MERHABALAR,
Geçtiğimiz haftalarda İNCE MEMED - I ve İNCE MEMED - II'yi paylaşmıştım. geldik serimizin üçüncü kitabına...
ARKA KAPAK
Otuz
iki yıllık bir zaman diliminde yazılan İnce Memed dörtlüsü düzene başkaldıran
Memed'in ve insan ilişkileri, doğası ve renkleriyle Çukurova'nın öyküsüdür.
Yaşar Kemal'in söyleyişiyle 'içinde başkaldırma kurduysa doğmuş' bir insanın,
'mecbur adam'ın romanı.
Çiçekli Mahmut Ağa, Çiçeklideresi köyündeki topraklarını işleyen köylüleri İnce
Memed'i korudukları için topraklarından atar. Bunun üzerine Memed Çiçekli
Mahmut Ağa'yı öldürür. Zulmedenlerin öldürmekle bitmeyeceği yönündeki
kuşkuları, "bir İnce Memed gitse de, yerine bin Memed gelir" fikriyle
umuda dönüşür.
“Büyük
bir yazar, büyük bir kitap... Demek ki hem çok okumuşlara hem az okumuşlara
seslenen bir eser yazılabilirmiş. Bir eser ki hem destan hem de bireysel
nitelikli; bir eser ki yürekle aklı birleştirmiş.” Anne Philippe, Liberation,
(Fransa)
“Yaşar Kemal yalnızca Türkiye'nin en büyük romancısı değil, dünya edebiyatının
da bir devidir.” Alain Bosquet, Magazine
Litteraire, (Fransa)
“Büyük
bir edebiyat olayı. Dünya çapında bir Türk romanı.” Liv Kooter Lauhn,
Morgenavisen, (Norveç)
“Bu
büyülü ve en doğal dünyaları dile getiren böylesine harika bir sevgi, ölüm ve
isyan şarkısını görmezlikten gelebilir miyiz” Jacqueline Piatier, Le Monde,
(Fransa)
ÖZET
Ali Safa ve Kel Hamza’yı öldürdükten sonra imi timi
belirsiz olan İnce Memed, üçüncü ciltte uzunca bir süre ortaya çıkmaz. Sonradan
öğreniriz ki, Memed jandarmalarla çatışmada yaralanmış, Yörükler ona sahip
çıkmış, yaralı Memed’e bakmaktadırlar. Memed’in yarası ağırdır.
Gelelim bir önceki ciltte ölen Ali Safa Bey’e. Ali
Safa bey’in ölüsü hemen gömülmez. Tüm kasabayı koku sarar. Bütün ağalar ve
kasaba eşrafı kasabada toplanır. Kasabanın ağalarını ve ileri gelenlerini
öldürülme korkusu sarmıştır. Hele birisi vardır ki içlerinde evlere şenlik… Murtaza
Ağa’yı, İnce Memed korkusu sarar. Ne yapacağını bilemez korkudan.
Mebus Arif Sami Bey’den habersiz, Ankara’ya bir sürü
telgraf üzerine telgraf çeker. Hatta para ile tuttuğu adamlara da telgraf
çektirir. Murtaza Ağa, Topal Ali’nin, İnce Memed’in adamı olduğundan şüphelenmesine
rağmen onu yakınında tutmak ister. Topal Ali’yi konağına yerleştirir. Topal
Ali’yi giydirir, kuşatır. Ölüsü, bütün kasabayı kokutan Ali Safa Bey nihayet gömülür.
Jandarmalar, İnce Memed’in peşindedirler. Başta
Yüzbaşı Faruk olmak üzere; onun emriyle Kertiş Ali devlet eliyle köylülere
eziyet ederler Memed’i bulmak için. Ama köylüleri konuşturamazlar. Çoban Müslüm
de onların eziyetinden nasibini alır ve konuşur. Ama Müslüm’ün söyledikleri
yanıltmadan başka bir şey değildir.
Çatışma sonucunda ele geçen eşkıyalardan biri İnce
Memed olarak teşhis edilir. Köylü kadınlar onun üzerine ağıtlar yakarlar.
Memed’in ölüm haberi Murtaza Ağa’yı rahatlatır. Artık Topal Ali’ye ihtiyacı
yoktur. Onu donuna kadar soyup, konaktan atar. Etmediği hakaret de kalmaz.
Onuru kırılan Topal Ali değirmenciye sığınır. Memed’i öldürmeyi başardığı
sanılan Yüzbaşı kasabaya büyük bir törenle girer. Çok geçmeden gerçek ortaya
çıkar. Memed olarak teşhis edilen ceset Kara Osman’dır. Yüzbaşı çaresiz cesedi
Kara Osman’ın kardeşlerine teslim eder. Kendisi de günlerce sokağa çıkamaz.
Murtaza Ağa’nın etekleri tutuşur. Ne yapsa, ne kadar
yalvarsa Topal Ali’yi kendi konağına dönmeye ikna edemez. Topal Ali Molla
Duran’ı konağında çalışmaya başlar.
Köye giden Yağız Atı gören Hürü Ana, yanına köyden
Kısacık Mahmut’u da alarak atı takip ederler. At onları Memed’e götürür. Ağır yaralı Memed Yörükler
tarafından saklanmaktadır. Öyle ki onun ağır yaralı saklandığı yere Hürü Ana’yi
bile gözleri bağlı götürürler.
Memed’in yarasının tek çaresi Kırkgöz Ocağının Anacık
Sultanı’dır. Hürü ana yollara düşer. Kırkgöz Ocağı’na gider. Anacık Sultanı
Memed’i iyileştirmeye ikna eder.
Bu arada gerçekleşen birçok olay Memed’e mal edilir.
Memed dağlarda bir efsanedir artık. Bu durum Murtaza’nın korkusunu depreştirir.
Ankara’ya tel üstüne tel çeker. O da yetmez Arif SaimBey’in Kemal Paşa’ya bir
suikast düzenleyeceği dedikodusunu yayar. Bu arada konuştuğu Çiçekdereli Mahmut
Ağa ile konuşmak Murtaza Ağa’yı biraz rahatlatır. Mahmut Ağa, Memed’i
küçümsemekte, istese kulağından tutup onu düze indireceğini söylemektedir.
DEVAMI KİTABIMIZDA...
KİTAPTAN
NOTLAR
Serimizin üçüncü kitabı diğer iki ciltte olduğu
gibi birkaç sayfa süren Çukurova tasviriyle başlamakta. Güzelliklerin
tasvirinden sonra , ağaçsız, kıraç yüksek yamaçların bitkisi olduğu kadar ucsuz
bucaksız Anadolu bozkırlarının da bitkisi olan “keven dikeni”nden
bahsedilmekte. İlk cildin “çakırdikeninin”, ikinci cildin “karaçalı”sının
yerini keven dikeni almakta üçüncü ciltte. Her cildin sonunda dikenler yanmakta
ama bir diğer cildin başında yeniden yeşermekte. Tıpkı ölen bir kötünün yerini
yenisinin alması gibi.
Bence üçüncü cilt serinin en durağan kitabı
oldu. Kitabın ilk bölümünde Memed yaralı bir biçimde bir Yörük obası tarafından
saklanmakta. Memed’den kalan boşluğu Murtaza Ağa, Topal Ali ve Hürü Ana
doldurmakta. Murtaza Ağa her ne kadar Memed’in karşısında bir karakter olsa da
ölüm korkusunun ona yaptırdıklarına gülsem mi kızsam mı bilemedim. Bana çok
sempatik geldi Murtaza Ağa. Kitabın sonunda Memed’in onu öldürmemesi, Topal
Ali’ye bıraktığını söylemesi serinin dördüncü cildi için de bir beklenti
oluşturmakta.
Söylemeden geçemeyeceğim. Bazı bölümlerde
özellikle Yağız ata itafen Hürü Ana’nın bazı monologları var. Bu monologlar sık
tekrarlar da içermekte. Zaten bana durağan gelen bu ciltte bu monologlar beni
biraz sıktı doğrusu. Hele aynı monolog içindeki keskin duygu geçişleri. Romanın
en ilginç karakterlerinden biri bence Hürü Ana. Seviyor mu dövüyor mu belli
değil. Ama Memed’in üzerindeki etkisi inkar edilemez elbette.
Memed’in serinin ilk cildinden Iraz tarafından
götürülen bebeğinden bu ciltte bahsedilecek mi diye okuduğum bölümler oldu, bir
bölümde Iraz’ın adı geçer gibi olduysa da Memed’in oğlunun akıbeti bu ciltte
yine cevaplanmayan sorulardandı.
Romanda beni en çok rahatsız eden kısımlar köylüye devlet eliyle
yapılan işkenceler oldu. “Köylü milletin efendisidir” diyen
Mustafa Kemal'in mebusları resmen köylüye devlet eliyle işkence etmekte, hatta
Atatatürk’ün köylüye “efendi” demesiyle bile dalga geçmektedirler. Bu kısımlar
yeni kurulan Cumhuriyet ile ilgili ilgi çekici kısımlarındandı kitabın.
Başka bir nokta da; bol bol doğa
tasvirlerine yer vermesine rağmen yazarın kişilerin tasvirlerini daha az yapmış
olması. Bazı karakterler biraz daha fazla tasvir edilse de yazar karakterleri
okuyucunun hayal gücüne bırakmış gibi.
“İnce
Memed mi? diyordu, ince memed dedikleri de bir sabi çocuk. Ama tepeden tırnağa yürek” (İnce Memed 1, Sayfa 344)
Bir de Türk
masallarında sıklıkla kullanılan 3 ve 7 rakamlarına yer verilmesi roman masalsı
bir taraf katmış. Yedişerli gruplar halinde “Memed”lerin çeteye katılması,
ateşin “üç” gün “üç” gece yanması vb.
“O gün bugündür, Çiçeklidüzü köylüleriyle öbür
köylüler kevenli yamaçta, İnce Memed’in gittiği gün toplanırlar, büyük bir toy
düğünle kevenlere ateş verirler. Yalımlar üç gün üç gece bir sel gibi yamaçta
dolanır, bütün dağ tepeden tırnağa ateşe keser, yamaç bir yalım fırtınasında
çalkanır, kevenlerden çığlıklar gelir. Bu ateşle birlikte de önce Yıldızlı,
sonra Çakmaklı ardından da Boranlı dağın doruğunda birer top ışık patlar.
Dağların doruğu üç gece ağarır, ortalık apaydınlık, gündü gibi olur.” (İnce Memed 3 , Sayfa 629)
Serinin son kitabıyla görüşmek dileğiyle...
Sevgiler...
Kitaptan notlar paylaşmanız çok iyi olmuş. Tadımlık da olsa içimizi ısıttı. Şimdi İnce Memet'i yediden okumak için içinde tarifsiz bir istek oluştu. Teşekkürler
YanıtlaSilBu toplumda başımıza ne geldiyse mehmedin inceliğinden geldi.
YanıtlaSilçok merak ettiğim bir seri.İnşallah okuyacağım.Paylaşım için teşekkürler..
YanıtlaSil