aytmatov,
Bilmiyorum mezarın nerededir
Bunu sana sunuyorum.
Anam Nahima Aytmatova,
Biz dört kardeşi sen yetiştirdin,
Bunu sana sunuyorum.
ARKA KAPAK
Cengiz Aytmatov, Toprak Ana romanında
Erkekleri askere alınan bozkırın ortasındaki bir Kırgız köyünde geride
kalanların çektiği sıkıntıları anlatıyor. Eldeki yetersiz yiyeceğin muhtaç
olandan başlanarak dağıtılması, dört gözle beklenen hasat zamanları, umutların
hasat zamanına ertelenmesi, savaş yüzünden ürünün hemen hepsinin merkezden
istenmesi, boşa çıkan umutlar, yine açlık, sefalet, bir yandan cepheden gelen
ölüm haberleri, umutsuz bekleyişler, savaşın uzun sürmesi üzerine aşağı çekilen
cepheye çağrılma yaşı, anaların evlatlarını bir bir askere göndermesi, ayrılıklar,
gözyaşları... Yani tek kelimeyle ve bütün zulmetiyle; savaş. Cengiz Aytmatov, o
her zamanki berrak ve akıcı üslubuyla bizleri, adeta insanları öğütür gibi
harcayan savaş düzeneğinin yarattığı trajedilerle sarsıyor.
ÖZET
135 sayfalık kısa romanımızda olaylar
toprağını ailesi kadar seven romanımızın başkahramanı Tolgonay'ın ağzından
anlatılmaktadır. Roman boyunca Tolgonay, acı tatlı tüm yaşadıklarını Toprak
Ana’ya anlatır. Tolgonay'ın toprakla yarenliği henüz küçücük bir çocukken
başlamıştır. Tolgonay, tıpkı ailesi gibi ataları gibi geçimini topraktan
sağlamaktadır. Büyüyüp serpildiğinde, kendisi gibi toprak işçisi olan Suvankul'a
aşık olur ve çok geçmeden evlenirler. Üç oğulları olur. Tarlalarda çalışarak
geçimlerini sağlarlar.
Oğullarının en büyükleri babasına benzeyen
Kasım’dır. İkinci evlatları Maysalbek, de babasına benzeyen öğretmen olmak
isteyen bir gençtir. Üçüncü oğulları Caynak ise annesine benzeyen bir gençtir. Suvankul,
kendini geliştirir, okuma öğrenir. Köye ilk traktörü getiren ekip başıdır.
Aradan yıllar geçer. Çocuklar büyür. Kasım
babasının izinden giderek biçerdöver sürücüsü olur. Çok güzel bir dağ kızı olan
Aliman’ı eve gelin getirir. Aliman eşine çok düşkündür. Tolgonay da gelinini
sahip olamadığı kızı gibi sahiplenir ve çok sever. Maysalbek öğretmen olmak
için, köy okulunu bitirince kente gider ve en küçükleri Caynak da Gençlik Kolu
Kulübü'nün başkanı olur. Her şey yolundadır.
Köyde buğday hasatı zamanı geldiğinde
ansızın köye gelen bir Rus askerinden savaş çıktığı haberini alırlar. Köydeki
erkekler birer birer askere çağrılır.
DEVAMI KİTABIMIZDA...
KİTAPTAN NOTLAR
Nora yayınlarından okuduğum, yazarın Beyaz
Gemi’si ve Ötüken Yayınlarından çıkan Cemile’nin ardından okumak üzere seçtiğim
üçüncü Aytmatov kitabı yine Ötüken yayınlarından çıkan Refik Özdek tarafından
çevrilen Toprak Ana oldu. Her ne kadar Cemile ve Toprak Ana’yı severek okusam
da Beyaz Gemi’nin benim için bambaşka bir yere sahip olduğunu söylemeden
geçemeyeceğim.
Biçimsel özelliklere gelecek olursak; kitap
isminin ve editör bilgilerinin yer aldığı iki sayfadan sonra bölümler halinde
yazılmış kitabımıza Aytmatov’un babasına ve annesine ithafen yazdığı şiir ile
giriş yapılıyor. Kitap on sekiz bölümden oluşmakta.
Toprak Ana ve Cemile aynı dönemleri konu
alan II. Dünya Savaşı yıllarını, savaşın şiddetini, savaş yıllarında insanların
yaşadığı sefalet, açlık, acı, ölümü anlatmakta. Bu nedenle ister istemez
kitapları ve karakterleri kıyaslıyor okuyucu.
Cemile ve Aliman savaşın genç kadınları her
ikisi de kocalarını cepheye göndermiş, kendileri de cephenin gerisinde, savaşa
destek olan kadınlar. Tolgonay da evlatlarını kaybeden güçlü bir kadın. Her
şeye rağmen gelinine sahip çıkan güçlü
bir kadın. Bu yüzden de eli öpülesi bir kadın.
Bu güne dek, “savaş” konulu pek çok kitap
okudum. Filmler izledim. Toprak Ana’yı bunlardan ayıran en önemli özellik,
tank, tüfek göstermeden olayları savaş tüm şiddeti ile devam ederken; geride
kalanların üzerinden anlatması. Bunu yaparken de eski ve yeni nesli temsil eden
iki güçlü kadını seçmesi.
Acılarla savaşan Tolgonay, ile acılarına teslim olan
Aliman.
Tüm bunları yaparken de duyguları okuyucuya
geçirme bakımından yazarın başarısı tartışılmaz. Küçük bir Kırgız köyünün sahne
olarak seçildiği bir savaş kesitinden yola çıkarak, açlığı, sefaleti, ölümü…
tüm şiddeti hissediyorsunuz.
Hayattan aslında pek de büyük beklentileri
olmayan Kırgız köylülerinin elindeki ufacık mutlulukları da kaybı ayrıca beni
en çok etkileyen durum oldu. Suvankul’un cümleleri özetliyor olayı. Ancak bu
ufacık mutluluk bile çok görülüyor romanımızdaki kahramanlara…
“Toprak ve su insanlar arasında eşit olarak paylaştırılınca,
kendi tarlamız olunca, kendi tarlamızı sürüp eker, kendi ürünümüzü kaldırınca,
biz de mutlu olacağız. İnsanın çok büyük mutluluğa ihtiyacı yoktur Tolgonay.
Bir çiftçi için mutluluk, kendi tarlasını sürüp ekmek ve ürün almaktır.” (Sayfa 13)
Kitabın diline gelecek olursak. Yazarın
kullandığı dil çok sade ve akıcı. Elinize almanızla bitirmeniz ve bitirirken de
içinizde büyük bir burukluk hissetmeniz aynı anda oluyor neredeyse. Kitabı bu
kadar hızlı okumaktan bahsetmişken aklınıza derinliği olmayan okuyup geçtiğiniz
bir kitap olarak düşünmeyin. Kitap bittikten sonra etkisinden çıkması zor
oluyor insanın. Bu anlamda kitabı okumanızı tavsiye ederim.
Okuduğum üç kitaptan da çıkardığım sonuç şu
ki; yazarın kendi yaşantısından dolayı mıdır bilmem; kitaplarının mutlu sonla
bitmemesi. Beyaz Gemi’nin boğazımda bıraktığı düğüm hala etkisini korurken;
Toprak Ana ikinci düğüm etkisini yarattı. Tek teselli Canbolat oldu. Ölümün içinden
sıyrılan yaşam olarak…
YENİ KİTAPLARLA GÖRÜŞMEK ÜZERE…
Çok sevdiğim kitaplardan biridir Toprak Ana
YanıtlaSilBenim de sevdiğim kitaplardan oldu... Sevgiler..
SilKitabın ardından aynı hisleri paylaşmışız, her kitaba dair bir yazı gördüğümde o duygu yoğunluğunu en baştan yaşıyorum, yutkunma hissim hala geçmedi.
YanıtlaSilPaylaşım için teşekkürler.
Keyifli bir okuma ve boğazımda düğüm bıraktı. Gün olur Asra Bedel'i okuyacağım. ama yeni bir düğüm olacak mı diye korkuyorum doğrusu... sevgiler..
SilUzun sayılabilecek bir süre önce okumuştum bu kitabı. Çok hızlı okudum diye hatırlıyorum, çok da üstünde durmadan. Pek birşey hatırlamıyordum, teşekkürler
YanıtlaSilözellikle blog öncesi okumalarımı ben de net hatırlamıyorum. blogda paylaşacağım için son dönemlerde daha dikkatli okuyup daha geç unutuyorum.
Silharika bir yazar ve kitabı ...teşekkürler...
YanıtlaSilteşekkürler... sevgiler...
SilÖzellikle çocuk kitaplarını Ata'ya okutmuştum. Çok sevdiğim bir yazardır.
YanıtlaSilBeyaz Gemi'ti ben de bir kaç öğrencime okuttum. Çocukların, gençlerin tanışması gereken bir yazar bence.
SilBEN BU YAZARIN ESERLERİNDEKİ TOPLUMSAL MESAJLARI ÇOK SEVİYORUM. TOPRAK ANA ESERİ DE ÇOK ANLAMLI BENCE. BU GÜZEL TANITIM İÇİN ÇOK TEŞEKKÜRLER EMİNE HANIM.
YanıtlaSilKeyifle okuduğum bir yazar benim de.. Yazara dair paylaşımlarım devam edecek... :)
SilYAZARA DAİR PAYLAŞIMLARIN DEVAM ETMESİ ÇOK İSABETLİ BİR KARAR BENCE DE ÇÜNKÜ YAZARIN BİR BİRİNDEN GÜZEL ESERLERİ VAR. HEPSİNİ TANIMAK LAZIM.
SilCengiz Aytmatov'un bir kitabı var ama kalanlarını da alacağım inşallah. Oğluma da mutlaka okutacağım. Teşekkürler canım :)
YanıtlaSilBen de ötüken'den çıkan diğer kitapları alıp tamamlamaya çalışıyorum. görüşmek üzere..
Sililk önce bunu okuduydum ben de bu yazardan. ne güzel evet yaa :) senin en sevdiğin yazarlardan eveet :)
YanıtlaSilEvet sevdiğim yazarlardan... Gün OLur Asra Bedel'de sıra...
SilAh Toprak Ana ah... neler yaşadın neler...
YanıtlaSil