“Böyle bir davaya maruz kalmak zaten onu kaybetmiş
olmaktır.” (Sayfa 122)
MERHABALAR;
Franz Kafka'nın beğenerek okuduğum kitabı "DAVA"yı paylaşmak istiyorum sizlerle...
ARKA KAPAK
Kendini işine adamış, basit hayat standartlarına sahip bir bankacı olan Josef
K. otuz birinci yaş gününün sabahında evine gelen memurlardan hakkında bir dava
açılmış olduğunu öğrenir, ne var ki işlediği suç bir türlü açıklanmaz. O da
umutsuzca bir çabayla onu bu gizemli davadan çekip çıkaracak kişilerin kapısını
çalar ve kendisini bekleyen sona adım adım yaklaşırken bir aynaya bakar gibi
vicdanıyla yüzleşir.
Kafka, bilinen ve bilinmeyen kısıtlamalara karşı bir özgürlük arayışı içine
giren, bu kısıtlamalara inanmayı reddeden ancak yine de onlara boyun eğen bir
adamın hikâyesini anlattığı Dava’da aynı zamanda kendine özgü bir buğu
arasından dönemle hesaplaşmasını da yapıyor.
Okuyucunun ışık ararken karanlık bir tünele girdiğini ancak yolun sonunda
kendisiyle baş başa kaldığında fark edeceği, çağının ötesinde yazılmış bu
dâhiyane kitabı Çağlar Tanyeri’nin özenli çevirisiyle sunuyoruz.
“…şu anda yapabileceğim tek şey, soğukkanlılıkla
bölümleme işlemine devam eden aklımı sonuna kadar korumak. Her zaman yirmi elle
birden dünyaya dalmak istedim, üstelik pek de uygun bulunmayan bir amaç için.
Doğru değildi bu. Bir yıllık bir davadan bile ders almadığımı mı göstereceğim
şimdi? Kalın kafalı bir insan olarak mı göçüp gideceğim? Davanın başında ona
son vermek ve şimdi de, sonunda, ona yeniden başlamak istediğimi mi söylesinler
arkamdan? Böyle söylemelerini istemiyorum. Bu yolda yarı dilsiz, anlayış
yoksunu beyleri yanıma verdikleri ve zaruri olanı kendime söylemeyi bana
bıraktıkları için müteşekkirim.”
(Sayfa 274)
ÖZET
Romanın kahramanı Josef K. otuz yaşındadır. Önemli bir
bankada üst düzey bir görevde
çalışmaktadır. İyi bir insan olarak
tanınmaktadır. Birçok farklı insanın
odalarında kirada oturduğu Frau
Grubac’ın evinde pansiyoner olarak oturmaktadır. Bekârdır.
Yaş gününde
hayatı parçalanır. Bir sabah Josef K. hala yataktayken; polis
olduklarını söyleyen ancak sivil giyimli kişiler tutuklandığını bildirmek için
kaldığı pansiyona gelirler. Tutuklandığını ve mahkemeye gelmesi gerektiğini
dikte ederler. Josef K. tutukludur ama onu gözaltına almazlar, tutuklu olsa da
serbestçe dolaşma imkânı vardır. Josef K. her hangi bir suç işlediğini
hatırlamaz. Suç işlemediğinden emin olan Josef
K. ne yapacağını bilemez durumdadır. Bu duruma bir türlü anlam veremez.
“Bu noktada belirleyici olan sadece sanığın
masumiyeti galiba. Siz de masum olduğunuza göre yalnızca masumiyetinize
güvenmeniz mümkün gerçekten de. Ama o zaman da ne bana ihtiyacınız olur ne de
bir başkasının yardımına.”
(Sayfa 187)
Tutuklamayı yapan kimseler de işlediği suç ile ilgili her
hangi bir açıklamada bulunmazlar. Aradan zaman geçtikçe kaderinin gelişigüzel
sivil bir mahkemenin elinde bulunmadığını da görür. Durum karmaşık ve kaygı
vericidir. Suçu ya da kanunun hangi maddesine göre tutuklandığı kendisine
hiçbir zaman söylenmez. Karşılaştığı herkes suçlu olduğu konusunda hemfikirdir.
Kendi davası hakkında çevre
adliyelere gider, yetkili kişilerden bilgi almaya çalışır fakat hiçbiri bunun
mümkün olmadığını, kendisine bir şey söyleyemeyeceklerini bildirir. Aynı zamanda,
garip bir şekilde bölgede yaşayan hemen hemen herkesin, Josef K. adına açılmış
bu davadan haberi vardır.
Mahkeme işleri saçma sapan yerlerde yürütülür. Yargılama
muğlaktır. Hiç kimse hatta mahkeme görevlileri de işin iç yüzünü anlayamazlar.
Mahkemenin küçük rütbelileri soysuzlaşmıştır. Kimse berat edememektedir.
“Şüpheli için hareket durgunluğa yeğdir. Zira
kendisi bilmese de durgun olan birinin her an terazinin bir kefesinde günahları
tartılıyor olabilir.” (Sayfa 233)
Josef K. roman boyunca kendisini temize çıkarmak hiç değilse
kendisine yöneltilen suçun ne olduğunu anlamak için amansız bir mücadeleye
girer. Bir yıl boyunca pek çok kişiye başvurarak yardım ister.
DEVAMI KİTABIMIZDA...
KİTAPTAN
NOTLAR
Öncelikle, kitabın fiziki yapısından bahsederek başlamak istiyorum. kitabın kapağı bez ciltli olarak basılmış. Renk seçimi ve kapak yapısını beğendiğimi söylemeden geçemeyeceğim. Kitabın içeriği ve kapağın uyumlu olduğunu düşünüyorum.
Dava, (Der Proze), bir sabah uyandığında kendisini sebebini anlamadığı
bir suç nedeniyle dava edilmiş bulan Josef K. adlı kahramanın absürt durumunun
anlatıldığı bir Franz Kafka romanıdır.
“Mahkeme senden hiçbir şey istemiyor. Eğer gelirsen
seni kabul eder ve gidersen de seni salıverir.” (Sayfa 269)
Kitap
kendi içinde “İlk Soruşturma, Bayan Grubach’la ardından
Bayan Bürstner’le konuşma, Bayan Grubach’la ardından
Bayan Bürstner’le konuşma, Tutuklanma…” gibi alt
başlıklardan oluşmaktadır.
“Dönüşüm” de Gregor
Samsa’yı “işe yaramaz bir böceğe çeviren” duygu Dava’da suçluluk duygusu olarak
ortaya çıkar. Absürt olan şudur ki; Josef K.’nın hangi suçu işlediği belli
değildir. Suçlama vardır suç yoktur. Tıpkı Gregor Samsa gibi; Josef
K.’da da zayıf, itilmiş, güçsüz, çaresiz sonunda da teslimiyetçi karakter
özellikleri göze batar. Gregor Samsa ölmek için kendini nasıl aç bıraktıysa;
Josef K.da kendini teslim alan polislere direnmez.
Dava’da sadece bir tek karakter varır. Hikaye Josef K.
etrafında döner. Romanda geçen diğer karakterlerin çoğu adsız ve hemen hemen
nitelikten yoksundur. Josef K. isminin yazarın adına söyleniş olarak
benzemesinden dolayı bu karakterlerin yazarın bilinçaltının karakterleri
olduğunu düşünmekteyim. Kafka’nın , kötü bir
çocukluk dönemi geçirdiği, babası tarafından sürekli baskı altında tutulup,
“böcek gibi olmakla” suçlandığı; babası tarafından sindirilmiş annesi
tarafından da yeterince desteklenmediği pek çok kaynakta yer almaktadır.
Yazarın yaşadığı baskıcı aile yaşamanın ve yaşadığı dönem boyunca Yahudilere
uygulanan baskıların yazarın bilinçaltını etkisi altına alan suçluluk
duygusunun romanda Josef K. adıyla ortay çıktığını düşünüyorum. Baba baskısı
mevcut rejimin ardına gizlenmiş gibidir. Kafka’nın babası ile iletişim
kuramadığı gibi Josef K.’da suçlandığı davada kimse ile iletişim kuramamaktadır.
İletişim kuramadığı otoriteye ölümüne teslim olur sonunda. Davanın
sebebinin Josef K.’nın tevkif sebebinin kitapta yer almamasından yola çıkarak;
yazarın gerçekte suçlu olmadığı halde kendi içinde yazara hissettirilen
suçluluk duygusunun bir yansıması olduğunu düşünüyorum. Yazarın hayatında ve
yazın hayatında ön plana çıkan “baba” profilinin bu duygunun temeli olduğunu
düşünüyorum.
Dava; kendisine özgü özellikleri bulunan, belirsiz bir
şehirde geçer. Dava’nın geçtiği mekan da belirsizdir. Ancak yazarın yazarın
yaşadığı dönemi ve olayları göz önünde bulundurursak; şehrin de Prag olma
ihtimalinin yüksek olduğunu düşünüyorum. Yazarın roman boyunca seçtiği mekânlar
ise dağınık, izbe hatta klostrofobiktir bence. Mahkeme salonları, ressamın
atölye olarak da kullandığı odası bende özellikle bu duyguyu uyandırdı.
“Yalan dünya düzeni haline geliyor.” (Sayfa 268)
Roman biterken belki de yazarın
yaşadığı dönemi ya da ruh halini tam anlayamadığım için aklımda kalan soru
işaretleri de oldu elbette. Belki de kitapla ilgili yazılan makale ve
yorumlarda yanıtları vardır sorularımın. İlk aklımda kalan Josef K.
götürülüşüne itiraz etmeği için ve yardım isteyebilecekken polisten yardım
istemediği için; “intihar mı etti, yoksa idam mı edildi?, Mahkeme salonları
neden evlerin çatı katındadır. Bu simgeler acaba neyi temsil etmektedir.
Ben kitap seçimlerimi yaparken ruh halimle de bağlantılı
olarak; beni zorlayan, araştırmaya sevk eden kitapları seviyorum. Dava da bu
tarz kitaplardan oldu benim için. Bu nedenle okurken keyif aldım. Ve yazarın
ölümünden sonra yazdıklarını teslim edip yakmasını istediği arkadaşı Max Brod'a da bir teşekkürü borç
biliyorum.
Etiketli olmayan görseller alıntıdır.
Benim de klasik okuma listemdeydi. Okumaya başlamıştım fakat daha sonra elime başka bir kitap geçince Dava'ya devam edemedim. Güzel bir inceleme olmuş. Ellerinize sağlık.
YanıtlaSileğer kafka severseniz şiddetle tavsiye ederim... sevgiler..
SilKafkanın Dönüşüm'ü ve Dava'sı favori kitaplarım arasındadır. Dava biraz da sabırla okunmayı gerektiriyor.
YanıtlaSilDava'da kitap boyunca Josef K.'nın cevabını aradığı sorular okuyucunun da zihnini meşgul ediyor. ve yanıt bulamadıkça "acabalar" sıkıcı olabiliyor. ancak yazarın hayatını okuyunca taşlar benim için daha iyi yerine oturdu.
SilBen de Kafka'nın eserlerini günümüze taşıdığı için arkadaşına teşekkür ederim. Üstelik müsveddeleri öyle güzel korumuş ki. Paylaşım adına teşekkürler.
YanıtlaSilArkadaş, dost seçiminin önemi "Kafka" ile birlikte bir kez daha kanıtlanmış oluyor.
SilKafka'yı çok severim, her kitabı ayrı güzel :))
YanıtlaSilSırada Şato var... bakalım aynı keyfi alabilecek miyim...
Sildava , güzel kitap , iyi yazar...keyifli okumalar olsun
YanıtlaSilHarika bir kitap... Şato ardından babaya ve Felice'ye mektupları okuyacağım...
Silbenim de okumak istediğim önemli bir eser, paylaştığınız için teşekkürler:)
YanıtlaSiltavsiye ederim...iyi okumalar...
SilRutin giden hayatımızın yönünün ne zaman değişeceği hiç belli olmaz.Teşekkürler tanıtım için :)
YanıtlaSilhayat yönümüzün güzelliklere dönmesi dileğiyle... sevgiler...
SilDava raflarımda bekliyor ama nedense içimden okumak gelmiyor :)
YanıtlaSilher kitabın kendine has bir zamanı olduğunu düşünüyorum. belki de sizin için daha "dava" vakti değildir. okuduğunuzda yorumunuzu bekliyorum. sevgiler...
Silher okura hitap etmemekle birlikte harika bir baş yapıt. okumak için çaba sarf eden okuyucular verdiği emeğin karşılığını alacaktır.
YanıtlaSilIlk yaptığınız alıntı dikkatimi çekti. Gerçekten çok etkileyici...
YanıtlaSilİlk alıntı kitabın özeti gibi zaten... Okumadıysanız ve Kafka ilginizi çekiyorsa tavsiye ederim.
Sil